İlhami IŞIK
İçinden geçmekte olduğumuz siyasi konjonktür her birimizin sinir sistemine öyle büyük basınçlar yüklüyor ki, hepimiz normal olanı unutur noktasına geldik. Gerilen ve yıpranan sinir uçları, kimi bakımlardan kontrol dışılığın sınırlarında geziniyor. Bin yıldır sosyolojik olarak ayrışmayan kutuplaşmayan toplumsal dinamikler, ayrışmanın kutuplaşmanın emarelerini taşımaya başladı. Siyasetten ayrışmak makul ama sosyolojik olarak ayrışmaya başlamaklı "büyük dertlerin’’ habercisidir. Bu sürecin önüne geçmek lazım. Bunun yolu da samimiyetle yeniden birbirimizi anlama çabası içine girmektir.
İnsan olmanın en değerli ahlaki kapasitesi ötekini anlamaktır. Ötekini anlamadan o’nu bilmek, o’nu kavramak ve o’nun sorumluluğunu taşımak mümkün görünmüyor. İlke olarak anladığımız, kavradığımız her şeyin sorumluluğu, doğal olarak önümüzde bir ödev olarak durur. Çünkü bilmek aynı zamanda sorumluluk üstlenmektir. Dolayısıyla biz bütün hayatımız boyunca bildiğimiz her şeyin sorumluluğunu taşırız. Bu sorumluluk, konumumuza, statümüze, rütbemize ya da içinden geçmekte olduğumuz süreçlerin kahredici özelliklerine göre değişmez. Başımıza ne gelirse gelsin bizim sorumluluk bilincimiz, her zaman aynı standart nitelikleri taşımak zorundadır. Bu, durumumuz ne olursa olsun, her koşulda nefes alıp vermek kadar doğal bir durumdur.
Kendi dışımızdaki insanların varoluşuna nurlu gözlerle baktığımız müddetçe, onları anlama çabamızı sürdürebiliriz. Dışımızdaki insanlara nurlu gözlerle bakmak sadece bizi hatalar yapmaktan korumaz, aynı zamanda ötekilerin de yapabileceği olası hataların önüne de geçer. Ötekini anlama çabası, öteki ile aynı kaderi paylaşma bilincinin ürünüdür. Eğer birileriyle aynı toplumsal, siyasal, ekonomik, kültürel ve hukuki kaderi paylaşıyorsak, söz konusu olgu ve kavramlar sadece onların hatalarından etkilenmezler, aynı şekilde bizim hatalarımız da o oranda ortak kaderimizi tahrip eder.
Ötekini anlayarak, esasında kendi bilincimizi şekillendiririz. Bu bilinç, eni-konu hem bizi hem de ötekileri kapsayacak bir sorumluluk ağıdır. Burada önemli olan en değerli şey, sadece kendi çıkarımızı gözetmek değildir; en az bizim kadar, bizimle birlikte ortak kaderimizin diğer bileşenlerinin deçıkarlarını koruma basiretini göstermektir.
İnsanları anlama çabası, her zaman onları onaylamak anlamına gelmez. Anlamak, olumlamak da değildir. Hiç kuşkusuz kimi durumlarda anlamak, onaylamak, katılmak, olumlamak anlamına da gelir. Anlamaya çalışmak; katılmak ve onaylamaktan öte, öncelikle durum ya da durumların tespitini içerir. Bir tür durum bilgisi ya da durum raporu olarak da bunu anlayabiliriz. Ön yargılardan arınmış, niyetlere bağlı olmayan, hatta niyetleri de aşan bir anlama çabası bizi olabilecek en adil konuma taşır. Zaten başka türlü de adil olmanın, adaletli davranmanın imkanı ve yolu yoktur.
Birilerini anlamak için tarafsız olmamız gerekmiyor. Ama doğru bilgi için nesnel olmaya çalışmak gözettiğimiz doğru ve sahih bilgiler için olmazsa-olmaz koşuldur. Evet, kabul ediyorum; şeyleri olduğu gibi kabul etmek hiç de kolay değildir. Kimi durumlarda nesnel olmaya çalışmak çok acı verebilir. Gerçekler kimi zaman mengeneye sıkışmış parmaklarımızın acısı kadar duygularımızı acıtır ya da incitir.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2025
1.07.2025
9.06.2025
18.05.2025
8.05.2025
28.04.2025
21.04.2025
13.04.2025
1.04.2025
16.03.2025