Demiray ORAL
İsterdim ki Erdoğan baldıran zehrini bir dikişte içmeye razı olup...
Kellesinden vazgeçmeyi göze alınca...
Kılıçdaroğlu da topa girsin.
Ve misal desin ki:
“Kafamı aslanın ağzına sokarım”...
“Filin ayağının altına başımı koyarım”...
“Yürüyen merdivende yürürüm”...
“Survivor’a katılıp Duygu’ya maruz kalabilirim”...
Velhasıl, rekabet elini taşın altına koymak hususunda olsun isterdim.
Ama anlaşıldığı üzere, CHP bu işin içinde olmayacak.
Olamazdı da zaten...
Çünkü mevcut CHP’nin bünyesi, çözüm sürecini kaldıramazdı.
Parti yönetimindeki savaşı ulusalcılar kazandı.
Ve onların Kürt meselesi diye bir meseleleri yok, her şey senelerdir nasılsa yine öyle sürmesini istiyorlar.
Bunu gayet iyi bilen Kılıçdaroğlu, ulusalcı zihniyetin baskın olduğu bir partiyle, giderek keskinleşecek bir barış sürecine dâhil olmanın CHP’yi darmadağın edeceğini, kendi liderliğini bitirebileceğini gördü.
Ve aşırı dozda adrenalin yüklü bir çözüm rekabeti yerine, sonu hiçbir yere varmayacak bir komisyon rekabetini tercih etti.
Hükümet, “Çözüm komisyonu” kurulması için önerge verip Meclis’i sürece dâhil etmenin adımını attı.
Aylardır, “Çözümün adresi Meclis’tir” diyen, “Meclis devre dışı bırakılıyor” diye feryat eden CHP, komisyona üye vermeyeceğini açıkladı.
Gerekçeleri de pek mahcup oldu doğrusu; komisyon Anayasa’ya aykırıymış.
Benim bildiğim ciddi bir parti, öncelikle siyaseten neden karşı çıktığını söyler bir konuya.
Hele bu kadar mühim bir süreç ve onda kilit rol oynayacak bir komisyon mevzubahisse.
CHP ise siyaseten değil, sadece hukuken karşı çıkabildi.
Çünkü o Anayasa’ya aykırılık eğer varsa giderilse bile, CHP bu sürece destek vermeyeceğini, veremeyeceğini biliyor.
Âkil insanlar heyeti desen yine aynı film...
Böyle bir heyetin kurulmasını ilk dile getiren CHP’ydi.
Hükümet düğmeye bastı, heyet oluşturuldu.
CHP “Ama bizimki farklıydı” deyip “oynamıyoruz işte” yaptı.
Bütün bu komisyon mızıkçılıkçılarını geçersek, her salı televizyonda grup toplantılarına maruz kalan biri olarak, Kılıçdaroğlu’nun tek bir eleştirisi kalıyor geriye.
O da şu minvalde: “Ne olup bittiğini bilmiyoruz. Bu sürecin karşılığında ne isteniyor bilmiyoruz. Bilmediğimiz sürece dâhil olmayız.”
Yani son zamanlarda beyaz Türk muhitlerindeki şehir suyuna karıştığından şüphe ettiğim, klasik“Karşılığında ne veriyorsunuz” söylemi.
Hani şu, “Türklük elden gidiyor” muhabbetindeki paniği bile bir yere kadar izah edebiliyorum ama CHP şürekâsı “Ne veriyorsunuz” deyince tüylerim diken diken oluyor.
Pardon “sahip” ama...
Öncelikle sen kimsin de, kime ne veriyorsun diye sorarlar adama.
Cumhuriyet’in kölelik kurumu artık kalktı.
Kimsenin kimseye bir şey verdiği filan yok; sorun o ki zaten öyle bir hakkı da yok.
Yüzyıllardır bu topraklarda yaşayan bir halka, bugüne kadar kullandırılmayan hakları iade edilecek.
Olacak da, olması gereken de bu...
Artık bu memlekette, her şey olabilen ama sadece Kürt olamayan bir halk yaşamayacak.
Hayatın kanunu bu...
Öyle ya da böyle, şimdi veya sonra gerçekleşecek.
Üstelik bunu başarmaya her zamankinden daha yakınız şimdi.
Bu nedenle aylardır gençleri ölmüyor bu memleketin.
Hayatın kanunu ne CHP dinler, ne siyasi hesap kitap, ne Anayasa’ya aykırılık...
Barışın Anayasa’ya aykırı olanı mı olur?
Mahkemeye gidip barışın iptalini ve yürütmesinin durdurulmasını mı isteyeceksiniz yoksa?
[email protected]
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- GGŞEÖ üyesiyim
31.05.2015 - Peki aslında hangi takımı tutuyorsun?
23.09.2014 - Ne öğrendik bütün yaşadıklarımızdan?
13.06.2014 - Kaybederken kazanmak
2.04.2014 - Cemaat’in maksadındaki gaye!
16.02.2014 - İnadına ‘L’amour’ diyen adam bizimkilerin ahlakını bozar mı?
13.01.2014 - Kimdir bu “hukuk devleti” adlı arkadaş?
6.01.2014 - “Son taarruz”dan sonraki gün
29.12.2013 - Olan biten üzerine serbest stil…
19.12.2013 - Eyyy ahali, Romalılar, uzaylılar…
11.11.2013
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları




































































hamdi şahin
Kurtuluş Tayiz bu küçük yorumu okur mu (keşke okusa) bilmiyorum ama şu soruya cevap vermesini çok isterdim. Sayın Tayiz. sizin yazdığınız Akşam gazetesi ile şiddetle eleştirip, gazetecilik kriterleri açısından aşağıladığınız Bugün gazetesi arasında nasıl bir nitelik farkı var? Lütfen açıklar mısınız. tek yönlülükse tek yönlülük, operasyonsa operasyon...Gücünü okurundan değil başka yerlerden almaksa Akşam gazetesinin sırtını dayadığı yerler daha güçlü...Eeee ne fark var?