Gürbüz ÖZALTINLI
Bütün çocuklar gibi, benim de annem ve babamdan ilk öğrendiğim erdem ilkesi yalanın kötü olduğuydu. Yalan söylemek yasaklanmıştı. Her yasak gibi o da tarafımca çiğneniyor ve karşılığında babamdan can acıtıcı sağlam bir dayak yeniyordu. Peki neden yalan söylüyordum o halde? Çok basit; bunun nedeni babamın beni döveceği bir davranışı gizlemek, gerekçelendirmek ve konuyu dayaksız kapatmak istememdi. Yalan ortaya çıkarsa yiyeceğim dayak değişmiyordu. Ama ortaya çıkmazsa “kötü davranışımı”gizlemiş ve dayaktan kurtulmuş oluyordum. İşte ben buna “iyi eğitim” derim…
Dürüstlüğün önemine o kadar inanmış, yalanın büyük bir suç olduğuna ikna olmuşken, küçücük bir ayran hikayesi allak bullak etmişti dünyamı. Ankara’nın bütün memur aileleri gibi biz de yaz aylarında iki hafta Erdek’teki tatil kampına giderdik. Erdeğin tamamı çeşit çeşit kamu kurumlarının tatil kamplarıyla doluydu o yıllarda. Otobüslere, ailece subaylar, PTT memurları, bankacılar, Makine Kimya Endüstricileri filan doluşur, yumurtalı köfteli börekli çantalarla dokuz saatlik bir yolculuk sonunda kamplarımıza dağılırdık. Arada mutlaka İnegöl’de mola verilir ve köftecilere çökülürdü. Bir keresinde mola yemeğinde işi ağırdan alıp otobüsü kaçırma tehlikesi doğunca hesabı garsona değil zaman kaybetmemek için gidip kasaya ödemek gerekti. Ailece kasanın etrafında bekleşirken kasadaki adam babama ne yediğimizi sordu, babam saydı, ama ayranları unuttu. Ailenin en işgüzarı olarak (ki bu sonradan da pek değişmedi) ben üç tane de ayran var dedim. Tabi babamdan sonsuz taktirler beklediğimi tahmin edersiniz. Hikâyeyi burada keseyim…
Hayır dayak yemedim tabi… Babama da haksızlık yapmayayım. Ama bakışları “dürüstlükle işgüzarlık arasında dayak yemeyi kolaylaştıran bir ince çizgi vardır” a tercüme edilebilirdi. 7-8 yaşlarındaydım ve bu minik anekdot hayatımın unutulmazları arasındadır hala…
Yalanın kötü olduğunun başlı başına büyük bir yalan olduğunu öğrendim sonraki yıllarda. Kötü olan şey “yalan” değildi. Yalana kötü demek, insan yaşamını sürdürülebilir kılan “hava”, “su” gibi varlıklara kötü demek kadar anlamsızdı sanki. Yalan bir ihtiyaçtı. Kötü olan “yalana inanmaktı”.
Fark etmişsinizdir ki bu bakış, yalanın sorumluluğunu onu söyleyenden alır, ona inanana yükler. “İnanmasaydın kardeşim”… Çağdaş insan mottosu budur artık…
Çok esaslı bir özlü söz vardır hukuka ilişkin. Bilmeyenler için söyleyeyim: “Hukuk haklı olanı değil tedbirli olanı korur” denir. Bu söz gerçekten de çok doğrudur. Farkındalık gücü ortalama olan bir insanın, kendi çıkarını korumak için yapması gerekenleri ihmal etmesi hukuku çaresiz bırakır. Açayım isterseniz. Misal; bir kişiye elden borç para veriyorsunuz. Hiçbir imzalı belge almıyorsunuz, elden verdiğiniz için bir banka kaydı da yok. O da sonra böyle bir para aldığını inkâr ediyor, ödemiyor size. Siz haklısınız verdiğiniz parayı istemekte ama hukuk sizi korumaz. Çünkü belge yerine üç beş şahitle borç para verdiğinizi ispatlamanıza izin verirse hukuk; düzen sağlaması imkansızlaşır. Borç vermeden de alacak iddiasında bulunup (hayatta en kolay ulaşılan malzeme olarak) yalancı şahitle sizden haksız para kopartılmasının önü açılır.
Yalan konusuna da böyle bakılıyor zamanımızda işte…
Bu düşünce patikasından ilerlersek, daha şaşırtıcı hayat gerçeklerine dokunmamız işten değil. Bazı durumlarda yalanın sadece söyleyene değil, onun yöneltildiği, aldatılması amaçlanan özneye de yarar sağladığını fark edebiliriz. Gerçeklerle yüzleşme kapasitesi ne kadar düşükse insanın (ya da toplumun), yalanlar o kadar “şifa verici” olabilir. Böyle bir denklem var sahiden. Kadın erkek ilişkileri, dostlar arasındaki iletişimler, bir tık daha gidersek ileri; kendimizle kurduğumuz ilişki… Buradan daha majör alanlara sıçrayalım: Toplum tarih ilişkisi; siyaset taraftar ilişkisi; kişi sosyal medya ilişkisi…
Bu saydığım başlıklar altında, yalanın üreticisiyle tüketicisinin arasındaki sınırın silikleştiğine; ilişkinin sürdürülebilirliğinin hizmetine kolaylıkla girebildiğine örnekler bulabilmemiz için çok gelişmiş bir dikkate ya da hayal gücüne ihtiyaç duyduğumuz söylenemez.
Doğrunun, gerçeğin yıkıcılığı büyüdükçe yalanın iktidarı artar.
Kıssalı hisseli yazma adeti olmasa; hepimiz okuyucu olarak “e tamam da sonuç ne usta” gibi bir mesaj takıntısıyla yaşamıyor olsak, tam da bu özlü sözü! bulmuşken yazıyı burada keserdim.
Sonuç şu: Yalan; onun kötü bir şey olduğunu kuşaklar boyu hep beraber tekrar etmemizle gücünden ve çekiciliğinden pek bir şey kaybetmez. Sorunun özü gerçeklerle ilişki kurma cesaretimizde yatıyor. Kendi gerçeğimizle, dostumuzun gerçeğiyle, içinde yaşadığımız toplumun gerçeğiyle… Bunları tanımak, anlamak, değiştirmek ya da barışmak…
İşte bu bambaşka bir kültür demek…
Yazarlar
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları



























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.04.2024
14.04.2024
8.04.2024
5.04.2024
25.11.2023
16.11.2023
12.11.2023
9.05.2023
7.05.2023
2.05.2023