Bülent KORUCU

Ya bizim ‘Kanlı Elmas’ımız?
17.06.2012
2826

 

Kanlı Elmas filmini izlediniz mi? İç savaş ve onun finansmanında kullanılan elmas ticareti bir aile dramının içinde anlatılıyor.

Oğlu çeteler tarafından ‘çocuk asker’ hâline getirilen bir babanın mücadelesi yürekleri parçalamıştı. Filmin geçtiği Sierra Leone’de on binlerce, dünyada ise çoğunluğu Afrika’da olmak üzere 300 bin çocuk asker bulunduğu tahmin ediliyor. Dünya geç fark ettiği bu insanlık suçunu önlemek için konferanslar düzenliyor, uluslararası sözleşmeler hazırlıyor. Ama etkin mücadele edildiğini söylemek mümkün değil. Benzer hikâyeler bizim coğrafyamızda da yaşanıyor. PKK, bugüne kadar binlerce çocuğu silahlandırdı. Kahir ekseriyeti çatışmada veya zor şartlar altında can verdi. Örgüt, bir kısmını ikna ederek lakin büyük çoğunluğunu baskı ve tehditle dağa çıkardı. Acıyı her eve pay edebilmek, endişeyi her ananın yüreğine düşürmek ve nihayetinde kini, öfkeyi büyütebilmek adına yaptı bunu. Tabii başka sebepler de PKK’nın tercihinde rol oynadı. PKK’yı en yakından takip eden aydınlardan İbrahim Güçlü şunları söylüyor: “PKK’nın, kuruluş felsefesinin, tahayyül ettiği otoriter ve faşizan toplum projesinin, tek ideoloji-tek lider sisteminin, toplumsal değerlerden uzak, biat eden, baş eğen ve itiraz etmeyen insan tipi paradigmasının bir sonucudur.” Uzun yıllar örgütte üst düzey yöneticilik yapan Şükrü Gülmüş ise konunun insani boyutuna şöyle dikkat çekiyor: “KCK konsey üyeleri, ‘kısır katırlar birliğidir.’ Duran Kalkan, Ali Haydar Kaytan, Mustafa Karasu, Rıza Altun ve bildiğim kadarıyla büyük çoğunluğu evlenmedi. Aile nedir, çocuk nasıl büyür, nasıl yetişir bilmezler.”

İstanbul’da ışıklarda mendil satan çocuklara gösterilen duyarlılığın onda biri bile eline silah verilerek ölmeye ve öldürmeye gönderilen PKK’lı çocuklara gösterilmiyor. Birkaç aydın dışında ses yok. Kimse PKK’yı eleştirmiyor, dağa hazırlık kampına dönüşen kimi orta dereceli okullara dönüp bakmıyor. Özgür-Der’den Avukat Serdar Bülent Yılmaz bu çelişkiye şöyle dikkat çekiyor: “Aslında ‘çocuk’lar konusunda hem medyada hem de sivil toplumda maalesef ikiyüzlü bir tavır söz konusu. ‘Taş atan çocuklar’ olarak bilinen ve örgütün sokak eylemlerine katıldığı için ceza alan çocuklara gösterilen hassasiyet, maalesef silahlı çatışmalara sokulan çocuklar için gösterilmiyor.”

Devletin üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi. “Çocuğumuz kandırıldı ama devlet buna zemin hazırladı, Diyarbakır Cezaevi ve benzeri zulümler PKK’nın ekmeğine yağ sürdü.” ifadeleriyle 12 Eylül davasına müdahil olmak isteyen PKK’lı Sezer Aslan’ın ailesi haklıydı. Devlet kanın başlamasında ve bugün durmamasında en büyük vebalin sahibi. Acıdır ki ‘çocuk militan’lar yarasına dair bir hazırlık olduğunu bilmiyoruz; sorunun farkında olunduğundan da emin değiliz. Ne bir akademik çalışma, ne sosyal proje, ne de hukuki girişim var.

Kaynak:Aksiyon Dergisi

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar