İlhami IŞIK
Bir Televizyon kanalının sorularına yanıtlayan İbrahim Kalın, ‘’ülke genelinde uzun soluklu bir karantina kararı alınması halinde bunun ekonomiye maliyetinin ne olacağına yönelik bir soru üzerine şunları söyledi:
"Bunun ekonomiye maliyeti çok daha ağır olurdu. Toplumsal hayata ve insan psikolojisine de maliyeti çok çok farklı şekilde olurdu. Bazen insanlar iyi niyetli ama maalesef altında bilimsel veri olmadan bu tür önerilerde bulunabiliyor. Bunlar keyfi olarak 'şöyle yapalım' denilip karara bağlanacak konular değil. Bunlar gerçekten devlet aklı ile birlikte ele alınması gereken konular. O yüzden Bilim Kurulu var. O yüzden ilgili bütün birimlerimizin ortak çalışmaları önerileri neticesinde alınan kararlar bunlar."
İbrahim Kalın, toplumsal hayat, insan psikolojisi ve bilimsel veri kavramlarını aynı cümle içinde kullanarak, herkesi tatmin eden en bilimsel yanıtları oluşturduğunu düşünebilir?
İnsan, ailesi ve çevresiyle büyük bir tehdit altındayken;
İnsanın sağlığı ve hayatı çok ciddi bir pandemi kuşatmasında, ölüm listeleriyle herkese duyurulurken;
Sağlık bakanı her gece tv’nin karşısına geçip, ayrıntılı olarak halkı bildirirken;
Vaka sayısı, test sayısı, vefat duyuruları ve iyileşenlerin grafikleri toplumsal hayatımızın en öncelikli yerine yerleşmişken, acaba hangi toplumsal hayattan, hangi insan psikolojisinden ve hangi ekonomik maliyetlerden söz ediyor?
Önce atmış beş yaşın üstündeki yaşlı insanlar sokağa çıkmasın denildi.
Sonra yirmi yaşın altındakiler sokağa çıkmasın kararı çıktı, arkasından, çalışan yirmi yaş altı gençler hariç denildi.
Henüz bu kararların uygulanması ve denetiminde bir iyileşme sağlanmamışken, Tarım alanında çalışan bütün insanlar, sokağa çıkma yasağının kapsamından çıkarıldı.
Şimdilerde de sembolik olarak hafta sonları kırk sekiz saatliğine genel karantina kararıyla, genel izolasyon kuralı uygulanmaya çalışılıyor.
Genel bir karantinanın ekonomik maliyetleri büyük olur dediğiniz de aslında utangaç bir biçimde sürü bağışıklığı stratejisine davetiye çıkarmış olursunuz. Yukarıda tek tek saydığımız gevşek ve esnek önlemlerin iki anlamı vardır. Birincisi, devlet ve hükümet henüz Covid 19 virüsünün ciddiyetini idrak etmiş değil, ikincisi, ilan edilmemiş bir sürü bağışıklığı yolu izleniyor, demektir.
Anlaşılan İktidar merhum Süleyman Demirel’in ünlü sözünü “tencere her iktidarı devirir” sözünü kulağına küpe yapmış. Dengesiz ve kontrolü zor bir ekonomide, kıtlık ya da açlık, siyasi iktidarın sonunu getirebilir, ama binlerin ölümü kolay izah edilebilir. Kader dersiniz, takdiri ilahi dersiniz, Covid- 19 dış mihraklı derseniz, bizim suçumuz yok, biz elimizden geleni yaptık dersiniz ve iktidar koltuğunu korursunuz.
Ama kıtlık ya da açlık duygusuna verilecek cevap hiç kolay olmayacak. Aç insan, kıtlıkla mücadele eden insan, bu durumdan ötürü kesinlikle siyasi iktidara fatura keser. Bu insanoğlunun en tipik davranışıdır. Seçmenlerinde aynı türden insanlar olduğunu düşündüğümüz de mesele biraz daha açıklık kazanıyor.
Şimdi sormak lazım; İnsan hayatı her türlü ekonomik maliyetin üstünde değil midir? Ekonomi denilen şey dağ, taş, nehir ve deniz için değil, bizzat insanoğlu içindir. Onun sağlığı, yaşam kalitesi ve her türlü ölüm tehlikesini defetmek içindir. Ekonomi insanın hizmetinde değil midir? Yoksa insan mı ekonominin hizmetindeydi? Hangisi?
Daha düne kadar biz büyük bir devlet değil miydik? Büyük devletler ekonomik maliyetlerin arkasına saklanmazlar. Tıpkı Kanada Başbakanı gibi ya da tıpkı Alman şansölyesi gibi çıkıp vatandaşlarına şunu söyler “Siz evinize gidin parayı dert etmeyin, para bizim sorunumuz” der.
Henüz doğru dürüst maske dağıtmayı beceremeyen bir devlet büyük devlet olmaz.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2025
1.07.2025
9.06.2025
18.05.2025
8.05.2025
28.04.2025
21.04.2025
13.04.2025
1.04.2025
16.03.2025