Berat ÖZİPEK
ABD’nin zaman içinde değişmeyen bir Ortadoğu politikası olduğu doğru değil. Öyle “yüz yıllık planları” olduğu da.
Orada da dış politikayı belirleyen çok sayıda dinamik var ve dönemsel olarak onlardan biri öne çıkıyor. Ve bugün öne çıkan, genel olarak İslam coğrafyası ve özel olarak da Türkiye için hiç iyi değil.
ABD’nin Suriye politikası bunun yansıması. İstikrarsızlığın devamını öngören bir Suriye politikası var ve “müttefiki” kıvranırken o bunu ısrarla devam ettiriyor.
Bunun da Türkiye’nin Suriye politikasından bağımsız bir geçerliliği var.
ABD NE YAPTI?
Esat rejimi halkkırıma başlamadan ve kurbanlarının sayısı yüzbinlerle ölçülmeden önce, onu devirmekte kararlı olduğu görüntüsü verdi.
Barışçı protesto gösterileri kana bulanan Suriye halkının direnme hakkını kullanmasında onun AB devletleriyle birlikte oluşturduğu “kararlılık illüzyonu” etkili oldu.
Türkiye’yi savaşa girmesi için epeyce teşvik etti, onun kara gücü olmasını istedi ve hemen ardından kendisinin de gireceğine ikna etmeye çalıştı. 2014’ün sonlarında bile Amerika’nın Sesi, “Artık Amerikalı yetkililer, Türkiye’den daha kapsamlı askeri rol oynama beklentisini gizlemiyor” diyordu.
Neyse ki Türkiye Hükümeti, zaman zaman Erdoğan ve Davutoğlu’nun diliyle sonradan altında kaldığı büyük laflar etmesine rağmen, ABD’ye inanıp tek başına savaşa girmeme basiretini gösterdi.
Muhtemeldir ki girseydi, ABD daha o gün onu yalnız bırakacaktı. “Esat yeni yılı göremeyecek” diyen Fransa da.
ABD Suriye’de makas değiştirmeye başladığında (belki “makas değiştirdiği” yerine “niyetini daha açık gösterdiği” demek gerek), Türkiye ciddi kaygı duymaya başladı. Haklıydı, çünkü Suriye’deki kilitlenme içeride istikrarını ciddi biçimde tehdit ediyordu. ABD de bunu görüyordu. Çatışmaların uzamasının ABD’nin de tanıdığı meşru Suriye güçlerinin değil radikal grupların belirginleşmesine sebep olacağı konusunda Türkiye de sürekli uyardı. Ama buna rağmen -belki de tam da bu olsun diye- ABD çözüm getirmeyeceği herkes tarafından öngörülebilecek bir yol izlemeye başladı.
Sonuçta Türkiye’nin en çok korktuğu durumlardan biri gerçekleşti: Suriye’de kendisine bir yandan yönetebileceği Kürdistan vaat edilen, diğer yandan da IŞİD ile terbiye edilen PKK, ateşkesi bozdu ve Çözüm Süreci’ni sona erdirdi.
Bugün de Rusya olanca hoyratlığıyla, bir yandan hastane ve okul bombalarken, sınırın hemen ötesindeki Türkmen yerleşimlerinin işgaline veya şimdi “kara gücümüz” dediği PYD’nin Kürt bölgelerinin dışındaki yerlere yönelik saldırılarına ses çıkarmayan ABD, bir de üstüne Türkiye’nin müdahalesini de eleştirerek onu iyice köşeye sıkıştırmaya çalışıyor.
MESELE SADECE TÜRKİYE DEĞİL
Mesela “AKP iktidarı” değil.
Eğer 17-25 Aralık’ta hükümet yıkılmış olsaydı, çok muhtemeldir ki yeni hükümet, öncekini yıkan iradenin isteği doğrultusunda Suriye’ye sokulabilecekti. Belki de o süreçlerde hükümetin yıkılmaması, Türkiye’yi bu felaketten bugüne kadar korudu.
Ama bugün de ABD, burnunun dibindeki Türkmenlerin Rusya tarafından bombalamasına göz yumarak veya bu durumu kullanarak onu sıkıştırmaya, hata yapmaya zorluyor. Bu anlamda Rusya’nın ifa ettiği rolden de çok şikâyetçi görünmüyor. Başka konulardaki bütün ihtilaflarına rağmen Suriye’den kalanı da tüketecek dehşet dengesinin devamında onun oynadığı rolden de.
Görünen o ki, bugün Ortadoğu İslam coğrafyasında süreklilik arzeden bir istikrarsızlığı muhafazayı bir politika olarak tercih ediyor.
Ayağını bastığı yerde etnik çatışmalara daha önce yaşanmamış mezhep kavgaları ekleniyor. Çatışmalar bitmiyor, karmaşıklaşıyor. Askeri diktatörlükleri veya otoriter monarşileri, işleyen bir parlamentoya, iplerini elinde tutabileceği yeni Saddam’ları, Sisi’leri Esat’ları da seçimle gelen Müslüman demokratlara tercih ediyor.
Ayakları yere sağlam basan ülkeler bugün onun gerçek Ortadoğu perspektifine aykırı görünüyor ve galiba Türkiye de kötü durumda olmamasının bedelini ödüyor. Kendisi için, tüm bölge halklarının geleceği için de hata yapmaması şart.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.07.2025
13.07.2025
28.06.2025
21.05.2025
20.02.2025
16.01.2025
8.01.2025
20.11.2024
8.11.2024
30.10.2024