Halil BERKTAY
[23-24 Aralık 2020] Donald John Trump. Vladimir Vladimiroviç Putin. İnsan sayılmalarını, insan yerine geçmelerini, insanlar arasında dolaşıyor olmalarını bırakın. Nasıl yükselebildiler, iki büyük ülkenin, biri 330 diğeri 150 milyonluk iki toplumun doruk noktasına?
Geçmiş bütün kötülüklerini sayıp dökecek değilim. Sadece şu son hafta yaptıklarına, ya da yaptıkları hakkında açığa çıkanlara bakıyorum.
Trump. O sımsıkı yapıştığı mevkiini neredeyse fuzulî şâgil durumuna düşecekken mecburen terketmesine dört hafta kala, Cumhuriyetçi hempalarının yanısıra Blackwater özel güvenlik şirketine mensup dört kanlı katili de affetti, vatanseverlik ve Amerikan silâhlı kuvvetleriyle dayanışma uğruna. Nicholas Slatten, Paul Slough, Evan Liberty ve Dustin Heard Irak’ta konuşlanmıştı. ABD hükümet görevlilerini taşıyan dört zırhlı aracı korumakla görevliydiler. Konvoy 16 Eylül 2007 günü öğle sularında Bağdat’ın işlek Nisur Meydanı’ndan geçerken, ansızın kalabalığa ateş açtılar. Silâhlar sustuğunda en az 14 Iraklı sivil cansız yatıyordu. On erkek, iki kadın, 11 ve 9 yaşlarında iki çocuk. Irak yetkilileri 14 değil 17 diyordu.
Uluslararası alanda kıyamet koptu. Tutuklandılar ve mahkemeye çıkarıldılar. Kendilerini hücuma uğradığımızı sandık, yanılmışız diye savundular. ABD savcıları en küçük bir tahrik olmadığını saptadı. İlk Slatten silâhına sarılmış ve annesini arabasıyla bir yere götürmekte olan genç bir doktoru vurmuş; diğerleri onu izlemişti. Önce 2014’te, cezasının temyizden dönmesi üzerine tekrar 2018’de olmak üzere iki defa yargılandı. İkisinde de meşruten tahliye kapısı kapalı olmak üzere ömür boyu hapse mahkûm edildi. Slough, Liberty ve Heard ilk seferinde 30’ar yıl, ikincisinde sırasıyla 15, 14 ve 12 yıl yediler.
İşte bunları giderayak affetti Trump, Beyaz Saray’dan yapılan açıklamaya göre, ABD Ordusu ve ABD Deniz Piyadeleri’nın saflarında “ulusa vermiş oldukları uzun hizmet”i gözönünde bulundurarak. Zerrece yüzü kızarmadan, vicdanı sızlamadan. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği sözcüsü Marta Hurtado, dört görevlinin affının böyle suçların gelecekte de cezasız kalabileceği kanaatini güçlendirmesinden duydukları endişeyi dile getirdi. Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği (ACLU) Ulusal Güvenlik Projesi direktörü Hina Shamsi, Bay Trump’ın “utanç verici derecede alçaldığını… Iraklı kurbanların anısını ayaklar altına aldığını ve kendi makamını itibarsızlaştırdığını” söyledi. Nisur Meydanında hayatını kaybeden dokuz yaşındaki Ali’nin babası, Irak-ABD çifte vatandaşlığına sahip Muhammed Kinani, “Yasaları ezip geçti. Herşeyi ezip geçti. Mahkemeyi ezip geçti. Yargıcı ezip geçti. Benim hayatımı da ikinci defa ezip geçti” dedi.
Putin. Ünlü Rus muhalifi Aleksey Navalny 20 Ağustos’ta Tomsk’tan Moskova’ya uçarken fenalaşmış ve ancak uçağın Omsk’a âcil iniş yapması sayesinde hastaneye kaldırılıp kurtarılabilmiş; daha sonra götürüldüğü Berlin’de, ancak Sovyet döneminde üretilip halen de Rusya’nın elinde bulunduğu bilinen, nitekim daha önce İngiltere’de Skripal’lerin zehirlenmesinde kullanılan Noviçok maddesiyle zehirlendiği açıklanmış; bu teşhis örneklerin gönderildiği başka ülkelerin uzman laboratuvarlarınca da doğrulanmıştı.
Bu tür birçok “faili meçhul” cinayetin ardından, bu sefer de herşey, OGPU, NKVD ve KGB’lerin mirasçısı, bir zamanlar bizzat Putin’in yönettiği FSB’nin, Federal Güvenlik Servisi’nin sorumluluğuna işaret ediyordu. Hükümetler resmî suçlama ve bazı yaptırımların ardından sahneden çekildilerse de, İngiltere’nin “Bellingcat” araştırmacı gazetecilik web sitesi ile Rusya’nın benzer yönelimli muhalif “The Insider” web sitesi peşini bırakmadılar bu işin. CNN yayın şirketi ve Almanya’nın ünlü Der Spiegel dergisinin de desteğiyle hazırlayıp 14 Aralık’ta (yani daha bundan on gün önce) kamuoyuna sundukları raporda, (1) FSB’nin Kriminalistik Enstitüsü, Araştırma Enstitüsü – 2 veya Askerî Birim 34435 diye bilinen özel bir biriminin mevcudiyetini; (2) zehirli maddeler konusunda uzmanlaştığını; (3) bu birime mensup ajanların son üç yıldır Navalny’yi sürekli izlediğini ve 30’u aşkın uçak yolculuğunda ona “eşlik” ettiğini saptadılar.
