Hüseyin ÇAKIR
Gezi Parkı direnişiyle Küresel Türkiye’nin yeni kuşak gençliğiyle, ve siyaset ve ideolojilerin tarifinin ötesinde özgürlük, demokrasi, adalet ve antiotoriter düşünen gençlikle tanıştık. ’90-’95 kuşağı gençlerin de hayatlarında anlatacakları bir hikâyeleri oldu ve bizler onların hikâyelerini anlamaya ve konuşmaya devam edeceğiz
Gezi Parkı direnişi, iki ana eksende konuşulup değerlendiriliyor.
Birincisi, Küresel Türkiye’nin yeni kuşak gençliğiyle karşılaşıldı. Bu gençliğin yaratıcı muhalefeti, muhalif dili, yeni sosyal hareket özellikleriyle yüz yüze gelindiğinde; günümüz Türkiye’sinin gençliğini ve insanlarını klasik siyasetle, sosyolojik bakış açısı ve ideolojilerle anlayamayacağımızı bize gösterdi. Burada değişen insan(lar) örneğinin birçok özelliklerini gördük. Siyaset ve ideolojilerin tarifinin ötesinde özgürlük, demokrasi, adalet ve antiotoriter düşünen gençlikle tanıştık. Bu gençliğin bugünkü siyasi kafalarla, siyaset modelleriyle yönetilemeyeceği de ortaya çıktı. Ayrıca ’90-’95 kuşağı gençlerin de hayatlarında anlatacakları bir hikâyeleri oldu ve bizler onların hikâyelerini anlamaya ve konuşmaya devam edeceğiz.
İkinci eksen ise, iktidar olanların ve devletin yaptıkları, konuştukları. Bu 14 gün içinde iki iktidar, iki devlet gördük. Hangisi gerçek, hangisi sahte, hangisi ikiyüzlü ve değişen hangisi? Bunlar da daha çoook konuşulacak.
İki Türkiye!
Gezi Parkı direnişi Türkiye’yi bir kere daha ikiye böldü. Bu bölünmenin baş mimarı ve bu direnişe damgasını vuran AKP Genel Başkanı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan oldu. Başından itibaren Gezi Parkı direnişine iki kategoriden baktı. Ona göre, “Bu direniş darbecilerin, Ergenekoncuların tezgâhı. Arkalarında dış güçler ve faiz lobisi var. Masum gençler ve bu direnişe destek veren herkes buna alet oluyor.” Bütün savunma ve saldırı argümanlarını bu zihniyet üstüne kurdu. Erdoğan’a göre ikinci kesim de, başta kendisi olmak üzere, birinci kesime karşı direnen AKP’lilerdi.
Darlaştırarak bu iki pencereden bakıldığında demokrasi ve özgürlükler alanının bu kadar geniş olması, tehlikeli olarak görüldü. Soğuk savaş dili ve zihniyetiyle konuşan,“antiemperyalist, neredeyeyse antikapitalist” bir Erdoğan modeli ortaya çıktı.
Başbakan, bütün bunlara inanıyor muydu, yoksa bu bir fırsattır diyerek başka hesaplarınsayfalarını açıp görünmez yerlere mesajlar mı vermek istiyordu?
Nedeni ne olursa olsun, bir ülkenin başbakanının toplumun bir kesimini karşısına alıp, yağıp gürleyen, öteki kesimini ise kışkırtan sözler söylemesi ruh hâlinin iyi olmadığını işaret etmez mi? Bu tarz bir politika ve böyle bir zihniyet, bugüne kadar yaptığı birçok olumluluğu gölgeler. Sizin bugün yaptıklarınız ve söylediklerinize karşılık, size daha önce söyledikleriniz anımsatılır, ancak insanların aklında en son söylenenler kalır.
