Elif ÇAKIR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kayseri’de yaptığı konuşmada dedi ki...
“Birileri bir fitne, fesat kaynatıyor. Bu ne biliyor musunuz? Oyumu Cumhurbaşkanıma vereceğim ama parlamentoda AK Parti’ye vermeyeceğim. Böyle bir şey olabilir mi? İnşallah bu münafıklar çetesini de sandığa gömeceğiz.”
Çok doğru...
24 Haziran seçimlerinde ortaya böyle bir sonuç çıkabilir.
Yani AK Partili seçmenlerin bir kısmı, Cumhurbaşkanlığında oyunu Erdoğan’a verirken, parlamentoda oyunu AK Parti için kullanmayabilir.
Daha düne kadar AK Parti tabanı, AK Parti ve Erdoğan ayrıştırması yapmıyorken bugün neden böyle ayrıştırma yapıyor?
“Aşkı”, “yuvası” ve “sevdası” olarak tanımladığı AK Parti bugün Erdoğan’dan neden ayrıştırılıyor ve parti ve Erdoğan neden iki farklı yerde konumlandırılıyor?
Daha düne kadar AK Parti Erdoğan, Erdoğan AK Parti demek iken bugün AK Parti neden farklı bir tabloyla karşı karşıya?
Mevzu oldukça karışık ancak çıkmaya çalışalım.
Birincisi; durum Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi olabilir.
Diyelim ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi bu hadise AK Parti’nin içine sızan “münafıklar çetesinin AK Partiyi bitirme projesidir. AK Parti içine koydular fitne kazanını ve “AK Parti ayrı Erdoğan ayrı, asıl önemli olan Erdoğan’ diye kaynatıyorlar.
Münafıklar çetesinin fitnesi AK Partili seçmenin bir kısmını etkilemeye başladı. Ve AK Parti lideri Cumhurbaşkanı Erdoğan bu “partisine yönelik bu operasyonu” fark etti...
Eğer durum böyle ise, AK Parti’nin cevaplaması gereken asıl soru şudur....
AK Parti tabanı, 15 yıldır AK Parti’yi zayıflatmaya yönelik kaynatılan fitne kazanlarının üstüne su döküp söndürürken, türlü iddialara kulaklarını tıkarken, AK Parti’yi yıkmayı hedef edinen münafık çetelere yüz vermezken, bugün neden bu fitne çetelerinin sözüne itibar eder hale geldiler, neden Erdoğan ve AK Parti ayrıştırma fitnesi bugün karşılık bulmaya başladı?
AK Parti “neden şimdi” sorusunun üzerinde ciddi ciddi düşünmelidir.
Demek ki, AK Parti tabanında AK Parti’ye yönelik haklı itirazlar var, yozlaşma, kibir, ahlaki konularda AK Parti’de ciddi hatalar görüyor, dahası AK Parti’nin bugün ortaya koyduğu “aile fotoğrafından” memnun değil ki, “Erdoğan ve AK Parti ayrıştırma” fikri cazip gelmeye başladı ve karşılık buluyor.
Bu durumda AK Partinin yapması gereken, tabanın itirazlarına kulak vermek, tabanın hatalı gördüğü hususları giderme konusunda güven vermektir.
Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve AK Parti’nin bunu “münafıkla” itham etmek yerine, AK Parti içine sızan “fitne çetesi” var gibi söylemlerden kaçınarak, -ki bu bir anlamda sorundan kaçmak anlamına da gelir- tabanıyla yüzleşmesi ve konuşması gerekiyor.
Kendilerine “Reisçi” diyen bir ekibin, AK Parti’yi sardığı, AK Parti hareketini tasfiye ettikleri bizzat AK Parti’nin mutfağında olan isimler dile getirdiler.
AK Parti’nin, partiye yönelik sorunların ne olduğuna bakma vakti geldi de geçiyor. İki yıldır bir dip dalga derinden derinden yükseliyor çünkü.
Dolayısıyla AK Parti ‘münafıklıkla’ itham etmek yerine, çuvaldızı eline alıp kendine batıra batıra bu sorunun cevabını bulmak durumdadır.
İkincisi; AK Parti tabanı, Erdoğan’ın ‘aşkım, sevdam’ dediği partisinin Erdoğan’a operasyon çekecek bir harekete dönüştüğünü düşünüyor.
Çünkü, AK Parti’nin Erdoğan’a operasyon çektiğini, teşkilatların yoldan çıktığını Erdoğan’a karşı direnç gösterdiğine, Erdoğan’ın sözünü dinlemediğine inanıyor olabilir.
