Etyen MAHÇUPYAN

Etyen MAHÇUPYAN
Etyen MAHÇUPYAN
Serbestiyet Tüm Yazıları
Nifak karşısında sukut edenlere…
23.11.2014
2421

 Hükümet ile Hizmet hareketi arasındaki kavganın iki yanı da bugüne dek meseleleri kendilerine göre yontarak değerlendirdiler. Hükümet açısından ortada bir darbe girişimi var. Hizmet’in içindeki ve çevresindekileri için ise darbe denen şey bir ‘safsata’. AKP 17 ve 25 Aralık’ta ortaya çıkan “yüzyılın en büyük rüşvet ve yolsuzluk skandalının” üzerini örtmeye çalışıyor. Bunu bahane ederek yargı ve polisteki masum, sadece işini gücünü yapan memurlara zulmediyor. Doğruluktan sapmamış olan bu memurlar dürüstlüklerinin bedelini öderken, iktidar da bürokrasiyi hükümetin tasallutu altına alıyor. Türkiye adım adım diktatoryal bir yönetime kayıyor… Fethullah Gülen ise taraftarlarını ‘dik durmaya’ çağırıyor, “nifak karşısında sukut edenlere Allah hesap sorar” diyor, yapılan haksızlıkların er geç geri tepeceğini, ışıklı günlerin yeniden geleceğini söylüyor.

Hükümetin tutumunun tümüyle anlaşılabilir olmadığı veya gereğinden sert olduğu öne sürülebilir. Yapılan işlemlerde kurunun yanında yaşın yandığı da söylenebilir… Ne var ki Hizmet’in ‘fedaileri’ bu operasyonların tümüyle gayrı meşru olduğunu, elde hiçbir delil bulunmadığını iddia ediyorlar. Bu söylem Ergenekoncuların ‘tümden ret’ stratejilerinin aynısı... Biraz açık verilmesi ve bazı tasarrufların siyasi amaçlı olduğunun kabullenilmesi istenmeyen detayların çorap söküğü gibi ortaya çıkmasına neden olabilir. Amaç AKP’nin tümüyle masum bir sivil örgütlenmeye saldırdığı tezini korumak.

Bu tez belki birçok kişi için inandırıcıdır. Ama bazı kişiler için inandırıcı olamaz… Ve eğer böyle davranmayı tercih ediyorlar ise, bunun açıkça bir etik mesele olduğunun söylenmesi gerekiyor. Ben burada tek bir olayı söz konusu edeceğim…  

Tarih 8 Ocak 2014, yer Mabeyin Restoran. Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı üç ayda bir düzenlediği değerlendirme toplantısını yapıyor. Benimle birlikte Zaman gazetesi yazarları Ali Bulaç, Mümtazer Türköne ve Şahin Alpay var. Vakfın yöneticileri yanında tanımadığım bazı misafirler, ayrıca Ergun Özbudun, Fatih Üniversitesi Rektörü Şerif Ali Tekalan ve gazetenin eski yöneticisi Alaattin Kaya da toplantıda. Kabaca yirmi kişiyiz. Herkesin kafasında 17 Aralık sonrasında yaşanmakta olanlar ve olayların nasıl gelişeceği meselesi var. Henüz konuya girilmeden gazeteci arkadaşlarımızdan biri Hizmet mensuplarından birine basitçe ‘ne oluyor?’ sorusunu yöneltiyor. Cevap aynen şöyle: “Bizde değişen bir şey yok… Bir ay içinde netice alırız.” Konuşma sessiz bir ana rastladığı için herkesin duymuş olması beklenir. Cevaptan sonra bir an sessizlik olması da bu cevabın ne anlama geldiğinin hazirun tarafından gayet iyi anlaşıldığının göstergesi olmalı. Herkes bu cevabı verenin gülümseyen yüzüne bakıyor, kimse konuyu sürdürmüyor ve Vakfın gündemine geçiyoruz.

Birinci nokta, 17 Aralık dosyalarının içeriği boş olsa da olmasa da, Hizmet hareketinin bu olayı bir darbe girişimi olarak kullandığının sabit olmasıdır. Eğer hükümetin uygulamasındaki antidemokratik unsurlara işaret edilecek ve bunun için toplumdan destek aranacaksa, önce Hizmet hareketi de kendi anti demokratik girişiminin bedelini kabullenmek zorunda. İkinci nokta nifak karşısında sukut edenlerle ilgili… Çünkü Gülen’in söylediği doğruysa Allah onlardan bunun hesabını soracak. Söz konusu toplantıya katılanların yukarıdaki konuşmayı anlamamaları için gerçekten ‘aptal’ olmaları lazım ki böyle bir varsayım pek gerçekçi olmaz. Psikolojik olarak bu konuşmayı duymamayı, anlamamayı seçmiş olduklarını düşünebiliriz. Ama herhalde duyar duymaz unutmadılar. Eğer bir süre sonra unuttularsa, hiç olmazsa bu unutma anına giden iç hesaplaşmayı hatırlamaları beklenmez mi? Bu kişilerin halen Hizmet camiasında çalışıyor olmalarının onları bu konuyu hatırlamamaya sevk ettiğini de söyleyebiliriz. Bu durumda gerçeği bilmekle birlikte etrafından dolaşmaları birçok kişi için anlaşılır bulunabilir. Ama tam aksine darbenin ‘safsata’ olduğunu, Hizmet’in günah keçisi kılınan bir masumiyet abidesi olduğunu söylemeyi sürdürüyor iseler, bunun ahlaki bir karşılığı olduğunu da kabullenmek durumunda olmalılar.