Erdoğan yeni olanı kendisine biat olarak anlamış demek ki. Erdoğan, zihnindeki “Yeni Türkiye Gençliği”nden farklı bir gençlikle yüz yüze gelince, “Bunların arkasında kim var?” komploları aramaya başladı. Otoriter ruhlu bütün liderler, liderliklerinin tehlike altında olduğu ve kendine komplolar kurulduğu korkusu üstünden düşünmeye başlarlar. Bu ruh hâlindeki liderlerin çevresi, bu korku ve komploları üretenlerden oluşur ve birbirini körüklerler.“Dolmabahçe Camii’ne bira şişeleriyle girildiği” söylentisini caminin müezzininden yalanlama gelmesine ve bu konuda birçok yazı yazılmasına rağmen, Erdoğan’ın bunu meydanlarda söylemesi, içinde bulunduğu ruh hâlini ve çevresinin onu nasıl bilgilendirdiğini gösteriyor. Böyle durumlarda bizim kuşağın aklına “Kanlı Pazar ruhu hortladı” geliyor.
Gövde gösterisi için AKP tabanı sokağa çağrılıyor
Bu direnişin içinde yer alan ve destekleyenler arasında, hararetle “darbe olsun, AKP yıkılsın, yok olsun” diyen, “darbeciler, Ergenekoncular, nasyonal sosyalistler”... de var kuşkusuz. Böylesi kendiliğinden kitle hareketlerinde herkes kendi amaçları için yer alır. Harekete damga vurmak ister. Erdoğan, bu grupları mercek altına alıp, büyütüp, ezici çoğunluğu yok sayıp, bu kesimi öne çıkartarak, bu kesimi hedefe koyarak yüksek sesli, saldırgan, sert sözler söyledi. Bu sözleri direnişte olan, onlara destek veren herkes üstüne aldı.
Gezi Parkı direnişi, AKP içinde Erdoğan gibi düşünmeyenleri de ortaya çıkarttı. Abdullah Gül’ün demokrasi tanımlaması, uzlaşmacı, vicdanlı düşünenlerin seslerini yükseltmeleri Erdoğan tarafından, liderliğine karşı çıkış, başkanlık modeli ve kendisinin başkanlığının tehlikeye girmesi olarak algılandı. Hırçınlığı, sertliği ve Gezi Parkı direnişi üzerinden darbe tehlikesini öne çıkartması, Menderes’in, Özal’ın sonu ile kendisini özdeşleştirerek, “seni yedirtmeyiz” ifadeleri yalnız Ergenekonculara ve darbecilere karşı söylenmiş söz değil, aynı zamanda parti içinde Erdoğan’a karşı olanlara ve de olacaklara söylenmiş bir uyarı sözüdür.
Kuzey Afrika gezisi sonrası İstanbul’da havaalanından başlayan ve Ankara’da devam eden mitingler ve burada söylenen sözler; Erdoğan’ın tartışmasız liderliğini hatırlatmaktı. “Adam gibi adam” anonsunun sık sık tekrarlandığı mesaj herhalde yalnızca darbecilere yönelik değildi. Bugüne kadar seçimler, açılışlar veya anlamlı günler dışında AKP’liler, mesela, Ergenekon’a ve darbecilere karşı doğrudan miting yapmadılar.
15 haziran Ankara,16 haziran İstanbul’da AKP’lileri final mitingine, sokağa çağırmak, Recep Tayyip Erdoğan’ın gücünü dosta, düşmana göstermek ve bu vesileyle de Çankaya’ya mesaj yollamak olarak da düşünülebilir.
Ancak bütün bunlar AKP’lilerle, AKP’li olmayanları, özellikle laik, kemalist kesimi birbirlerine karşı hırçınlaştırıyor, serleşmeyi kışkırtıyor.
15-16 haziran AKP mitingleri çoğunluğun “ötekileri” sindirme mitingine dönüşmemeli.
Taraf
Yazarlar
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.05.2018
13.05.2018
6.02.2018
29.04.2018
22.04.2018
8.02.2018
1.02.2018
25.03.2018
19.03.2018
11.03.2018