Halil BERKTAY
26-27 Ekim 2019] Uhuru, Doğu Afrika’nın yerli Swahili dilinde hem hürriyet (özgürlük), hem (bir ülke için kullanıldığında) bağımsızlık demek. Kenya’nın İngiliz sömürgesi olduğu dönemde, 1952-56 arasında patlak veren milliyetçi Mau Mau köylü ayaklanmasının merkezî sloganı olarak ün saldı. Yenildiler ama sömürge yönetimini öyle reformlara zorladılar ki, 1963’te bağımsızlık kaçınılmaz oldu. Bugün Kilimanjaro’nun doruklarından biri, Kenya’nın başkenti Nairobi’nin en gözde parkı ve Tanzanya’nın başkenti Darüsselâm’ın ortasındaki bir anıt hep Uhuru adını taşıyor. Ayrıca Uhuru diye müzik grupları, plaklar ve plak markaları, Victoria Gölünde çalışan feribotlar ve Doğu Afrika Demiryollarının lokomotifleri var.
Uluru başka. Özel isim. Herhangi bir anlamı yok. Avustralya’nın ortasında, uçsuz bucaksız uzanan dümdüz ovadan her nasılsa fışkırmış kırmızımtırak bir kumtaşı formasyonunun adı. Yüksekliği 345 metre. Yani alt tarafı küçük bir tepe, fakat çevresiyle çok çarpıcı bir kontrast oluşturuyor. 19 Temmuz 1873’te burayı ilk gören sömürgeci devlet görevlisi, William Gosse diye bir haritacı-kadastrocu olmuş. Çeşitli tarihlerde Güney Avustralya Baş Kâtipliği (1856 öncesinde Güney Avustralya Sömürge Sekreterliği, kısacası Nazırlığı) yapan Sir Henry Ayers’a izafeten Ayers Rock (Ayers Kayası) demiş. Öyle ya; ben geldim, el koydum ve yönetiyorum; istediğim yere istediğim adı da ben veririm.
Ya da, bir zamanlar öyleymiş de şimdi pek öyle değil artık. O kadar ki, Uhuru’dan Uluru’ya olan gelişme, modern dünyanın değişiminin bazı önemli (ve Türkiye’de sanki biraz dışında kaldığımız) boyutlarını önümüze getiriyor.
Zira burası aynı zamanda Avustralya’nın yerli halklarından -- ya da beyazlar tarafından kolonize edilmeden önceki en eski halklarından -- birinin ananevî yurdu. Burada yerli sözcüğü gibi yurt sözcüğü de “orijinal/aborijinal” bağlamında kullanılıyor ve kabile yaşam alanı anlamına geliyor. Latince aborigines (ab+ origo) “başından beri” veya başlangıçtan beri” demek. 18. yüzyıl sonlarından beri Aborijin sözcüğü (baş harfi büyük yazılmak suretiyle) Avustralya’nın bütün yerli halkları için kullanılıyor.
Kendimi tutamayıp, bu noktada genişçe bir parantez açacağım. Boşverin, History gibi bazı bozulmuş ve ucuzlamış televizyon kanallarının sırf reyting uğruna ciddiyetsizce pompaladığı palavra “antik uzaylılar” öykülerini. Yeryüzünün başka gezegenlerden gelen yaratıklarca istilâsı değil, doğrudan doğruya insanlarca istilâsı (the human invasion), asıl muhteşem serüven. İlk belirtilerine 300,000 yıl önce rastladığımız Homo sapiens (yani “biz”ler, halen mevcut biricik insan türü), günümüzden 130,000 yıl kadar önce Afrika’dan çıkıp önce Avrupa ve Güneybatı Asya’ya (= Orta Doğu’ya) yayıldı. Oradan devamla daha doğuya ilerledi ve zamanla bütün Avrasya’yı kapladı. Hattâ Asya’nın en ücra kuzeydoğu (Kamçatka) ve güneydoğu (Malezya) uçlarına uzandı ve oralardan kâh Amerika’ya (Alaska’ya), kâh Okyanusya’ya (Endonezya, Avustralya, Yeni Zelanda ve ötesine) sıçradı.
