İlhami IŞIK
Türk dış politikasında her şey öyle karmakarışık hale geldi ki, içinden çıkmak bir hayli zorlaştı. Aslında zorlaştı demek hafif kalır. İğne deliğinden fil geçirmek bile daha kolay duruyor bu haliyle. Konu Türkiye’nin dış politikası ve bu politikanın bugün gelinen son haliyle ilgiliyse, evet, birkaç yıldır istenilen istikamette ve iyi gittiği varsayılan dış politika, artık içinden çıkılamaz bir hal almaya başladı.
Siz bakmayın atılan hamaset nutuklarına ve dış politikayı iç politikaya dönüştürme hamlelerine, anlı şanlı Astana süreci çökerken sanki hiç bir şey olmamış gibi davranılan derin sessizliğe.
Bu sizleri yanıltmasın.
Evet; Astana süreci çöktü.
Aslında başından beri, Astana, sürdürülebilir bir süreç değildi.
Sadece konjonktürel bir durumun sonucuydu.
Ama sanki kalıcı bir ittifakmış gibi yansıtılıyordu.
Evet değildi ve asla da olmamıştı. Çünkü üç sözüm ona ortağın çok başka amaçlara hizmet eden amaç ve ajandaları vardı. İlkin İran ve Rusya’nın en net stratejisi Esad rejimini ayakta tutmak ve finalde bu rejimi Suriye’de egemen kılmaktı. Türkiye, Suriye iç savaşı başladığında 6 ay içinde Şam’da Cuma namazı kılma stratejisine sahipti ve görünürde Esad rejimine en esaslı muhalefet eden de yine Türkiye’ydi.
Dış politikanın soğuk bir akla sahip olduğu söylenir; bu doğru bir laftır. Ama dış politikayı soğuk bir akılla yapan yine insanlardır, tahta demir nesneler değildir; dolayısıyla o soğuk dış politikayı yapan akıl aslında hikayenin öncesini hiç unutmuyor. Başlangıçta düşman mevzilerde yer alan Astana ortakları, sonra asgari kimi ihtiyaçlarda mutabakat sağlayarak birlikte hareket etmeye karar verdiler. Bu karar hiçbir zaman niyetlerinin üstüne örtülen bir şal görevi görmedi. Nihayet bugün o şal kalktı ve kel görünmeye başladı.
Suriye’de sadece IŞİD ve PYD kontrolündeki Kürtlerin varlığına karşı bir çıkar ortaklığıydı, Astana ortaklığının ana fikri ve ana çimentosu.
IŞİD’in yok edilmesi bu ortaklığın ana gövdesinin bittiğinin ilk işaretiydi ama bunu Rojava’da PYD ye karşı devam ettirme isteği bugüne kadar getirebildi.
Yani Suriye’de temel olarak çok farklı yerde duran Rusya ve İran ile ortaklık ancak Rusya ve İran’ın çıkarlarına hizmet ettiği müddetçe devam edip sürdürülme potansiyeline sahip olabilirdi.
IŞİD’e karşı 2015 yılında başlayan Suriye topraklarındaki mücadele, hem Rusya hem de İran tarafından Esad’ın kurtarılması ve bir düşmanının yok edilmesi açısından kabul gören bir durumdu.
Sonrasında yapılan Afrin operasyonu, Rusların Türkiye’yi ABD ve NATO dan uzaklaştırma adına kabul gördüğü bir taktiksel destekti. Bir sonraki Rojava operasyonunu ise ancak PYD’nin zayıflatılması karşılığında kısmi onay alan bir operasyon olarak okumak hiç de yanlış olmayacaktır.
Yani çıkarların örtüşmesindeki son perde de kapanmış oldu.
Gerek Rusya’nın gerek İran’ın terörist örgütlerin egemenliğindedir diye tarif ettikleri İdlib şehrinin artık tümüyle ele geçirilmesi için başlatmış olunanoperasyon, Astana sürecinin sonunu getirecek bir operasyon olmaktan başka bir sonuç üretmeyecektir.
Türkiye’nin IŞİD ve PYD için söylediklerini, Rusya ve İran İdlib’deki örgütler için söylüyor ve onlar açısından Suriye’nin son kurtarılmamış bölgesi oluyor İdlib. Türkiye’nin Rojava’ya müdahale gerekçelerinin tümü, bugün Rusya ve İran tarafından Türkiye’ye dayatılmaktadır.
Ve Türkiye’nin İdlib’deki bazı örgütleri silahsızlandırma sözü, ne yazık ki sahada hiç de karşılığı olmayan bir argüman olmaktan öteye gitmiyor. Gerçekleşmesi imkansız bir sözü verdiğinizde bu bumerang gibi size döner.
Yaşanan da budur.
Dış politika, kişisel ilişkilerle, ancak zaman kazandırabilir ama asla sürdürülemez. Herkesin at koşturduğu bir yerde siz beygir koşturuyorsanız yarışı kazanma şansınız yoktur. Tıpkı Suriye’de olduğu gibi Libya’da da aynı stratejinin sürdürülmesi telafisi olmayan yaraların açılmasına neden olacaktır.
Libya ile işbirliği yapmak ile Libya ya asker göndermenin aynı şey olmadığını anlamak için bir trajediyi yaşamak gerekmiyor.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2025
1.07.2025
9.06.2025
18.05.2025
8.05.2025
28.04.2025
21.04.2025
13.04.2025
1.04.2025
16.03.2025