Hikmet MUTİ
Reel Sosyalizmin ( SSCB ) ,.
Resmi Tarihi'ne
göre ,.
kuruluş yıllarının '' Ekonomik Disiplin Uygulamaları'' bir zorunluluktu....
Sol Kanat'ın yayınladığı ,.
ve
sonradan yasaklanan ,.
''Komünist'' dergisine
göre ise
''..... bu uygulamalar Devletçi Kaapitalizm'in duyulan ilk ayak sesleriydi...
İşçi Sınıfı
köleleştirilmek üzereydi... ''
(The ‘Left’ Communists’ Theses on the Current Situation,Russia 1918)
''......yoldaş Lenin tarafından savunulan,.
'' Ekonomik Disiplin Uygulamaları'' nın ,.
Devlet Kapitalizmi inşasına dönüşeceği apaçık ortadadır...
bunun Sosyalizm inşası ile bir alakası yoktur,....
bunun Sosyalizm inşası için kısayol olduğu söylenmekte ,.
Sosyalizm inşası ,.
Ekonomik kalkınma için Demiryollarının kamulaştırılması
ve
İşçilerin köleleştirilmesi demek değildir...
bu yol ,.
Sosyalizm için ne bugün ne de gelecekte kısa yol olmayacaktır...
bu yol tehlikeli yoldur...
Güç ,.
İşçi Sınıfının elinde değil ,.
bir kaç tane Parti Yetkilisinin - Temsilcisinin elinde toplanmaktadır....
bu ,
İkili toplumsal iktidar demektir,.
Sermayenin toplumsal iktidarı ile
sermayeyi inkâr mücadelesinden doğan
karşı-toplumsal iktidarın
birbirlerine karşı sopa kaldırması( karşı karşıya gelmesi ),
Diyalektiğin doğası gereğidir.......''
Nikolai Osinsky
***
(( Melahat Göbekkaşıyanoğlu )) -
“Kapitalist toplumda bilim ve teknolojide ilerleme,.
ağır çalıştırma sanatında ilerleme demektir.”
(V. İ. Lenin, “Ağır Çalıştırmanın ‘Bilimsel’ Sistemi”, 13 Mart 1913, Toplu Yapıtlar, İng., c. 18, s. 594-595.)
Gıııızz Buubaaaa ,.
Lenin tam da bunu derken ( Kapitalizmi eleştirirken )
bir yandan da
beterini yapıyormuş meğerse,.
dinle bak.......
“Geniş yetkilerle donatılmış Parti Temsilcileri,.
Sovyet kurumları tarafından seçilmiş
ya da
atanmış Temsicilerin,.
Sovyet direktörlerinin
kararlarına
iş '' Ekonomik Disiplin Uygulamaları'' sırasında sorgusuz sualsiz itaat edilmelidir…”
(V. İ. Lenin, “Sovyet Hükümetinin Acil Görevleri Üstüne Altı Tez”, 30 Nisan – 3 Mayıs 1918, TE, İng., c. 27, s. 316.)
“İleri ülkelerdeki halklara kıyasla
''Rus''
kötü bir işçidir.
Çarlık rejimi altında ve serflik kalıntılarının inatla sürmesine bakarak başka türlü de olamazdı.
Sovyet hükümeti,
''çalışmayı öğrenme görevi''ni bütün kapsamıyla halkın önüne koymalıdır.
Kapitalizmin bu alandaki son sözü olan Taylor sistemi,
bütün kapitalist ilerlemeler gibi,
çalışma sırasındaki mekanik hareketlerin analizi,
gereksiz hareketlerin elenmesi,
çalışmanın doğru yöntemlerinin belirlenmesi,
en iyi muhasebe ve kontrol sisteminin uygulanması vb.
alanındaki
en büyük bilimsel kazanımlar ile
burjuva sömürünün katışıksız vahşetinin bir bileşimidir.
Sovyet Cumhuriyeti,
her ne pahasına olursa olsun,
bilim ve teknolojinin bu alandaki bütün değerli kazanımlarına sahip çıkmalıdır.