İklim de ilginç biçimlerde yardımcı oldu bu maceraya. 70,000 - 10,000 yıl önce yeryüzünün Würm Buzullaşma Maksimumu’nu yaşıyor olması, gezegenimizin taşıdığı toplam su hacminin önemli bir bölümünün kalın buz tabakaları halinde donmuş olması nedeniyle, deniz seviyesinin şimdikinden çok düşük (en az 120, belki 200 metre düşük) olması demekti. Tersten söylersek, bugün sular altında olan topraklar o zaman açıktaydı ve kıtalar arasında önemli kara köprüleri oluşturmaktaydı. Kamçatka ile Alaska arasındaki bölge, örneğin, şimdiki gibi (kâşif Vitus Bering’e izafeten) Bering Boğazı değil, ilk defa 1937’de İsveçli botanist Eric Hulten’in önerdiği deyimle, çok geniş bir Beringia diyarıydı. Kuzeydoğu Asya’nın Mamut Stepleri’nin Paleolitik (Eski Taş Çağı) avcı-toplayıcıları, belki 20,000 yıl önce Beringia arazisine girdiler ve oradan yavaş yavaş ilerleyerek 16,500 yıl öncesinden itibaren Amerika’ları kuzeyden güneye iskân etmeye başladılar. Derken buzulların erimesi sonucu deniz seviyesi yükseldi; Beringia 11,000 yıl önce sularla örtüldü ve kara köprüsü kapandı; o ilk 9000 yıl içinde geçmiş olanlar izole oldu ve Amerika’nın en eski yerli halkı haline geldi.
Güneydoğu Asya daha karmaşık. İster bugünkü anakarada (Çinhindi’nde), ister Filipinler ve Endonezya’da, günümüzden en geç 50,000 yıl ve daha da öncesinden itibaren Homo sapiens izlerine rastlanmakta. Avustralya’da ise Homo sapiens varlığı halen 65,000 yıl öncesi kadar gerilere götürülebiliyor (120,000 yıl kadar gerilere götürülebilen Moyjil sitinde ateş izleri var ama insan varlığı kanıtlanmış değil). En eski insan iskeletleri (fosil buluntuları) ise 40,000 yıl öncesinden başlıyor. Asya anakarası ile Avustralya arasında daima belirli bir deniz alanı olduğundan (yani Beringia benzeri bir kara köprüsü hiç oluşmadığından), bu ilk insanların deniz yoluyla geldikleri kesin. Ama ne tür deniz araçlarıyla geldikleri bilinmiyor. Henüz Gine adası ile Avustralya, biliminsanlarının Sahul adını verdiği tek bir kara parçası oluştururken, Timor ile bu Sahul arasındaki, 90 kilometrelik nisbeten kısa yolculuğu bambu sallarla yapmış ve oradan Sahul’un kalanına yayılmış olabilecekleri sanılıyor.
Öyle veya böyle, 30,000 yıl öncesine gelindiğinde artık Avustralya’nın her köşesinde Homo sapiens avcı-toplayıcılara rastlandığı kesin. Kıtanın çeşitli köşelerine dağılıyor ve ayrı ayrı yerel kültürler oluşturuyorlar. Beyazlar çıkageldiğindeki nüfusları 318,000 ile 1,000,000 arasında tahmin ediliyor. O sırada 250 kadar değişik dilleri var. Bunların en az yüz kadarı zamanla silinip gitmiş. 120-145 kadarının çok küçük gruplarca da olsa hâlâ kullanıldığı sanılıyor. Ama ancak 13’ü yokolma tehlikesinde değil. 2016 ve 2017 rakamlarına göre, Avustralya’nın yaklaşık 25 milyonluk toplam nüfusu içinde 800,000’i, yani yüzde 3.3 kadarı Aborijin. Ve artık çoğunlukla Aborijin İngilizcesi konuşuyorlar.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024