Hizmet’e masumiyet atfederek AKP’yi şeytanlaştırmak isteyen Hizmet içi ve çevresi bilim ‘kullanıcılarına’ ise fazla satır ayırmak gerekmez. Onlar kullandıkları silahla bütünleşme yolunda hızla ilerliyorlar. İnsanın kendini kandırma mahareti arttıkça başkalarını da kandırıyor duygusuna kapılması epeyce çekici ama maalesef hastalıklı ve belki de ölümcül. Allah hesabını sorar mı bilemem, ama bu dünya ahlaki olmayanı en azından kayda geçiriyor.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (6)
  • Ad Soyad Giriniz...

    Ad Soyad Giriniz...

    25.12.2012 08:07

    Not ettik sayın Uzun; peki bu yazının bende yarattığı; A) kin öfke ve tiksintiyi oluşturmakta elde edilen menfaat nedir? B) Sevgi hoşgörü ve insana inancı oluşturacak yazılarınız da olacak mı? İnsanın insana ettiğini biliyoruz; Siz bir ayna gibi oluşturulan ve yansıtılan -(a) yada (b) - duyguların kuşaktan kuşağa aktarıldığı için yeryüzünden silinmediğini biliyor musunuz? A ile yüklenen okuyucuyu nereden bir daha bulup B ile nötralize edeceksiniz. Tavsiye: A yı anlatırken dahi B yi hatırlatın.

  • Ali Turan

    Ali Turan

    25.12.2012 23:54

    Evet maallesef ortadoğu tarihi tek kelimeyle KATLİAMLAR ve SOYKIRIMLAR tarihidir.Bu barbarlıkları kim yada kimler yaptıysa lanetlemek gerekiyor.Bunun hiç bir mazereti olamaz.Ayrıca GÖRÜNEN KÖY KILAVUZ İSTEMEZ misali bu gün yaşananlara bakarakta geçmişte neler olduğuna dair bir fikir yürütebiliriz

  • Ad Soyad Giriniz...

    Ad Soyad Giriniz...

    25.12.2012 08:07

    Not ettik sayın Uzun; peki bu yazının bende yarattığı; A) kin öfke ve tiksintiyi oluşturmakta elde edilen menfaat nedir? B) Sevgi hoşgörü ve insana inancı oluşturacak yazılarınız da olacak mı? İnsanın insana ettiğini biliyoruz; Siz bir ayna gibi oluşturulan ve yansıtılan -(a) yada (b) - duyguların kuşaktan kuşağa aktarıldığı için yeryüzünden silinmediğini biliyor musunuz? A ile yüklenen okuyucuyu nereden bir daha bulup B ile nötralize edeceksiniz. Tavsiye: A yı anlatırken dahi B yi hatırlatın.

  • Ali Turan

    Ali Turan

    25.12.2012 23:54

    Evet maallesef ortadoğu tarihi tek kelimeyle KATLİAMLAR ve SOYKIRIMLAR tarihidir.Bu barbarlıkları kim yada kimler yaptıysa lanetlemek gerekiyor.Bunun hiç bir mazereti olamaz.Ayrıca GÖRÜNEN KÖY KILAVUZ İSTEMEZ misali bu gün yaşananlara bakarakta geçmişte neler olduğuna dair bir fikir yürütebiliriz

  • rose salome

    rose salome

    30.12.2012 09:02

    siz gercekleri gorup serefli insanlarin dogrulari yazmasindan nemalan serefsizl fasistlerasil siz insan olmasini deneyip gercekleri gorup gecmisinizle yuzleseniz daha dogru olur elinize yureginize sagliksayin selcukuzun boyle yurekli davranip gercekleri cesurca sergileyebildiginiz icin

  • Ad Soyad Giriniz...

    Ad Soyad Giriniz...

    30.12.2012 08:55

    bu gercekleri bile bile hala inkar eden hala susup yalan konusan ahlaksizlar gercekler paylasilinca neden rahatsiz oluyorlar bilen varsa beri gelsin siz resmi tezinizle butun dunyaya yalan yanlis uydurma dayatilmis tarihinizle yapilanlari yussuzce inkar edince dunyayi uyutup kandirdiginizi sananlar kimse sizin inkar vede yalan dolan tarihinize itibar etmiyor sadece siz bu yalan vede inkarinizla yeni yeni lumpen katiller yaratiyorsunuz gercekleri gorup yazan cizen paylasanlara kizacaginiza

Yazarlar