Parça başı çalışmayı gündeme almalı,
bunu uygulamalı ve pratikte test etmeliyiz.
Taylor sistemindeki bilimsel ve ilerici olan her şeyi uygulama meselesini öne çıkarmalıyız.
Ücretleri, üretilen malların toplam miktarına … tekabül eder hale getirmeliyiz.
(V. İ. Lenin, “Sovyet Hükümetinin Acil Görevleri”, Mart – Nisan 1918, Toplu Yapıtlar, İng., c. 27, s. 258-259.)
(( Hamdi Göbekkaşıyanoğlu )) -
İşçi Sınıfı açısından
fabrika temsilcileri her an değiştirilebilir,
yenilenebilirdir,.
oysa
Parti Komseri öyle mi...
Parti Komseri,.
tepeden inmedir,.seçilmiş değildir ve sorgusuz sualsiz itaat ister...
Parti'nin sopasıdır onlar....
(( Melahat Göbekkaşıyanoğlu )) -
bu
bir nevi,.
İşçi Sınıfı'nın devinimini,
gelişimini de sabote etmek değil mi...
''Sendika''yı işlevsiz kılmak değil mi...
(( Hamdi Göbekkaşıyanoğlu )) -
16 – 25 Ocak 1919 tarihli İkinci Rusya Sendikalar Kongresi’nde
konuşan Perkin adlı delege,
bu durumu şöyle protesto etti:
“Eğer bir sendika toplantısında bir kişiyi Temsilci olarak seçmişsek,
-yani işçi sınıfının bu konuda iradesini ifade etmesine müsaade edilmişse-
o kişinin bizim Temsilcimiz olacağını,
bizim çıkarlarımızı temsil etmesine müsaade edileceğini düşünürsünüz.
Fakat hayır.
Kendi irademizi -işçi sınıfının iradesini- ifade etmiş olmamıza rağmen,
seçtiğimiz Temsilcinin otoriteler tarafından onaylanması gerekmektedir…
Bu,
proletaryayı maskara yerine koymak demektir.
Proletaryaya temsilcilerini seçme hakkı tanınıyor,
fakat
devlet iktidarı seçimleri geçerli sayıp saymama hakkına dayanarak,
temsilcilerimize istediği muameleyi yapıyor.”
(Maurice Brinton, The Bolsheviks and Workers’ Control, 1919)
(( Melahat Göbekkaşıyanoğlu )) -
gene de
bu sözleri etmek müthiş,.
o günler için ,.
henüz
evlatlar konuşabiliyor demek ki,
Devrim kendi evlatlarını yemeye başlamamış daha...
(( Hamdi Göbekkaşıyanoğlu )) -
merak etme ,.
hemen bu yıllar aynı zamanda YASAKLAMALARIN başladığı yıllar...
İşçi Perkin'in bu protestosu ve buna benzer tek tük çıkışlar ertesinde,.
İşçi otonomisi-özerkliği'nin
ezilmesine ,
Siyasal çok sesliliğin susturulması eşlik etti.
İktidar partisi dışındaki devrimci parti ve örgütlerin üstüne Çeka salındı.
İktidar partisi içindeki muhalif eğilimler baskı altına alındı.
Örneğin Komünist dergisi Mayıs 1918′deki dördüncü sayısından sonra çıkamadı.
En nihayet 1921′deki 10. Kongre’de parti içi muhalefet yasaklandı.
Devrimin ilk yılında üç ayda bir toplanan Rusya Sovyetler Kongresi, daha sonra yılda bir toplanır oldu.
Sovyet Merkez Yürütme Komitesi, güya yüksek yasama organı sayılıyordu.
Ama Sovyet Merkez Yürütme Komitesi bu işlevi hiçbir zaman gerçek anlamda hayata geçiremedi.
Hükümetin ilk yılda çıkardığı 480 kararnamenin sadece 68 tanesi Sovyet Merkez Yürütme Komitesi’ne sunuldu.
İç savaşın sonuna doğru
Sovyet Merkez Yürütme Komitesi artık hükümetin çıkardığı kararnameleri ilân eden sembolik bir makam haline geldi.
