Hasan CEMAL
Avrupa’nın doğu sınırlarında iki büyük ülkeyi yöneten, iki kızgın adam.
Putin’le Erdoğan.
Bağırıp çağırıyorlar.
İkisi de mağrur.
Ve görmezden gelinmeleri imkânsız. Birçok ortak yönleri var.
İkisi de 60’lı yaşların başında.
İkisi de uzun süredir iktidarda.
İkisi de halklarının babası olma iddiasında.
İkisinin de siyasal söylemi, milliyetçilikle anti–liberal muhafazakârlığı harmanlıyor.
İkisi de siyasi gücü kendi ellerinde topluyor.
Muhalefeti bastırıyor.
Basın özgürlüğünü boğuyor.
İnterneti kontrol altında tutuyor.
İkisi de yargıyı kendine tabi kılmış durumda.
İkisi de dini manipüle ediyor.
Erdoğan kendini Ortadoğu’nun Sünni Müslümanlarının hamisi görüyor.
Putin, Ortodoks kilisesini milliyetçiliği körüklemek ve Slav ülkelerindeki Rus nüfuzunu güçlendirmek için kullanıyor.
İkisi de kırılmış milli gururu tamir peşinde.
Hafta geçmiyor ki, Amerika ve Avrupa’ya yüklenmesinler.
İkisi de Batı tarafından aldatıldıklarını iddia ediyor.
Çok önemli bir ortak yanları var:
Zihinlerinin komplo teorileri ile dolu olması.
Kendilerine karşı yükselen muhalefeti, Batı ülkelerinin tezgâhladıkları ‘kumpas’lara bağlıyorlar.
Son yıllarda ikisi de kitle protestolarına maruz kaldı.
Putin 2011 ve 2012’de Balotaya, Erdoğan 2013’te Gezi Parkı gösterileriyle karşılaştı.
İkisinde de protesto hareketleri, pompalanan milliyetçilik dalgası karşısında sinmiş görünmekte.
İkisi için de Batı karşıtı söylem çok kolay yararlanılabilen bir araç. (*)
İkisi de mağrur. İkisi de halklarının babası olma iddiasında. İkiksi de muhalefeti bastırıyor, dini manipüle ediyor
YOLSUZLUK, NEPOTİZM, DARBE!
Haklarındaki yolsuzluk ve nepotizm (yakın kayırma) iddiaları bakımından Putin’le Erdoğan arasında ciddi bir fark bulunmuyor.
Sovyetler Birliği, bir askeri süper devletti ve Putin, Sovyet ordusunu devraldı.
Bu gücü kullanarak Çeçenistan’ı, Abhazya’da Gürcistan’ı dize getirdi; Ukrayna’dan Kırım’ı kaptı, ülkenin doğusunu kapmak üzere.
Buna karşılık Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sınır ötesi güç kullanma yeteneği de, böyle maceralara atılma hevesi de çok kuşkulu.
Bu nedenle Erdoğan, otoriter yönetimini sürdürmek için dış değil, iç düşmanlar üretmek ihtiyacında...
Putin için dörtbaşı mamur bir Rus usulü başkanlık sistemi yürürlükte.
Erdoğan ise hayalindeki Türk usulü başkanlık sistemi sanki varmış gibi yapıyor.
Ama yok.
Sovyet döneminde bir KGB yetkilisi olan Putin, o dönemden kaynaklanan gelenekle silahlı kuvvetler üzerinde tam bir sübjektif denetime sahip.
Yani Rusya’da sivil otoriteyle askeri otorite aynı ideolojiyi (Rus milliyetçiliği) paylaşıyor.
Erdoğan’ın böyle bir avantajı yok.
Türkiye’de ordu, Kemalist (laik milliyetçi).
Erdoğan’ın ideolojisi ise İslami-Sünni milliyetçilik olarak tanımlanabilir.
Erdoğan bugün için silahlı kuvvetler üzerinde fiilen bir denetim kurmuş görünüyor.
Ama Türkiye’de askeri darbe girişimleri 2007’ye kadar sürdü.
Bugün de korkulan bir olasılık... (**)
Zihinleri komplo teorileri ile dolu. Kendilerine karşı muhalefeti, Batı'nın tezgâhladığı kumpaslara bağlıyorlar
‘YENİ TÜRKİYE'DE ALARM ZİLLERİ'
Öte yandan Erdoğan’ın tarihi yeniden yazma girişimi…
Putin’in bu yöndeki çabalarıyla dikkat çekici benzerlikler gösteriyor.
Kremlin’in patronu, Rusya’da tarih eğitimini tarihçilerin eline bırakmayı göze alamayacağına yıllar önce karar vermişti.
Putin 2007’de, o dönem The Economist tarafından, Rus totalitarizminin kaçınılmazlığının ve görkeminin, şiddetli bir şekilde Batı karşıtı bir savunusu olarak nitelenen, yeni bir tarih el kitabı yazdırmıştı.
Dergi, Putin’in tarih dersini, bugünün ‘Yeni Türkiye’sinde de alarm zillerini çaldırması gereken şu kelimelerle özetlemişti:
“Merkezileşme, kişileştirme ve güç dürtüsünün idealleştirilmesi Rusya’nın siyasi kültürüdür.
Güçlü ve bilge bir lider, kurumlardan daha önemlidir.”
NE YAPARSA DOĞRUDUR!
2012’de önde gelen Amerikalı Rusya uzmanları Fiona Hill ve Clifford Gaddy, Putin’in tarih saplantısına dikkat çekmişlerdi.
Ve Putin’i, “giderek tarih yazarı, üreticisi ve idarecisi olmak anlamına gelen tehlikeli bir alana doğru ilerleyen bir Rusya tarihi öğrencisi” diye nitelemişlerdi.
Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nden Maria Lipman, yıllar içinde, Putin’in tarihi yeniden yazmasının, Rusya’yı, “Ne yaparsa doğrudur ve bu vizyona karşı çıkmaya cüret eden herkes ya hatalıdır, ya da çok daha muhtemel olarak, Rusya devletinin altını oymak peşindeki bir düşmandır” şiarıyla, büyük bir güç olarak tekrar öne sürme kampanyasına dönüştüğünü yazdı.
'Korkum, tarihi yeniden yazma çabasında Erdoğan’ın Putin’in intikamcı revizyonizmini taklit etmeye çalışması'
BENİM KORKUMA GELİNCE…
Benim korkuma gelince…
Türkiye’nin ve daha genel anlamda Müslüman dünyanın tarihini yeniden yazma çabasında Erdoğan’ın Putin’in intikamcı revizyonizmini taklit etmeye çalışıyor olması.
Bu, tarihin bugünün hatalarını örtmek ya da haklı çıkarmak yönünde manipüle edilmesini istemeyen herkes için kötü haber demek. (***)
İyi pazarlar!
______________________________________________________
* 29 Ekim 2014 tarihli Guardian’daki Natalie Nougayrede imzalı yazıdan Zaman’daki köşesinde dün özetleyen Şahin Alpay.
** Şahin Alpay’ın dün Zaman’daki yazısından.
*** Joost Lagendijk'ın dün Zaman’daki yazısından.
Yazarlar
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024