Cemil ERTEM

Nasyonel-Sosyalist Cephe’ye ‘dış’ desteğin yedi gerekçesi
5.06.2011
3142

Bu haftanın öne çıkan gelişmesi sanıyorum küresel medyanın bizim ‘merkez’ medyadan pek farklı olmadığını gösteren çıkışı oldu. The Economist ve The New York Times kaynaklı yazı ve yorumlar öylesine ‘kör gözüm parmağına’ ki bu yüzden ilk önce, yatırım bankalarının ‘cari açık bahaneli’ raporlarından sonra gelen bu yorumları dikkate almamak gerektiğini düşüyorsunuz ama sonra biraz derine indiğinizde meselenin hiç de öyle basit, beyhude bir ‘yönlendirme’ olmadığını görüyorsunuz.
Küresel finans sermayesi, 12 Haziran’da sandıktan güçlü bir AK Parti iktidarı çıkmasını istemiyor, işin özeti bu. Ama bu isteğin arkasında yatan küresel dinamikler ve bu dinamiklerin bizim yarınımızı etkileyecek düğümlerinin çözümleri neler, bu yazıda bunları Türkiye, AB, Ortadoğu ve ABD denklemi bağlamında ele alacağız.

Önce denklemi çözmek için elimizdeki verileri ortaya koyalım. Bunlar, bir dizi gelişme (aynı zamanda gerekçe) ve bu gelişmeleri yedi ana başlıkta topluyoruz:

1) Türkiye’nin, yeni Ortadoğu’da özellikle son üç yıldır ortaya çıkmaya başlayan yapıcı ağırlığı ve İsrail’i gerileten bir güç olması.

 2) Türkiye’de, Almanya gibi gelişmiş ekonomilerde de yatırım yapan ve Ortadoğu’dan başlayarak bütün ‘güney’ pazarlarına ulaşan yeni bir burjuvazinin ortaya çıkması.

3) Türkiye’nin, kriz sonrası Doğu Avrupa, Ortadoğu, büyük Mağrip ve Ön Asya hinderlantın da, küresel finans sermayesinin çıkarlarına aykırı, yeni bir reel büyüme modeline öncülük edecek olması.

4) Ortadoğu’da Baas rejimleri sonrası ortaya çıkacak siyasi tabloda, İslam’ın ağırlığının ve meşruiyetinin artacak olması ve bu yeni demokratikleşme paradigmasına Türkiye’de AK Parti iktidarının öncülük etmesi ihtimali.

5) Türkiye’de yapılacak demokratik Anayasa’nın bütün bu coğrafyada örnek teşkil etmesi ve bölgede demokratikleşmenin, küresel finans, silah ve ‘eski kontrol sanayileri’ kısaca ‘askeri-sanayi kompleks’ için denetlenemez sonuçlara doğru yol alması ve bu güçlerin en büyük silah pazarını artık denetleyip, belirleyemeyecek olmaları.

6) AB içinde, Merkel ve Sarkozy’nin temsil ettiği gerici Avrupa ve Amerika-İsrail merkezli Neocon bloğunun, Türkiye’nin AB tam üyeliğini tehlikeli bulmaları ve Türkiye’nin gerici 12 Eylül Anayasa’sıyla devam etmesini sağlayıp AB üyeliğinin önünü tıkamak istemeleri.

7) Bütün bu güçlerin Türkiye’de başta Kürt sorunu olmak üzere, Kıbrıs gibi dış ve iç politikada kullanacakları sorunları hep ayakta tutmak istemeleri. Ayrıca buna bağlı olarak, AB-Türkiye, İran-Türkiye ve Rusya-Türkiye ilişkilerinin hiçbir zaman normalleşmemesi ve burada güçlü ittifakların (ekonomik ve siyasi) oluşmaması.

İşte denklemimizin Türkiye-AB-ABD ve Ortadoğu değişkenlerini oluşturan veriler bunlar. Küresel finans sermayesini ve onunla iç içe geçmiş silah-militer sanayilerini kontrol eden güçler ve 20. yüzyıl ulus-devletlerinin Türkiye’deki ittifakları aslında bu süreçte ortaya çıktı. Bunların başından beri bayisi olan tekelci devlet sermayesinin nasıl ortaya döküldüğünü ve temsilcilerinin nasıl deşifre olduğunu gördük. Bunların isimlerini Ergenekon iddianamesinin sayfalarında bulabilirsiniz.

Küresel finans ve silah sermayesi kendi kendini deşifre etti!

Şimdi denklemi çözelim: The New York Times ve The Economist’de birbirinin kopyası gibi çıkan yorumların ekonomik versiyonlarını, geçen hafta başında yatırım bankalarının raporlarında izlemiştik. Tabii bunlar, her şeyin 20. yüzyıldaki gibi olacağını zannediyorlar. Yani; ‘küresel sermayenin bir bölümü CHP ve onun işbirlikçilerini destekliyor dolayısıyla bu desteğin arkasındaki amaç deşifre edilmez zaten bu gücün alternatifi yoktur; seçime beş kala bir ‘iş’ çevrilebilir ve CHP ve onu takip eden nasyonel-sosyalist güçler iktidar olamasalar bile bir denge sağlanır ve düzen, hem Türkiye’de hem de AB ve Ortadoğu’da eskisi gibi devam eder. Türkiye’de, 12 Eylül Anayasası çatısında, Ergenekon devletine dayalı tekelci-yağmacı sistem sürerken Ortadoğu’da Baas rejimleri restore edilerek yollarına devem ederler; İsrail yine bir terör ve savaş gücü olarak Ortadoğu’nun kalbine saplanan bir bıçak gibi öyle durur. İşte bütün amaç budur.

Dolayısıyla, CHP ve onun Nasyonel-Sosyalist yandaşları konusunda bizim başından beri söylediklerimizi bu yayınlar doğrulamış ve deşifre etmiş oldu. Kendilerine buradan teşekkürü borç biliriz... 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar