Ekrem DUMANLI
El öpülür bayramlarda. Dua alınır. Sarmaş dolaş olur insanlar. Barış ve huzur dolar gönüllere.
Küsler barıştırılır, yürekler birlik-dirlik içinde kenetlenir. Heyhat! Bu bayram huzur dolmadı hanelere, sevgi ele geçiremedi sokakları, saygı herkesi hizaya getiremedi. Sevinçlerimizin, tebessümlerimizin siluetinde hep hüzün vardı. Buruktu bayram; çoktan beri olduğu gibi…
Şehit haberlerinin akabinde geldi bayram. Anaların feryadı kulaklarımızda çınlıyordu hâlâ. En güzel çağında toprağa düşmüştü fidanlarımız. Bir de apaçık yapılan zulümler! Teröristler memleketi cayır cayır yakarken polislerin kreş basmaya sevk edilmesi. Çeşit çeşit “terör örgütü” kanlı eylemleriyle meydan okurken masum insanlar üzerinde “terör” baskısı kuruldu. Ve derin bir sessizlik. “Aman bana dokunmasın da” nevinde idare-i kelam etmeler.
Belki de bayram huzurunu toplumca hak etmiyoruz. Bu kadar bencil, bu kadar menfaatçi yaklaşınca hadiselere ve paçayı kurtarabilmek için zalimlerin ayaklarına bu kadar kapanınca, topyekûn bir bayram iklimi oluşamaz ki!
Bayram, daha çok sevgi için, daha çok saygı için, daha çok yakınlaşmamız için. Ama nasıl yakınlaşacağız ki! Zulme zulüm diyemedikten sonra! Bunca hatanın sorumlularını bilip masanın altından çıkamadıktan sonra! İflas eden ütopik politikaların ülkemizi ve etrafımızı yangın yerine çevirdiğini kare kare seyredip hakperestçe iki kelam edemedikten sonra!
Ne diyeyim; bayramları da zehir ettiniz ya!
Helal olsun(!) sizlere.
Kimi insanları suçsuz yere hapse attınız. Zindanları Medrese-i Yusufiye sayan o asil insanlar bunu umursamayabilir, başlarına gelen musibeti kaderin bir cilvesi Cenab-ı Rabbül âleminin bir imtihanı olarak görebilir. Ya onların acılı eşleri, buruk yavruları, gözü yaşlı sevenleri! Âh aldınız hemşerim, âh aldınız ve o âh ile iflâh olmazsınız!
Ne çabuk unutmuşsunuz zulüm çağlarını. Çoktan silinmiş yâdınızdan en kadim gerçek: Zulüm varsa hicret de vardır. Bakıyorum da hicret etmek zorunda kalanların üzerinde tepiniyorsunuz çılgınca. Mantığınıza göre terk-i diyar yapan herkes korkak. Haşa! İnsanlık tarihi, hususen de İslam tarihi, tezinizi başınıza çalıyor. Kavmini terk etmek zorunda bırakılan, vatanından gözyaşları içinde ayrılmak zorunda kalanların listesi, mazlumların başını şefkatle okşarken zalimlerin suratına tokatlar aşketmekte. Mazi ile bağlarını büsbütün koparmış kibirli duruşunuza göre Ashab-ı Kehf'in saklandığı mağara da Resulullah'ın Sevr'in zirvesinde sığındığı o daracık mekân da, haşa ve kella, cesaret azlığını işaretliyor. Hayır! Yanılıyorsunuz! O sığınılan mekânlar zulmü simgeler sadece. Bir de mazlumların esbab planında verdiği mücahede ve onu çepeçevre kuşatan siyaneti, inayeti sembolize eder…
Adalet kavramını tastamam yerine oturtan büyük mütefekkir ne diyordu: “Bir gemide dokuz masum, bir cani bulunsa, o cani sebebiyle o gemi batırılamaz. Hatta o gemide dokuz cani, bir masum bulunsa dahi, o tek masumun hakkı için o gemi batırılamaz. Batırılsa zulmedilmiş olur.” Ey zalimler! Siz öyle bir gemiyi topyekûn hedef aldınız ki 100 insanın içinde belki bir suçlu var, belki de yok. Birilerine kızıp, koca bir kitleye topyekûn savaş açmak insani de değil, İslami de.
