İlhami IŞIK
En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim.
Hayır bir görüş ayrılığı yok.
İktidarın iki ortağının beraber düşündüğü ve hayata geçirmeye çalıştığı bir proje söz konusu. Burada Sayın Bahçeli’nin hep önde olmasını ve Sayın Erdoğan’ın sessizliğini bir görüş ayrılığından ziyade bu sürecin kapsama alanı, izlenecek yol ve yöntemlerle alakalı olası olumsuzlukları önceden satın alma duruşu olarak da okuyabiliriz
Bu süreci izleyenlerin göremediği iki durumun varlığı tüm bu soruları sormayı öne çıkarıyor gibi…
Uzun bir zamandır kutuplaştırılmış bir toplumda yaşama gerginliği doğal olarak derin önyargılar ile dolu oluyor.
Öylesine bir kutuplaştırma ki;
Gerçek nedir?
Doğru olan hangi yalanla örtülü?
Dün biz neyi yaşadık?
Bugün önümüze konulanlar ne kadar sahici?
Evet derken aslında hayır diyen pozisyonda olma durumumuzun olma hali ne kadar uzak. Böylesine sisli bir zaman çarkında olup bitenleri gerçekçi bir gözle okuyabilmek epey maharet isteyen bir iş olsa gerek.
Hal böyle iken…
Birincisi; süreci geçmiş dönemde yaşanan çözüm süreci ile kıyaslama, ikincisi; bölgesel ve uluslararası durumun gidişatının hafife alınması olarak görülüyor diyebilirim. İktidarın ısrarla adını koymak istememesinin nedenlerinden birisi de geçmişte yaşanan çözüm sürecinin “PKK inisiyatifine bırakıldığı için başarılı olmadığı” düşüncesi yer etmiş vaziyette. PKK’ye silah bırakma olarak adlandırılan geçmiş çözüm süreci tam tersine “PKK’yi daha da silahlandıran bir sürece evrildi” inancı burada ciddi ciddi kabul görmüş halde. Bundan ötürü inisiyatif bizde olmalı ruh haliyle davranan bir iktidar aklı ile karşı karşıyayız.
Sayın Bahçeli’nin öne çıkmasının nedenlerinden birinin de bu olduğunu düşünüyorum.
Burada “önce silahtan vazgeç sonra konuşalım” demelerinin sebebi bu anladığım kadarıyla. Nedenlerden bir diğerinin de; iktidarın bölgede olası boşluğu Türkiye olarak nasıl ve hangi strateji ile dolduracağı konusunda hâlâ netleşmiş bir görüşe sahip olmadığı düşüncesindeyim.
Evet, bu olası boşluğu Kürtler ile doldurma görüşü kabul edilmiş durumda ama yol ve yöntemleri konusunda belirsizlik hâlâ giderilmiş değil. Tabi ki bu durum sadece iktidara bağlı bir durum değil, uluslararası durum.
Bölgenin alacağı seyir, İran’ın ne kadar izole edileceği, yeni ABD yönetiminin duruşu ve PKK’nin bu boşlukta hareket kabiliyeti…
Türkiye iç siyasetinin olumlu veya olumsuz rolü gibi birçok etkenin varlığı atılacak adımlarda zamana yayma veya acil hareket etme pozisyonunu da belirleyecektir.
Böylesine karmaşık bir durum söz konusu. Herkesin elinin ve gövdesinin içinde olduğu bir bölgede yeni ve şok adımlar atmak elbette kolay değil. Bölgede oluşan boşluğu doldurma girişimi başarılı olsa bile Suriye’de var olan durum ciddi bir kördüğüm olarak devletin önünde duracak gibi.
Sadece Suriye’deki Kürtler ile alakalı değil. İdlib sorunu nasıl çözülecek?
Orada kontrolü ele alan HTŞ (Heyetu Tahriru’ş Şam/Şam Kurtuluş Heyeti) ne olacak? Türkiye’nin kontrol ettiği bölgelerdeki Özgür Suriye Ordusu nasıl dönüştürülecek? Yakın zamanda yaşanan protestoları hep beraber gördük.
Büyük uzlaşmazlıkların olacağı açık.
Ve iktidarın tüm bunları boşa çıkarma hazırlığı ne yazık ki yeterli düzeyde değil ve öngörülemez durumlarda göstereceği refleks de pek sağlıklı olacağa benzemiyor.
Tüm bu zorluklarda şu anda konuştuğumuz iktidar arasında görüş ayrılığı mı var gibi manipülatif durumları yaratıyor ve bunun olması da hiç de şaşırtıcı değil.
Sorunun büyüklüğü ve 45 yıldır yarattığı tahribat düşünüldüğünde umut ve umutsuzluğun kendisini farklı şekillerde bu sürece dayatması da son derece anlaşılır bir şeydir diye düşünüyorum.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2025
1.07.2025
9.06.2025
18.05.2025
8.05.2025
28.04.2025
21.04.2025
13.04.2025
1.04.2025
16.03.2025