Hadi ULUENGİN
CUMHURBAŞKANLIĞI Başdanışmanı Yiğit Bulutdoların önlenemez düşüşünü açıklamak için perşembe günü şöyle kelâm buyurdu:
“Çünkü yeni bir dünya oluşuyor, bu da onun sancılarından kaynaklanıyor.”
Hay Allah!
***
HAY Allah, zira bu ne bitip tükenmez doğum sancısıymış?
Demek tam yarım asırdır sürüyor! Hattâ bir yıl da fazlası var…
Çünkü ben yukarıdaki sözü ilk defa 1964 senesinde işitmiştim.
Kıbrıs patırtısı alevlenip Ankara Ada’ya müdahale etmek isteyince dönemin ABD başkanı Lyndon B. Johnson yine dönemin Türkiye başbakanı İsmet İnönü’ye o tarihte zehir zemberek bir nota göndermişti. Zaten meşhur “Johnson mektubu” budur.
Washington lideri orada böyle bir harekâtın onaylanmayacağını, her hâlükârda da NATO tarafından sağlanmış silahların kullanılmasına izin verilmeyeceğini bildirmişti.
Bunun üzerine de eski Milli Şef “yeni bir dünya kurulur ve biz de yerimizi alırız” ifadesini içeren cevabî bir mektup yollamıştı ki, yer yerinden oynamıştı.
***
DEDİĞİM gibi, demek aradan tam elli bir yıl geçmiş.
Hâlbuki bu kadar zamanda değil yeni bir dünya, değil yeni bir güneş sistemi, herhâlde yeni bir evren doğardı… Loğusa şerbetini çoktan tatmış ve hazmetmiş olurduk.
Oysa az gittik, uz gittik ve ağzımızda hâlâ aynı argümanı sakız ediyoruz.
Fakat tabii bu tespit dünyanın değişmediği ve değişmeyeceği anlamına gelmiyor.
Ne var ki sözkonusu değişimler öyle sanıldığı kadar çok “yeni dünyalar” doğurmadı.
Modern zamanları referans alırsak o gerçek “yeni dünyalar”ın ilki Birinci, diğeri de İkinci Savaş nihayetinde ortaya çıktı. Her şey altüst oldu ve bütün paradigmalar toptan değişti.
Yani topu topu bir çift radikal dönüşüm gerçekleşti ki, diğerleri ancak rötuştur…
***
FAKAT doğru, Duvar’ı ve komünizmi yıkan 1989 Devrimi eski Soğuk Savaş statükosunu da yıktı. Ancak dikkat, sadece yıktı!
Öyle “yeni dünya” diye tanımlanabilecek bir sistem ve mekanizma henüz oluşmadı.
Çeyrek asırdır bir geçiş dönemi yaşıyoruz. Muallâk ve belirsiz bir süreçte bocalıyoruz.
Ve tarihin önceden öngörülemez bir kaos olduğunu biliyorsak da müneccimliğe soyunup sözkonusu “yeni dünya”nın illâ doğacağına dair kehanette bulunamayız.
Doğabilir de, doğmayabilir de! Kürtaj da gerçekleşebilir… Düşük de yapabilir…
Her hâlükârda burada önemli olan noktayı iç bünyemizdeki gelişmeleri, duraklamaları veya gerilemeleri mutlaka bir “öteki” faktörüyle açıklamaya çalışmak dürtüsü oluşturuyor.
Yani Bulut’un “doğum sancısı” mazereti, siyasi eğilimi her ne olursa olsun, Türkiye toplumunun çok geniş bir kesimini belirleyen komplo teorileri iklimin uzantısını yansıtıyor.
***
ÖYLE ve nitekim dün Kürt meselesi, bugün döviz göstergesi, yarın F-4 uçağı kazası…
Bütün bunlarda daima ve daima bir dış faktör keşfetmek ve sorumluluğu illâ ve illâ her şeye kâdir harici bir elin varlığına yüklemek, dünya istediği kadar değişsin yahut değişmesin, aslında değişmemiş, değişememiş ve değişme ihtimali de ufukta belirmemiş bir eski mantığın, bir eski zihniyetin ve bir eski ârazın otomatik refleksinden öte bir argüman sunmuyor.
Doların düşüşünü “yeni dünya”nın “doğum sancısına” bağlamak da kendi kendini aldatmaktan başka anlam taşımıyor. Zaten işin erbabı jinekolog bıyık altından kıs kıs gülüyor.
Oysa sahiden ve cidden “doğum sancısı” çekilecekse önce nesnel ger-çek-çi-lik-ten hamile kalmak gerekiyor ki, ah keşke…
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.02.2016
12.02.2016
6.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
18.01.2016
15.01.2016
8.02.2016
1.02.2016
25.12.2015