Böylece,
İşçi Sınıfı'nın, kır emekçilerinin kazandığı toplumsal iktidar mevzileri adım adım düşürüldü.
Sovyetler,
fabrika komiteleri,
doğrudan demokrasi organları işlevsizleştirildi.
Sendikalar,
kitle örgütleri,
parti üst yönetiminin kararlarını
işçi sınıfına, emekçi halka dayatmanın
aracısı
haline dönüştürüldü.
Parti ile devlet iç içe geçti, tek parti rejimi kuruldu.
Tarih,
Karl Radek’in Komünist‘in ilk sayısında yaptığı şu uyarıyı haklı çıkarır bir seyir izledi:
“Eğer Rus devrimi
burjuva karşı-devrimin şiddetiyle çökerse,
bir anka kuşu gibi küllerinden yeniden doğar.
Ancak,
eğer Rus devrimi sosyalist karakterini kaybederek
çalışan yığınları hayal kırıklığına uğratırsa,
bu darbenin yol açacağı sonuçlar
Rus ve uluslararası devrimin geleceği için on misli daha kötü olur.”
Devrimin en has evladı
Karl Radek,...
Troçkist gizli etkinliklere katıldığı savıyla 1936 ' da tutuklandı,.
10 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Bu dönemde ,.
çalışma kampında hapis arkadaşı tarafından öldürüldüğü rapor edildi...
ancak,.
KRUŞÇEV çözülmesi dönemi olarak geçen,.
1950 ortalarında başlayıp 1960 lara uzanan soruşturmalarda Karl RADEK'in ,.
Lavrenti Beriya 'nın emirleri doğrultusunda
NKVD -İçişleri Halk Komiserliği tarafından öldürüldüğü ortaya çıktı...
(( Melahat Göbekkaşıyanoğlu )) -
İnsan bugün bu olan bitene inanamıyor,.
nasıl olur da bütün bunlar ,
bu saçmalıklar yaşanır diye itiraz ediyor,..
sanki akıl tutulması...
(( Hamdi Göbekkaşıyanoğlu )) -
Devlet iktidarını
bir darbeyle
ele geçirdikten sonra
diktatörlük kurarak düzeni değiştirme fikri,
François-Noël Babeuf’e (1760-1797) atfedilir.
Babeuf,
1789 Fransız burjuva devrimini takibeden
çalkantılı yıllarda
jakoben eğilimin en radikal sözcülüğünü yapmıştır.
Babeuf çizgisini, daha sonra,
ütopik sosyalist
Louis-Auguste Blanqui (1805-1881) devam ettirmiştir.
Blanki’ye göre, sosyalizme geçmek için,
iktidarı ele geçiren devrimci bir elitin diktatörlüğü altında halkı eğitmek gerekiyordu.
İktidardaki küçük bir erdemli grubun toplumu devlet eliyle dönüştürmesi fikri,
1789 Fransız burjuva devrimine ilham veren aydınlanma felsefesini yansıtıyordu.
Engels,
Blanki’nin darbeci zihniyetini şöyle eleştirir...
“Blanki özünde bir siyasal devrimcidir.
Blanki, sırf duyarlı olduğu için, halkın çektiği acıları hissettiği için sosyalisttir.
Ama
ne sosyalist teoriye sahiptir
ne de toplumsal reformlar için belirli pratik önerileri vardır.
Blanki siyasal faaliyetlerinde esas olarak bir ‘eylem adamı’ idi.
İyi örgütlenmiş küçük bir azınlığın,
fırsatını yakaladığında devrimci ayaklanmaya kalkışarak,
başlangıçta elde edeceği birkaç başarıyla halk yığınlarını peşinden sürükleyebileceğine
ve böylece muzaffer bir devrim yapabileceğine inanıyordu…
Blanki’nin
küçük bir devrimci azınlığın ani bir darbesiyle devrim yapılabileceği varsayımından çıkan sonuç,
girişimin başarısından sonra bir diktatörlüğün kurulması gerekliliğidir.