İnsani değil; bir topluluğa topluca hedef aldığınızda ve onlarla ilgili yalan, iftira, çarpıtma yapıp zulmettiğinizde evrensel hukuka göre ayrımcılık ve nefret suçunu işlemiş olursunuz. İslam'da ise hükümle ayetle sabit: “Kimse, bir başkasının suç (ve günah) yükünü çekmez ve onunla yargılanmaz”. (Necm, 38)
Suçüstü yakalanan hırsız, arsız, terörist vs. elini kolunu sallayıp dolaşırken, sen masum insanlar ile ilgili suç üretiyorsan dünyanı da mahvettin, ahiretini de. Ya tövbe eder, adalete, hakkaniyete, hukuka dönersin; ya da zulmünde boğulur yüzlerce sene lanetle yâd edilirsin. Ve bayram(lar) gelmez olur bu ülkeye. Kin ve kibir yüzünden iç kargaşa durmuyor bu ülkede maalesef. Birlik ve beraberlik duygusu gönüllerimize misafir olamıyor. Tepeden yapılan kutuplaştırma bayramlarımızı zehir etti, ediyor. Ailelerin içine, komşuların arasına fitne girdi…
İş sana kalıyor ey ehl-i vicdan! Siyasetin değersiz hesaplarını ayaklar altına almadıkça, günlük menfaatleri elinin tersiyle itmedikçe zulüm yayılacak, herkesin boğazına yapışacak. Demokrasi ve insan haklarını hayatının bir parçası haline getirmiş insanların nefes borusuna yapışmak kimin haddine!..
Bu zulüm size yapılsaydı...
Ey onlarca yıldır mazlumiyet ve mağduriyetlerini dilden düşürmeyenler!
Ey öteden beri statükonun halkı kaba kuvvetle sindirdiğini söyleyenler!
Ey her fırsatta devletin vatandaşı ezmek için bahane uydurduğunu iddia edenler!
Ey en keskin cümlelerle her daim inanç ve hizmet tarzlarına baskı yapıldığından dem vuranlar!
Ey canhıraş bir eda ile her zaman mal ve can güvenliğinden mahrum olduğunu dile getirenler!
Ey uzun bir dönem içinde bütün iktidarların kanun-nizam dinlemeden insanlar üzerinde baskı kurduğuna inananlar!
Ey bir dönem yakaladığı her fırsatta devlet denen aygıtın kötü kullanılarak insanların inancına müdahale ettiğini savunanlar!
Son birkaç yıldır yaşanan zulümlere bakın. Daha düne kadar müşteki olduğunuz ne varsa hepsini, üstelik daha kaba sabasını, siz yapıyorsunuz! Okul basmalar, dershane kapatmalar, işadamlarının mallarına çökmeler, sermayeyi inanca göre gruplandırıp muhalif gördüğünüzü cezalandırmalar, minnacık çocuklara ve onların ebeveynlerine gözdağı vererek operasyonlar yapmalar, sistemi eleştiren basına her türlü zulmü reva görmeler, ‘karşıt' gördüğünüz kitleler hakkında her türlü yalana, iftiraya, karalamaya cevaz vermeler, hoşlanmadığınız kimseler ve kitleler ile ilgili en aşağılık tehdit ve şantajlarda bulunmalar…
Daha sayayım mı? Ne farkınız kaldı eski muktedirlerden? Kibirse kibir, zulümse zulüm, gaddarlıksa gaddarlık, mekkarlıksa mekkarlık… Madem iktidar koltuğuna oturduğunuzda siz de yönettiğiniz sistemi bir canavara çevirecektiniz, Allah aşkına, neden masum kitlelere haktan, adaletten, eşitlikten bahsettiniz!