(4) Telefon kayıtlarından ve seyahat belgelerinden hareketle, Navalny’nin zehirlendiği Sibirya’nın Tomsk kentine onunla birlikte uçan üç görevliyi (aşağıda, soldan sağa) Dr Aleksey Aleksandrov, Dr Ivan Osipov ve ajan Vladimir Panyaev olarak açıkladılar. (5) Daha beş kişilik bir destek ekibinin varlığına ve başlarında muhtemelen Albay Stanislav Makşakov adındaki, orduda görevli bir bilim adamının bulunduğuna işaret ettiler. (6) Cep telefonları ile baz istasyonları arasındaki çınlamalardan hareketle, Tomsk’ta Navalny ve ekibini ne kadar yakından takip etmiş olduklarını gösterdiler. Navalny’nin Tomsk’tan kalkan uçakta fenalaşmasını izleyen süreçte üstlerini tekrar tekrar arayıp mesaj attıklarını dakikası dakikasına sergilediler. (7) Bir de üstelik, izledikleri takip, tesbit ve tahlil metodolojisini, isteyen kontrol etsin diye raporlarına eklemekten geri durmadılar.

Bu raporun yayınlanması ve bütün dünyada yankılanmasından hemen üç gün sonra, sıra Putin’in yıllık basın toplantısındaydı. Tabii inkâr etti, ama aslında ne kadar önemsediği gözden kaçmadı. Bunun “bir araştırma değil… üst yöneticilerimize saldırmayı amaçlayan bir numara” olduğunu söyledi. Bellingcat ve ortaklarının yayınladığı ayrıntıların “ABD özel servislerinin sunduğu verileri yasallaştırmak” anlamına geldiğini iddia etti. “Demek ki,” dedi, “Berlin kliniğindeki bu hasta [Navalny] ABD istihbarat servislerinin desteğine sahip.” Buradan, “[Rus] özel servislerinin tabii Navalny’yi izlemesi gerektiği” sonucunu çıkardı. Bu suretle aslında rapordaki birçok bilgiyi doğruladığının farkına vardı mı, o kadarını kestiremiyorum doğrusu. Fakat üstüne üstelik, Rus ajanları [Navalny’yi] zehirlemek isteselerdi “herhalde işini bitirirlerdi” diye, iğrenç bir soğuklukla böbürlenmekten de kendini alamadı.
Öyle mi? Demek bunlar tescilli katillermiş de… o kadar mükemmel ve profesyonel miymişler acaba? Hiç mi hatâ yapmazlarmış? Dört gün geçti; 21 Aralık’ta bu sefer Navalny’nin kendisinden bir açıklama geldi ve bomba gibi patladı. Hâlâ nekahat içinde olduğu Berlin’den, bizzat Navalny tuzağa düşürmüş ve bülbül gibi konuşturmuştu Konstantin Kudryavtsev adında bir FSB ajanını. Çok üst düzey bir güvenlik âmiri pozuna bürünmüş ve Bellingcat’in yardımıyla bir FSB sabit hattından aradığı izlenimini uyandırmış; Kudryavtsev’in ağzından, hem (a) Noviçok zehrinin Navalny’nin külotuna yerleştirildiği (bulaştırıldığı), hem de (b) Navalny’nin ölmediği anlaşılınca Kudryavtsev’e derhal Omsk’a gidip hastaneden Navalny’nin bütün giysilerini alma ve Noviçok izi kalmayacak şekilde temizleme emrinin verildiği bilgisini almış; bütün görüşmeyi uzun uzadıya kaydedip kendi YouTube kanalına koymayı başarmıştı. Salı sabahına kadar, yani ilk 24 saat içinde bu video 13 milyon kişi tarafından izlenmiş bulunuyor; Rus sosyal medyasında inanılmaz Putin, FSB, kabine toplantısı ve külot esprileri dolaşıyordu.
Navalny ismini anmaya değmeyecek kadar önemsiz biri olmaktan çıkıverdi ansızın, rejim açısından. Besbelli ki birileri çok kızdı, çok canı sıkıldı, çok zor durumda kaldı. Kremlin sözcüsü Dmitry Peskov kendini kaybetti, Salı günkü basın toplantısında. Bütün gücüyle Navalny’ye saldırdı. “Megalomani özellikleri” gösterdiğini ve “kendi apış arasına ilişkin Freudiyen takıntıları olduğunu” savundu.
Fakat şimdi durup düşünelim biraz. Navalny’ye değil Putin’e bakalım. Nasıl biriyle yüzyüzeyiz? Hem herşeyi inkâr edecek, hem “ohhooo… biz zehirleseydik…” diye hava atacak, hem sözcüsünün bu tür adîliklere tevessül etmesine göz yumacak, belki yeşil ışık yakacak?
Ah, az kalsın unutuyordum. Orada da bir af faslı var tabii. Putin bu hafta, kendisine ve bütün ailesine, başkanlık görevi sona erdikten sonra da, ömür boyu ve topyekûn dokunulmazlık sağlayan bir yasaya imza attı. Kuşkusuz FSB’nin işlediği ve işleyebileceği bütün cinayetleri de kapsıyor.
ABD bir hukuk devleti. Trump içindeki bütün ırkçı vahşet potansiyeline rağmen adam öldürtemiyor, emir veremiyor bu doğrultuda. Öldürenleri kayırmakla yetiniyor. Rusya bir hukuk devleti değil. Putin kendi kendisini kayırıyor.
Merak ediyorum, kim bunları beğeniyor Türkiye’de? Hangi vicdanla?
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024