Markar ESAYAN
Ne düğünde oynarlar, ne cenazede ağlarlar...
Hatta genellikle, düğünde somurtup, cenazede endazeyi kaçıracak halleri var. Erdoğan nefreti ile Demokratikleşme Paketi'ne, Çözüm Süreci'ne karşı sinirli ve hoşnutsuz olanlardan bahsediyorum; sağduyulu, gerçekçi eleştiriler yapanlardan, eksiklerin altını çizenlerden değil. 'Fetva' gibi bir yazı okuyorum geçen gün mesela... Bir yandan, üzerlerinde büyük yük olan 2010 referandumundaki 'Yetmez Ama Evet' 'günahından' da ustalıkla sıyrılarak, 'Bundan sonraki paketler için tavrınız artık 'hayır' ola' diye buyuruyor yazı.
Anladığım kadarıyla, Erdoğan'dan tek ve mükemmel bir paket bekleniyor. Bu mucizevi paketin 'otoriter' ilan ettikleri bir liderden beklenmesi ayrı bir garabet. Öyle bir paket olmalı ki bu, Türkiye'nin geçmiş ve gelecek 100 yılının tüm 'demokrasi' sorunlarını bir anda çözmeli. Bu beklenti karşılanmazsa da, Erdoğan, pardon reformlar, x sonsuza giderken sürekli reddedilmeli.
Ne öyle Süryanilerin Kemalistlerce gasp edilmiş arazisini vermek, andımızı kaldırmak, başörtüsüne özgürlük getirmek, seçim yardımı barajını yüzde 3'e indirmek, barajı kaldırma süreci başlatmak, Kürt, Ermeni vs. olduğu için hedef alınan kişilere karşı işlenen suçların cezalarını arttırmak, yaşam tarzına müdahale edenlere hapis cezası getirmek, özel hayatın dokunulmazlığını korumak için yasa çıkarmak vs...
Boş işler bunlar...
Sırada Alevi Paketi var... Ama o da mutlaka eksik ve yetersiz olacaktır. Cemevlerine yasal statü verilirse, arsa tahsis edilip, masrafları devlet tarafından ödenirse, 'Tabii canım, zaten öyle olmalıydı, ne önemi var ki bunun' diyeceğiz 'fetvaya' göre. O tek ve mükemmel paket olmadıktan sonra, ne kıymeti var böyle paketçiklerin?
Bu tavır, her şeyden evvel, bu sorunların halli için yıllardır emek vermiş, bedel ödemiş insanlara ve hepimize büyük bir haksızlık. Bu paket, o insanların canlarının, emeklerinin, ödedikleri nice bedellerin, acılarının semeresi. Eksiklerini söyleyelim, eleştirelim ama biraz vicdanlı ve rasyonel olalım. Hiç olmazsa, Avrupa Komisyonu İlerleme Raporu'ndan feyz alalım.
KCK'NIN AÇIKLAMASI NE ANLAMA GELIYOR
KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı açıklamasının olumsuz yönleri ve dilin sertliği öne çıkarıldı ama, asıl mesaj nedense görmezden gelindi. Hükümet de, bu açıklamanın medyadaki 'pazarlanma' şekline dikkat etmeli.
KCK özetle 'Ben masadayım, benimle konuş' diyor çünkü.
Dilin çok sert olduğu iddia ediliyor ama açıklamada hâlâ çok net bir şekilde konuşma, müzakere etme, anlaşma iradesi var. KCK üç talepten söz ediyor: 1. Kürtlerinin varlığının, kimliğinin, Kürt kültürünün anayasal ve yasal güvenceye alınması, Kürt kimliğiyle düşünce ve örgütlenme özgürlüğünün tanınması, 2. Demokratik özerkliğin kabulü 3. Her düzeyde anadilde eğitimin kabul edilmesi.
Bu üç talep de AK Parti'nin hükümet programına ters değil. Anayasal değişiklik, AB yerel yönetimler özerklik şartındaki çekincenin kaldırılması vs. ile kısa süre içinde gündeme gelecek konular. Başbakan'ın paketi sunuş konuşması, yapılacak reformların bu talepler doğrultusunda şekillenebileceğini gösteriyor. KCK da bunun çok net farkında. Çünkü somut olarak bu talepleri dile getirdikten sonra sürecin yönetimine dair usul eleştirisi yapıyor.
Öcalan'ın şartları konusundaki eleştiriler yerinde. Muhatabın iletişim şartları, sürecin garanti altında yürümesi ve provokasyonlardan korunması için de hayati.
Açıklamada 'Demokratik çözümden yanayız' deniyor. Yani pakete yönelik eleştiriler söylendikten sonra, hatta epey sert bir şekilde eleştirildikten sonra hâlâ 'şimdiki zamanla' bu cümle kuruluyor. Hâlâ devleti masaya çağırıyor ve müzakerenin eksikler giderilerek devam etmesini istiyor.
Bu anlamıyla bakınca tablo hiç de öyle olumsuz değil. KCK açıklamasında kimseyi dağa davet etmiyor, bu nokta çok önemli.
Ambalajdaki sert dile takılmazsanız, bu metin bir müzakere tarafı açıklaması. 'Masadayız, yok öyle hemen kalkmak, hadi konuşalım' deniyor.
Açıklamada şu ustalıklı göndermeler de, aslında 'Erdoğan'a sahip çıkın, önemini anlayın' mesajını ima ediyor:
'Önder Apo'ya mesaj ileten ve siyasal çözüm yöntemini devreye koymak isteyen Turgut Özal bizzat devlet içindeki çözüm istemeyen güçler tarafından katledilmiştir.
'Önder Apo 1995 Aralık ayında Refah Partisi'nin iktidar ortağı olmasından sonra Necmettin Erbakan'dan gelen mesaj üzerine yeniden tek taraflı ateşkes ilan etmiştir. (...) Ne var ki derin devlet Erbakan'ı da 28 Şubat muhtırasıyla etkisiz hale getirmiştir.'
Derin devlet! Hükümet değil, Erdoğan değil... KCK bunu açıkça ifade ediyor. 1993'te Özal'ı, 1997'de Erbakan'ı, sürekli olarak da Öcalan'ı barış iradesi ortaya çıktığında hedef alanlar, Erdoğan'ı rahat bırakacaklar mı zannediliyor? Erdoğan hakkında bir düzineden fazla suikast planının ele geçirilmesi, çalıştığı katın DHKP-C tarafından RPG ile vurulmasının, Gezi'nin böyle suiistimal edilmesinin, bir tesadüf olduğu mu düşünülüyor?
KCK siyaset yapıyor ve hükümet ile birlikte -rekabete rağmen- süreci iyi okuyor.
*Tüm okuyucularımızın Kurban Bayramı mübarek olsun. Ülkemize ve dünyaya iyilikler getirsin, barışa vesile olsun.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019