Şüphesiz ki bu,
devrimci sınıfın, yani proletaryanın bütününün diktatörlüğü değil,
fakat ayaklanmayı gerçekleştiren
ve bizzat kendileri de
bir ya da birkaç kişinin diktatörlüğü altında örgütlenmiş olan küçük bir azınlığın diktatörlüğüdür.”
F. Engels, “Blankici Komün Mültecilerinin Programı”, Haziran 1874
(( Melahat Göbekkaşıyanoğlu )) -
keşke Engels biraz daha yaşayabilseydi....
(( Hamdi Göbekkaşıyanoğlu )) -
Lenin ,..
aslında Engels'in söylediklerinin tam tersi şeyler yapmıştır...
Lenin daha çok Blanki kopyasıdır...
bak
bu konuda neler söylüyor,.
“Tek parti diktatörlüğü kurmakla suçlandığımızda … diyoruz ki:
Evet, tek parti diktatörlüğüdür bu! Bunu savunuyoruz ve bu pozisyonu değiştirmeyeceğiz.
Çünkü bu parti, onyıllar içinde, bütün fabrika ve endüstri proletaryasının öncülüğünü kazanmıştır.’'
(V. İ. Lenin, “Birinci Rusya Eğitim ve Sosyalist Kültür İşçileri Kongresi’ne Konuşma”, 31 Temmuz 1919)
“İşçi sınıfının diktatörlüğü
Bolşevik Parti tarafından,
ta
1905′de, hatta daha öncesinde
devrimci proletaryanın tamamıyla iç içe geçip birleşen parti tarafından yürütülüyor.”
(V. İ. Lenin,
“Kolçak’a Karşı Kazanılan Zafer Münasebetiyle İşçi ve Köylülere Mektup”,
24 Ağustos 1919, TE, İng., c. 29, s. 559.)
gördüğün gibi,..
Lenin,.
bir grup öncünün
İşçi sınıfı adına ''siyasal iktidar tekeli'' kurmasını meşru görüyor.
Lenin’in “işçi sınıfı adına” parti diktatörlüğü teorisinin,
Marks’ın “proletaryanın sınıf diktatörlüğü” teorisiyle hiçbir ilgisi yoktur.
daha önce de konuştuğumuz gibi,.
Marks'ın, Engels ile son tartışmaları da
hep bu
“proletaryanın sınıf diktatörlüğü” nün yanlış anlaşılabileceği üzerine olmuştur...
Lenin'e göre,.
Çarlık zamanında kapitalizmin yeterince gelişmemiş oluşundan ötürü, “Rus kötü bir işçidir”.
O halde,
eski rejimin eksik bıraktığını, Sovyet hükümeti tamamlamalıdır.
Sovyet hükümeti, işçilere nasıl çalışması gerektiğini öğretmelidir.
Bu mantık yürütme tarzı,
işçi sınıfına dışarıdan bakan,
işçi sınıfına biçimlendirilecek bir nesne muamelesi yapan,
yani düşünen özne
ile
üstünde düşünülen nesnenin
birbirinden ayrılığına dayanan sosyolojik düşünme tarzıdır.
Bu tarz,
çağın pozitif gereklilikleri açısından analiz ettiği sosyolojik durumdan,
işçiyi “adam etme” vazifesi çıkaran
TOPLUM MÜHENDİSLİĞİ tarzıdır.
'' Ekonomik Disiplin Uygulamaları'' sistemi ,.
çalışmayı öğrenme
adı altında
aslında Kapitalizmin ta kendisidir.....
“Çalışmanın doğru yöntemlerinin belirlenmesi, en iyi muhasebe ve kontrol sisteminin uygulanması”,
'' Ekonomik Disiplin Uygulamaları''
sisteminin “iyi” yanıdır.
Bu “bilimsel” kazanımlar ile
“Kapitalist sömürünün katışıksız vahşetini” birleştirmiş olması,
'' Ekonomik Disiplin Uygulamaları''
sisteminin “kötü” yanıdır.
Ancak, kötüyü atıp iyiyi almak mümkündür.