Belki de ne kadar zalimleştiğinizin farkında değilsiniz. Anlıyorum; hiçbir zalim, kendine zalim demez. Zalim kitleler de öyle! Ancak sen onu bir de mazluma sor. Onun iniltiler içinde yükselen feryadını duymaya çalış ve sor kendine şu çetin soruyu: Bugün bizim yaptıklarımızı birileri bize yapsaydı, ne hissederdik? Bu sorunun cevabı insan olmanın/kalmanın yegane ölçüsüdür; gerisi üç beş günlük iktidar için uydurulmuş fasa fisodur…
Yargı, 12 Eylül'ün de gerisine düştü
12 Eylül 1980 darbesi ile ilgili bir manzara gözümün önünden hiç gitmez. Müsaadenizle özetleyeyim o tabloyu: Kışlada onlarca insan tutuluyor ve gece boyunca işkence yapılıyordu. Yanılmıyorsam 12. gün, Güven Yüzbaşı diye bir yetkili kışlaya geldi. İşkenceye maruz kalan gençlerin halini görünce gözleri yaşardı. Yanındaki askere dönerek, “O Hüseyin (Üsteğmen) bir daha buradan birini gece sorgularsa hepinizin askerliğini yakarım.” dedi. Bir üstüne de bilgi verdi. Ya sonra?
Pek çok insana “serbestsiniz” dediler, gönderdiler. Geride kalanlar endişe ile bekleşmekteydi. Sonra onlara bir haber iletildi ve dendi ki “adliyeye sevk edildiniz”. İşte o anı asla unutamam… İnsanlar sevinçle birbirine sarıldı. Öyle ya; mahkemeye çıkacak, savcılara ifade verecek, savunma haklarını kullanacak, hâkimlerden adalet talep edeceklerdi. Sevinç vardı; adliyeye sevk edilmenin sevinci…
Vakıa o dönemde de çok haksız kararlar verildi, gencecik çocuklar (sağcı/solcu) ölüme yollandı, hapislerde çürütüldü. Ama yine de hakimlere, savcılara, belli bir oranda güven vardı. Nitekim hakimler ceberut diktanın hoşuna gitmeyen yüzlerce karara imza attı. Hiçbiri de kararından dolayı tutuklanmadı, hapislerde süründürülmedi…
Peki şimdi?
“Taşları döşeyeceğiz” diye kurulan mahkemeler ‘cadı avı'nın bir parçası haline gelmiş gibi görünüyor. Ve her hadise yargıya duyulan güveni temelden çatırdatıyor. ‘Yukardan gelen talimat'la insanların gözaltına alındığı ve tutuklandığına dair fotoğraf, her yeni hadiseyle biraz daha netleşti. Son olarak Gültekin Avcı'nın tutuklanma serencamesi ve o minvalde ortaya konan hukuksuzluk, hukuk tarihimizde önemli bir yer tutacak. Yedi makaleden terör örgütü çıkarmayı başaranlar, evrensel hukuku da anayasamızı da askıya almaktadır. Dokuz ayda anca yazılan Tahşiye iddianamesi tam bir felaket. Tarihi bir fiyasko. İddialar mesnetsiz, suçlamalar absürt. Hal böyle olunca sormadan edemiyorsunuz: Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca başta olmak üzere insanlar niçin 9 aydır tutuklu? Bir dizi senaryosundan bu kadar zoraki yorumlar yapılması ve bunun iddianame diye sunulması gerçekten düşündürücü. Gözaltı, tutuklama, hapse atma işlemi kanunlara göre mi yapılıyor, yoksa birilerinin keyfi talepleri yargıya dayatmaya mı dönüşmüş?
12 Eylül'de adliyeye sevk edildiği için sevinen insanlar, kör-topal işleyen bir adalet mekanizmasının varlığına inanıyordu. Bugün o karanlık darbe döneminin bile gerisine düşüldü. Ve yazık oldu Türkiye'ye. Her şeye rağmen unutmamak gerekiyor ki, bu ülke bir gün mutlaka normalize olacak, hukuk geri dönecek…
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2015
6.01.2015
3.01.2015
30.10.2015
27.10.2015
23.10.2015
20.10.2015
16.10.2015
13.10.2015