Ferhat KENTEL
Fransa’da “Ermeni soykırımını inkârı suç sayan” yasa tam zamanında geldi... “Milli birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz bir zamanda” yani!
Milletvekili maaşları ve şikeye hoşgörü mevzuları dışında ilk defa, iktidar partisi ve iki muhalefet partisi biraraya geldiler. Onlara “sivil” toplum örgütleri de dâhil oldu; “milli birlik ve beraberliğimiz” sağlandı yani...
Fransa’da da ise Kibir ve kompleks abidesi Sarkozy de vaziyeti kurtardı...
Öncelikle, bilgisizlikle malul insanları yargı-parlamento kararıyla “adam etmeye” çalışmak totaliter ya da en hafif tabiriyle tepeden inmeci, otoriter bir zihniyeti yansıtıyor.
Pratikte ise, Fransız Parlamentosu’nun aldığı bu karar, nihai olarak Türkiye’de Ermeni meselesine dair atılması gereken adımları daha da zora sokuyor, milliyetçi kutbu güçlendiriyor; ikili ayrımlar (soykırım- sözde soykırım) temelinde, “meseleyi” kimlikler arasında kazanılacak maçadönüştürüyor.
Peki Ermeniler? Yani karşılıklı olarak reel politikanın hükmünün, çıkarların, ulusal boy gösterilerinin sürdüğü bu yasayla, dünyanın dört bir yanına dağılmak zorunda kalmış Anadolu Ermenileri? Hafıza, vicdan, ahlak?
“Cepheleşen” bir durumda Türkiye’nin yürütmekte olduğu ve “tarihimizin temizliği” teziylesürdürülen kampanyaya, “reel politika” çerçevesinde, çıkarların bir “tehdit unsuru” olarak kullanılmasına ne demeli?
Sarkozygillerin göz yaşartan çabalarına karşı dışarıda verilen savaş, içerideki “milli birlik ve beraberliğimize” muhteşem bir katkı sağlayacak...
Türkiye’de “milli birlik ve beraberlik” fikri esas olarak bir modele uygunluk anlamına geldi. Yani tepeden aşağıya vazedilen ve dayatılan bir “çağdaş ve de makbul vatandaşlık” modelineherkesin uyması gerekiyordu. Bu modele en uzak olan üç grup içinde iseniz, yani Kürt’seniz, Kürtlüğünüzü unutacak; Müslüman’sanız, Müslümanlığınızı unutacak; Hıristiyan’sanız, Hıristiyanlığınızı unutacaktınız, hatta bu durumda –tercihan– yok edilecek ya da yok sayılacaktınız...
Bu sembolik üçlü, modernist buldozerin önündeki en önemli engellerdi. Çünkü Kürtlüklerini unutamayan Kürtler, bizim “toptan Türk olmadığımızı”; Fransız usulü bir laiklikle ehlileşmeye direnen Müslümanlar, bizim “toptan ulusal ve de protestanlaşmış Müslüman olmadığımızı”hatırlatıyorlardı.
Tabii ki başta Ermeniler olmak üzere, bu topraklardan nasıl silindiklerini unutamayan Hıristiyanlar da ulus-devletin inşası için elzem olan “temiz tarih” varsayımının sahteliğini hatırlatıyorlardı sürekli olarak...
Makbul vatandaşlığın peşinde koşan “sosyal mühendis seçkinler” bu üçlünün her birini izole edip, savaş açtı. Diğerleri pek bir şey duyamadılar; duysalar bile kendilerini koruyabilmek için sessiz kaldılar.
Başka hafızalardan, başka hatıralardan sonsuz bir şekilde korkan “Milli birlik ve beraberlik” projesi epey başarılı oldu. Ama sadece “epey”... yani “tamamıyla” değil...
O yüzden “Dersim katliamı” derin kuytulardan, travma dehlizlerinden, sessizlik sarmalından çıkıp geldi... Dersim katliamından bugüne kadar uzanan sessiz çığlıklar, “geçmişte utanılacak hiçbir şeyimiz yok!” söyleminin koca bir balon olduğunu fısıldadı; sonra da o balonu patlattı...
İstiklal Mahkemeleriyle, 6-7 Eylül’lerle, darbelerle, Mendereslerin, Denizlerin idamıyla, faili meçhullerle dolu olan bir “milli birlik ve beraberlik” tarihi bu... Ayhan Çarkın çok yakın bir geçmişin bile ne kadar kirli olduğunu itiraf ediyor.
Evet, bugün yaşayan bizler –çoğunlukla– “Ayhan Çarkın ve arkadaşları” değiliz. “Biz” “Teşkilat-ı Mahsusa” değiliz; biz masumuz ve tabii ki “bize” toptan bir suç isnat edilemez. Ancak bizim “masum” olmamız, Ayhan Çarkın ve benzerlerini kullanan devlet ya da devlet içindeki odakların masum olduğu anlamına da gelmez. Eğer bu suçları işleyen “devlet” değil de, devletin içindeki birtakım “odaklar” ise ve bugünkü devlet yöneticileri “masum” olsalar bile, içinde oturdukları devletle ve odevletin geçmişiyle hesaplaşabilirlerse o zaman “biz tarihimize şeffaflıkla, çekinmeden bakıyoruz” diyebilirler.
Gerçekten masum ve temiz bir tarihe sahip olduğumuzu iddia ediyorsak, “unutturma makinesi”nin bütün dişlilerini çıkartıp, ele almaktan başka çaremiz yok. Çok basit, fakat önemli adımlar atan insanlara destek verilebilir. Mesela İzmir’de üç avukat 12 Eylül soruşturması başladığı zaman Kenan Evren’e verilen fahri doktor unvanın geri alınması için dilekçe hazırlamışlardı. O günden bu yana yapabildikleri ölçüde bu davayı takip etmeye, çeşitli yerlere dilekçeler vermeye devam ettiler. Ve bir an önce savcının dava açması gerektiğini söylüyorlar. Bu konuda yaptıkları etkinlikleri ise ne hükümet, ne devlet, ne de medya duyuyor.
Kenan Evren ve onun damarının beslendiği İttihat Terakki mantığını içimizden atmadan, hesaplaşmadan “tarihimiz temiz” dememiz mümkün değil... Bu haliyle sağlanan “milli birlik ve beraberlik” ise ancak lafta kalır...
Yazarlar
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.07.2024
16.04.2024
5.02.2024
12.07.2023
24.01.2023
26.11.2021
2.05.2021
16.04.2021
10.10.2020
9.09.2020