Bilim ve teknoloji kültü,
geri kalmışlıktan kurtulmaya çalışan toplumların ''modernleşme heveslisi entelijensiyası''nda yaygındır.
Batı’ya bir yandan haset eden,
öte yandan da içten içe hayranlık besleyen
Doğu'nun aydınları,
***bilim ve teknolojiyi***
onu yaratan insan faaliyetinin bütününden kopararak,
''uzanılıp alınabilecek bir şey''
miş
gibi takdim etmişlerdir.
“Batı’nın iyi yanlarını alalım” kolaycılığı, bu takdimin mantıksal sonucudur.
Bu ucuz formül,
araçlar ve yöntemler ile
o araç ve yöntemlerin içerdiği amaçların organik bütünlüğünü görmeyen
-seçici algı-lamaya dayanır.
'' Ekonomik Disiplin Uygulamaları''
iddia edildiği gibi “çalışmanın doğru yöntemlerini” değil,
fakat
işçilerin öznelliğini ezen,
böylece işçileri sermayeye tamamen esir eden çalıştırma düzeninin
“doğru” yöntemleri-ni
bulmuştur.
Bu anlamda, '' Ekonomik Disiplin Uygulamaları'' sisteminde
yöntem ve amaç bütünlüğü vardır,
bunlar birbirinden koparılamazdır.
Çalışmanın doğru yöntemi işte budur diye
köleci sistemi ithal eden
zihniyet,
aslında,
işçi sınıfını yabancı bir iradenin kontrolü altında
ruhsuzlaştıran,
yabancılaşmayı derinleştiren
çalıştırma sistemini ithal etmiştir.
Sovyetler Birliği,
çağdaşı Batı ülkelerinde görülenlerden farklı bir emek örgütlenmesini ortaya koyamamıştır.
Çünkü,
işçiye
komünal emek örgütlenmesine doğru gidişi gösterecek,.
örecek olan
''işçi kontrolü''
daha baştan bastırılmıştır.
Ekim devriminden sonra
sanayi yönetimi,
adım adım
devletin atadığı direktörlerin eline geçmiştir.
“Reel sosyalizm”i aklamakla görevli olan
Parti Seçkinleri,.
Lenin’in
“kapitalizmin iyi yanlarını alalım” mealindeki kaygan söylemini,
sermayenin toplumsal iktidarını hayata geçiren
ekonomi bürokrasisini meşrulaştırmak için kullanmışlardır.
Nikolai Osinsky,.
çalışma disiplininin geliştirilmesine değil,
fakat
çalışma disiplinini geliştirme adına
İşçi'nin nesnelleştirilmesine,sömürülmesine karşıydı.
Osinski’ye göre
Hükümetin devlet sopasıyla
'' Ekonomik Disiplin Uygulamaları'' nı
dayatmasının
pratik sonucu,
fabrikalarda işçi sınıfının
sorgusuz sualsiz itaat altına alınması olacaktır....
oysa,.
işçilerin uyması gereken üretim normları
demokratik biçimde kurulacak olan
halk ekonomi konseyleri tarafından
belirlenmeliydi.
Konseylerin belirlediği
üretim normlarına uymayan işçilerle
çalışma arkadaşları ve yoldaşlık mahkemeleri ilgilenmeliydi.
Ayrıca işsizliğin alabildiğine arttığı bir ortamda
işgününü uzatmak saçmaydı,
tam tersine,
herkese iş bulmak için
işgünü kısaltılmalıydı.
Osinski,.
Komünist‘in ikinci sayısında,
işçi sınıfına karşı kalkan sopa ile devlet kapitalizmini ilişkilendirerek,
gidişata dair şu uyarıda bulundu:
“Proleter toplum,.
Ekonomi bürokratlarının sıkı disiplin uygulamaları ve kutsal demeçleriyle değil,.
İşçilerin kendi sınıf yaratıcılığıyla inşa edilebilir,.
Eğer,.
proletaryanın kendisi ,
emeğin sosyalist örgütlenmesi için gerekli ön koşulları nasıl yaratacağını
bilmiyorsa,
kimse
işçi sınıfı için bunu yapamaz
ve kimse
işçi sınıfını bunu yapmaya zorlayamaz.
