Kurtuluş TAYİZ
Evet, Kandil ve HDP için barışı gözden çıkarmak o kadar zor değil. Zaten sürece biraz zoraki katıldılar; karşılaştıkları her zorlukta barışı tartışmaya açtılar, konuşmaya hep "önderlik istiyor, yoksa biz.." diyerek başladılar ve ilk günden beri barışa pek de gönüllü olmadıklarının altını çizdiler. IŞİD'in Kobani'ye saldırmasının ardından da ilk yaptıkları iş çözüm sürecini bozma tehditleri savurmak oldu. Türkiye'ye savaş ilan edeceklerini açıkladılar. Dağda şehirde mikrofonu eline alan her Kürt siyasetçi, iştahla barış sürecini nasıl bozacağını anlatmaya başladı. Son olarak Selahattin Demirtaş'ın girişimiyle HDP, şehirleri yangın yerine çevirmesi için tabanına çağrı yaptı. Bunun üzerine de Güneydoğu'da ve batıda sokaklar alev aldı. Tehditlerin, sokakları ateşe vermenin, hükümete karşı düşmanca bir dil kullanmanın, IŞİD kuşatması altında bulunan Kobani'ye nasıl bir yararı oldu? Kandil'e veya Kürt hareketine hangi katkıyı sundu? Bu soruların yanıtını merak ediyorum. Şantajla, tehditle veya silah zoruyla hükümet adım atar mı?
Hükümeti, Kobani'ye yeterli desteği vermediği için suçlamak mümkün, hatta Kobani'ye müdahale etmediği için de eleştirebiliriz. Bin yıllık kardeşliğin gereğini yapmadığını, Kürtlerin acılarına yeterince ortak olmadığını da söyleyebiliriz. Kürt siyasetinin bunları dile getirmeye hakkı var. Ama Türklerle Kürtler arasındaki tarihi kardeşliği dilinden düşürmeyen Kürt hareketinin, neden bir seferliğine bile olsa Türkiye'nin yanında yer almadığını merak ediyorum. Kürt siyaseti hep Türkiye'nin karşısında pozisyon almak zorunda mı? Suriye'de veya Rojava'da Türkiye'ye yakın durmak Kürt hareketine ne kaybettirirdi? Esed'e yakın durmak PYD'ye bugün daha çok şey mi kazandırdı?
Türkiye'nin Suriye'de Kürtlerin özerkliğine karşı olduğuna kim inandırdı Kürt hareketini? Amerika, Irak Kürtlerini bağımsızlığa teşvik ettiği için Türkiye'den şikayetçiyken, Türkiye'nin Suriye'deki Kürtlerin özgürlüğüne düşman kesildiğini iddia etmek çelişki değil mi?
Türkiye'de artık sanıldığı gibi bir Kürt düşmanlığı kalmadı; bu ülkede, 1990'larda olduğu gibi Kürtlerin nerede, nasıl bir devlet kurduğu veya kuracağıyla ilgilenen, deli olan, çıldıran Türkçü bir hükümet ve kamuoyu da yok. Kürt düşmanlarının bile kırmızı çizgileri aşıldı; AK Parti'ye karşı olmak kaydıyla Kandil ve HDP ile her ittifaka hazırlar. Zaten çoğu zaman paralel hareket ediyorlar. Cemaat bile sosyal medya hesapları üzerinden "Diren Kobani" çığırtkanlığı yapıyor. 1990'larda 17 bin Kürt sokakta faili meçhule kurban giderken "JİTEM diye bir örgüt yok" diye kendini paralayan yazarlar, Öcalan'ın yakalanarak Türkiye'ye getirilişini "Türk bayrağının burçlara dikilmesi" olarak değerlendirenlerin hepsi bugün Kandil ve HDP'nin yanında duruyor; üstelik bu çevreler, bağımsız devlet için savaşmak yerine AK Parti ile barış masasına oturdukları için Kürtleri suçluyor. Son 10 yılda her şey çok değişti. Eskinin gözü kara Kürt düşmanları, şimdinin en itibarlı, en sıkı "Kürt dostu" konumunda. Bunu kim inkar edebilir? Kürt hareketi şimdi bu çevrelerle birlikte Kobani üzerinden çözüm sürecini bozup 2015'te hükümeti zayıflatacağını, iktidara boyun eğdirebileceğini hesaplıyor olabilir. Eski Türkiye ile iş tutup hükümeti devirme hesapları da yapabilir. Ben bu tür hesapların şantajla sınırlı kalacağı kanısındayım. Kobani'nin düşmesinin de, kalmasının da çözüm sürecini bozacağına inanmıyorum. Ayrıca IŞİD'in Rojava'daki varlığının da geçici olduğunu düşünüyorum. Bütün dünya IŞİD'e karşı birleşti. Türkiye de bu ittifakın içinde. Bugün ya da yarın IŞİD, Kürt bölgesinden tümüyle temizlenecek. Hal böyleyken Türkiye'ye savaş ilan etmenin bir mantığı var mı?
Meselenin Kobani olmadığı çok açık; amaç, Kobani üzerinden Öcalan'ı devre dışı bırakmak. Kürt hareketi bunun ne kadar farkında bilemiyorum; ama Kobani üzerinden Öcalan'ın bile önüne geçemeyeceği bir savaş fırtınası çıkarmak istiyorlar. Bundan sonuç alabileceklerini sanmıyorum. Öcalan, savaş lobisinden daha deneyimli biri ve bu fırtınanın arkasında onların olduğunu biliyor. Öcalan, 1993'te Bingöl'de (33 erin katledildiği olay), 2011'de Silvan'da bu savaş rüzgarının önünü alamadı ama bu kez durum farklı. Gezi'yi, 17 Aralık darbesini atlatan bir Türkiye, barışta kararlı olan bir hükümet var. Savaş lobisi bu kez iç savaş çıkarmayı başaramayacak ve sadece Öcalan'ın verdiği tarihlerle oyalanmak zorunda kalacaktır.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019