Bülent KORUCU
Başlıkta normalde bir soru cümlesi var ama ünlem işaretiyle bitirdim. Zira ifadenin sahipleri soru sormaktan ziyade yasak koymaya çalışıyor.
Öncelikle şunu kayıtlara geçirmek lazım; her can kıymetli, her ölüm önemli. İntihar ettiği ileri sürülen manken Aslı Baş soruşturması medyanın yakın ilgisi sayesinde cinayet soruşturmasına dönüşmedi mi? Zengin bir işadamının iki oğlu şüpheli sıfatıyla cezaevine konuldu. Bir cumhurbaşkanının ölümü sadece insan hayatının kıymeti ile de ölçülemez. Halk açısından hayati önemi haiz sebep ve sonuçları olabilir. Birileri ‘şehir efsanesi’ dese de kamuoyu, rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ölümünde olağandışılıklar görüyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün talimatıyla hazırlanan Devlet Denetleme Kurulu raporu söz konusu kaygılara hak verir nitelikteydi. Görevli cumhuriyet savcısı da kuvvetli şüphe ile soruşturmayı sürdürüyor. Normal insanlar hele de gazeteciler bu tür durumlarda şüphenin peşine düşer ve sorgulayıcı davranır. Gazeteciler ve savcılar benzer işleri yapar, kamu adına şüphelerin üzerine gider, hükmü bağımsız yargıçlar verir. Açık şüphenin izini sürmeyen gazetecilerin meslekleriyle ilişkisini gözden geçirmesinde fayda var. Ayrıca Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde en riskli zaman diliminde görev yapıp zekice adımlarla halkın gönlünde yer etmiş bir siyasetçiye vefa borcumuz var.
Zehirlenmesinden ne çıkarınız var diye bir soru olabilir mi? Zehirlenmiş ve örtülürse büyük zarar ihtimali bulunuyor. Cumhurbaşkanını zehirleyen ve bugün bile örtbas edilebilen bir güç varsa; vatandaşa ne yapmaz! Bugün bile demem boşuna değil. Uzun soluklu güçlü bir sivil iktidar ve devlet içindeki hukuk dışı yapılanmalara hesap sorma süreci içindeyiz diye seviniyoruz. Hatta bir miktar rehavet içindeyiz. Özal gerçekten zehirlenmemiş ve başka yollarla da öldürülmemişse rahat nefes alabiliriz. Aksi halde kimse ‘kedidir kedi’ deyip uyumaya devam etmemizi beklemesin. Vatandaşın bütün şüpheleri giderilmeli. Her hafta spor programlarında seyrettiğimiz basit bir ‘top çizgiyi geçti mi’ tartışması değil, bu. Ülkenin en yetkili makamını hedef alan suikast ihtimalini konuşuyoruz.
Ondan sonra dağ başında bir insanın aldığından daha yavaş ve ihmal zincirleriyle malul bir sağlık hizmetiyle ölüme götürülüşünü konuşacağız. Ankara’nın göbeğinde devletin başının ölüme mecbur bırakıldığı izlenimi veren süreci sorgulayacağız. 1988’de uğradığı suikast girişimini masaya yatıracağız. Tetikçi Kartal Demirağ’ı ‘af çıkarmadığı için başbakanı öldürmeye kalkan öfkeli mahkûm’ olarak anlatan masala inanmayacağız. Zaten açık cezaevinde yatan, suçu yaralama olduğu için kısa sürede salıverilecek bir mahkûmun kaçtıktan beş ay sonra başbakanı öldürmeye çalışması size inandırıcı geliyor mu? Şimdiden söyleyeyim, bu şehir efsanesinin de takipçisi olacak, sonuna kadar gideceğiz. Albay Kazım Çillioğlu’nun intihar ettiği; Eşref Bitlis’in pilotun veritgoya düşmesi sonucu öldüğü, şehit silahsız 33 erin Bingöl’de basit bir tesadüf sonucu bulunduğu tezlerine de inanmıyoruz.
1993’ün ‘adı konulmamış darbe’ olduğuna ve Özal ölmeden başarıya ulaşmayacağına dair düşüncem iyice pekişiyor. Kamuoyu kanaati de bu yönde. Özal’ın zehirlenmediği yönündeki Adli Tıp raporu ölüm sebebini de belirsizleştirdi. Orta Asya gezisinin yorgunluğu üzerine yaptığı spora kalbinin dayanamadığı iddiası da çürüyor. Savcılık, her iddiayı sonuna kadar soruşturup tatmin edici açıklamalar bulmak zorunda. Aksi halde hiç kimse kendini güvende hissetmeyecek.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2016
4.02.2016
1.02.2016
23.02.2016
5.02.2016
2.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
15.01.2016
1.02.2016