Eğer sopa işçi sınıfına karşı kalkarsa,
kalkan sopa
ya başka bir toplumsal sınıfın etkisi altındaki toplumsal gücün elindedir
ya da
sovyet iktidarının elindedir.
Eğer bu sopa sovyet iktidarının elinde olursa,
o zaman sovyet iktidarı
işçiler aleyhine başka bir sınıftan (mesela köylülerden) destek almak zorunda kalacaktır
ve böylece
proletarya diktatörlüğü olarak kendi kendini yok edecektir.
Sosyalizm ve emeğin sosyalist örgütlenmesi
ya proletaryanın kendisi tarafından kurulacaktır
ya da hiç kurulmayacak,
onun yerine başka bir şey, yani devlet kapitalizmi kurulacaktır.”
'' Ekonomik Disiplin Uygulamaları'' bir dayatmadır,.
işçiler arasındaki dayanışmayı çökertecek
ve
işçileri bireysel işgücü satıcıları olarak birbirleriyle rekabete düşürecektir.
işçiler bir günde mümkün olduğunca çok para kazanmaya teşvik ediliyor
ve
''öteki şeyler''
için ne zamanları ne de ilgileri kalıyor.
İşçilere '' Ekonomik Disiplin Uygulamaları'' dayatılması,
işçilerin fiziksel olarak yorgun düşmesine,
sınıfın bir bütün olarak pasifleşmesine
ve iş dışındaki toplumsal görevlere karşı duyarsızlığa yol açmaktadır.
Oysa İşçiler,.
ancak
birer Özne oldukları ölçüde ,.
''nesne'' olmaktan kurtulabildikleri ölçüde
geleceğin inşasına kalkışabilirler...
(Nikolai Osinsky-
The ‘Left’ Communists’ Theses on the Current Situation,Russia 1918)
***
İşçi sınıfı içinde, farklı eğilimlerin olması gayet doğaldır.
Toplumsal Gelişim-Yenilenme,.
bütün eğilimlerin birbirleriyle karşılıklı etkileşerek
ortamı
ve
kendilerini dönüştürmesiyle ilerler.
Doğrudan Demokrasi,
çok sesli,
çok partili örgütlenmelerle mümkün olur.
“İşçi sınıfı ''
yada
herhangi sınıf yada katman adına ,.
bir partinin
devlet iktidarı zırhına bürünerek
öteki örgütleri yasaklaması,
doğrudan demokrasiyi ezmesi,
Toplumun bütün kesimlerini ,.
geri konumlara itmek anlamına gelir.
1917 Ekim’inden sonra devlet iktidarını ele geçiren Bolşevik parti,
proletaryanın toplumsal iktidar alanlarını adım adım daraltarak
Blankici azınlık diktatörlüğüne
yönelmiştir.
1921′deki Kronştadt ayaklanmasının bastırılması,
tek parti diktatörlüğünün yerleşmesini hızlandırmıştır.
İşçi sınıfının,
halk yığınlarının yarattığı karşı-iktidar ( örgütlenme ) organları -yolları
tamamen ortadan kaldırılmış,
sendikalar
işçiyi kontrol etme aygıtlarına dönüştürülmüş,
grevler, gösteriler engellenmiş,
farklı görüşlerin ifade ve örgütlenmesi yasaklanmıştır.
Böylece,
Rusya’da 1917 Şubat’ında başlayan halk devrimi boğulmuş
ve
'' DEVLET '' ,....
Sovyetler Birliği ''kılığında'' yeniden ayağa kaldırılmıştır.
(( Melahat Göbekkaşıyanoğlu )) -
gayfeyi hakettin gari buba...
(( Hamdi Göbekkaşıyanoğlu )) -
az şekerli unutma....
( bu yazı
Nikolai Osinsky (Valerian V. Obolensky) ve
Karl Radek' e
adanmıştır.....)
***
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.01.2025
22.12.2024
30.07.2024
6.04.2024
26.03.2024
26.02.2024
27.01.2024
25.11.2023
6.10.2023
9.08.2023