İlhami IŞIK
Bir teoriye göre, söylemimiz ya da inançlarımızın ne türden bir dünyaya hitap ettiğini belirli bir kesinlik içinde söylemek mümkün değil; belki de bu, kendi gölgemizin üstünde takla atlamak kadar imkansızdır. Esasında, söylemlerimiz ve inançlarımız, hitap ettiğimizi sandığımız dünyaya ilişkin bilgiler vermekten çok bizzat bize ilişkin değerli bilgiler verir demek, daha doğru olur. Bizim dünyayı nasıl algıladığımızın bilgisi, bizden daha çok, dünyanın bizi nasıl algıladığına dair bilgi üretir.
Yüzölçümü 783.562 km² olan bir ülkede "çiçeklerin sadece İzmir'in dağlarında açtığına" iman eden birinin zihnini, altın pergelle ölçseniz bile, ulaşacağınız açı, ancak o insanın iki gözünün aralığı kadar ''geniş'' bir açı elde edersiniz. İklim, dağlar ve çiçekler konusunda kendini köyünün ufkuyla sınırlamış olan bir beyin, elbette yamaçlarını ancak görebildiği dağı, yeryüzünün tek dağ sanır ve derenin kıyısında gördüğü tanıdık otu da dünyanın merkezindeki tek çiçek ilan eder.
"İzmir'in dağlarında çiçekler açar" imgesi ile "düşmanı illa da İzmir'in sularına dökmek" metaforu sadece çatışma ve kutuplaşmayı ifade etmezler; bu ısrarlı söylemin esasen ima ettiği anlam, tarih ve toplumun hala ipotekli olarak kendi uhdelerinde olduğu varsayımıdır.
Herkese ve her şeye rağmen kendini cumhuriyetin gerçek sahipleri olarak ilan eden bu zihniyet, nihayetinde her şeyin gerçek sahibi olduğu için günün birinde, tepesi attığında herkesi İzmir'in dağlarına sürebilir, bu yetmez, hızını alamayacağı için de herkesi, İzmir’in denizine dökebilir sanıyor! Bu halet-i ruhiye tarih içinde donmuş kalmış bir krater gölünü andırsa da "paşazadelerimizin" hiç umurunda değil. Varsa yoksa İzmir'in dağlarında açan çiçekler ve "bir gün her fani İzmir'in denizini tadacak" trajikomik takıntısı!
Her şeyden önce birileri bu çok demokrat, çok modernist, çok kültürlü ve o oranda endişeli yurttaşlarımıza, cumhuriyetin ipotekli bir miras olmadığını, esasında cumhuriyetin ortaklaşa kullandığımız politik özgürlükler alanı olduğunu tane tane anlatmalı. Monarşiden farklı olarak cumhuriyeti daha anlamlı kılan erdemin, vatandaşlarına daha çok siyasi özgürlük alanı açmasıdır. Kamusal alan dediğimiz şeyin aslında bu olduğu hatırlatılmalıdır.
Kim ne derse desin, CHP imgesi Türkiye'de hem olumsuz bir kültür biçimine göndermede bulunur hem de o oranda talihsiz bir tarihsel dönemi çağrıştırır. Yeni Türkiye ile eski Türkiye arasında oluşan sınırları bulanıklaştıran, derinlikten yoksun, temelsiz bir siyaseti topluma dayattığı gibi, esasen toplumdaki çatışmacı fay hatlarının da gerçek nedenidir.
Türkiye'de dışlama ve ötekileştirme kavramlarının mucidi CHP'dir. Kurgulanmış olan modernist projenin "tekçiliği" CHP'nin mirasıdır. Devlet/toplum çatışmasının merkezinde hala CHP oturuyor. CHP'yi çevreleyip kuşatan kültürel iklim değişmedikçe, Türkiye çatışan bir toplum ve ulus profilinden kurtulamayacaktır.
Türkiye’de çiçekler her yerde açar. Türkiye’nin üç tarafı denizlerle çevrilidir. Ve en önemlisi de Türkiye hiç kimsenin babasının tapulu malı değildir. Vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes, tarihin eşit mirasçısıdır.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2025
1.07.2025
9.06.2025
18.05.2025
8.05.2025
28.04.2025
21.04.2025
13.04.2025
1.04.2025
16.03.2025