Bakınız, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “metal yorgunluk” operasyonunda medyada çıkan “Erdoğan’a direnç gösteren teşkilatlar” haberlerine. Ya da AK Parti trollerinin sıklıkla sosyal medyada “AK Parti Erdoğan’a operasyon çekiyor”, “Sayın Cumhurbaşkanım kendi kurduğunuz AK Parti size operasyon üstüne operasyon çekiyor”, “AKP resmen Erdoğan’a savaş açtı” diyerek yeri göğü inletmelerine. Hatırlayın, İsmail Kahraman’ın ikinci kez TBMM’ye aday olmasını Erdoğan’a karşı yapılan bir operasyon olarak değerlendirenler oldu. Ayrıca televizyon ekranlarında ve gazete köşelerinde tehlikeli bir algı oluşturmaya çalışıldı. Ki hala revaçta.
“Erdoğan yalnız bırakıldı”, “Erdoğan yapayalnız”, “Erdoğan FETÖ ile mücadelesinde yalnız”.
Peki, bu durumda AK Parti seçmeni ne düşünür?
Erdoğan’ı yalnız bırakan kim?
FETÖ mücadelesinde yanında olmayan kim?
Dolayısıyla AK Parti tabanında bir kesim, Cumhurbaşkanlığında Erdoğan’a oy verip, parlamentoda AK Parti’ye oy vermeyerek, Erdoğan’ın ‘aşkım, yuvam, sevdam’ dediği AK Parti’nin yoldan çıktığını düşünüp kulağını çekmek isteyebilir.
Bir de tabi madalyonun öteki yüzü var.
Mevzunun ‘Erdoğan’a oy verip, AK Parti’ye oy vermemeye’ gelmesine katkısı var mıdır bilmiyorum..
Bugün her ne kadar “Erdoğanla AK Parti’nin ayrıştırılması” AK Parti açısından bir sorun olarak görülse de...
Daha düne kadar öyle değildi....
Bilakis, bazı işadamları için, bazı köşe yazarları için, bazı akademisyenler, bazı sanatçılar için “Erdoğan’ı ayrı AK Parti’yi ayrı” olarak değerlendirmek övünülecek bir husustu.
Mülakatlar veriyorlardı, açıklamalar yapıyorlardı. Şu cümleler size de tanıdık geliyor mu?
“Hiç bir zaman AK Partili olmadım, olmayacağım da, Erdoğan’ın kutlu mücadelesini ise ölümüne destekliyorum”, “Benim AKP ile de AK Parti ile de işim olmaz. Ben asıl Tayyip Erdoğancıyım”, “Benim siyasi bir kimliğim yok, ben sadece Erdoğancıyım”, “AK Partili değilim ancak Tayyip bey şuradan atla desin, atlarım”, “AK Partili olmadığımı, AK Partiyi desteklemediğimi, kendisini desteklediğimi Sayın Erdoğan’a da söyledim.”
AK Parti bu söylemlerden hiç rahatsız olmadı. Ve hiç “Ne demek AK Partili değilim Erdoğancıyım” tepkisi göstermedi.
AK Parti’yi uyaran, zira bu söylemin tehlikeli olduğuna dair ve yazılar kaleme aldım.
AK Parti’nin iktidarda kalacağını gören, bir şekilde konjonktürel olarak AK Parti’yle yakın olması gereken, ve fakat kendi çevrelerine de makul bir gerekçe bulmaya çalışanların bulduğu bir formüldü. AK Parti’yi aşağılayan bir formül. AK Partili olmayıp Erdoğan’cı olmak.
Erdoğan’ın kurduğu partiyi desteklememek fakat Erdoğan’ı seviyor, destekliyor olmak.
Erdoğan’a “Siz iyisiniz, hoşsunuz ancak kurduğunuz parti biraz hımmm” demek ve bunu söylerken de karşındakini onore etmek ve itiraz etmesine fırsat bırakmamak.
Eğer “münafıklık” denilecekse asıl münafıklar bunlardı işte.
İlk ayrışmayı bunlar başlattı ve kötü niyetliydi. Belki bugün AK Parti’ye oy vermeyip Erdoğan’a oy vereceğini söyleyenler gerçekten samimi olabilirler.
Metal yorgunluk tam olarak bu anlama gelmiyor muydu?
Yazarlar
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları




























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.11.2025
19.11.2025
11.11.2025
5.11.2025
17.10.2025
8.10.2025
7.10.2025
4.10.2025
30.09.2025
24.09.2025