Markar ESAYAN
Yaşanan akıllara durgunluk veren işgal teşebbüsünden sonra millet, liderlik ve siyaset analizlerimizi bir kez daha gözden geçirme ve bundan sonraki yol haritasında ortaklaşma fırsatını elde etmiş durumdayız.
Millet, Başkomutan’ın çağrısı ile meydanlara/sokaklara çıkmış, Fetö tarafından çökertilen veya darbe için eksiltilen birimlerin görevini bizzat üstlenmiştir.
Burada önemli husus, darbeyi önleme dışında hiçbir konunun öne çıkmamış olması, barışçı, sivil, çoğulcu ve demokratik bir bilinçle ölüme meydan okunmasıdır. Bu kadar büyük bir mobilizasyonu, sanki milyonlarca vatandaş defalarca tatbikat yapmışçasına mükemmelen yerine getirmiştir.
Bunun nedeni milli irade şuuru ve demokrasinin içselleşmiş olmasıdır. Bir devletin bekasının asıl güvencesi milletin böyle durumlarda yek vücud hareket etmesini sağlayacak ortak değerlere sahip olmasıdır.
Buna kısaca üst kimlik diyebiliriz.
Böylelikle Recep Tayyip Erdoğan’ın kutuplaştırıcı değil, birleştirici bir liderliği temsil ettiğini gördük. Türkiye’de Mısır’daki gibi ikinci aşamanın gerçekleşmemiş ve Tahrir/Adeviye meydan çelişkisinin ortaya çıkmamış olması, milletin, kutuplaşma tezlerini/mühendisliklerini parçalayıp attığını, Recep Tayyip Erdoğan’ı da bir partiden öte, milli ülke lideri olarak kabul ettiğini gösterir.
Gezi’den beri toplumsal fayları kırma ve toplumsal kesimler arasındaki bağları/kanalları kesme yönünde bir strateji izlendiğini gördük. PKK’nın sevimlileştirilmesi, Sayın Erdoğan’ı hedef alan büyük sürek avı, yeni üst kimliğin oluşmasını önlemek, varolan bağları koparmak içindi.
Böylelikle, 15 Temmuz’un başarısını garantilemek istediler. Şah düşünce ülke de düşecekti. Bu “başarı”, ülkemizi top yekün kaybetmek anlamına gelecekti. Bu felaket ne Cizre, ne Nişantaşı, ne Çayeli’ni, ne de Alaçatı’yı, ne AK Parti, ne CHP, ne MHP ne de HDP’lileri esirgeyecekti. Türkiye her metrekaresi ile Suriyeleşecek, Sevr yüzyıl sonra tatbik edilmiş olacaktı.
Ben olayın varacağı yeri söylüyorum. Şüphesiz darbecilerin öngörüsü, kutuplaşma ve çözülmenin gerçekleştiğini varsayarak, sadece Erdoğan’ı düşürmek ve ülke siyasetini bir oldu bittiyle kontrol etmekti. Halkın reaksiyonunu bu yüzden öngöremediler.
Şimdi anlaşılmıştır ki, ne olursa olsun, 79 milyonluk mobilize bir ordu milletimiz vardır. Türkiye öz varlığını son vatandaşı toprağa düşene dek korumaya kararlıdır. Bunun dünya için doğuracağı komplikasyonları darbenin ardında duranlar düşünmelidir.
Türkiye’nin sınırları, bölünemez bütünlüğü, millet iradesini temel almış demokratik, laik siyasal sistemi kırmızıçizgilerimizdir. Türkiye dün olduğu gibi bugün de müttefikleri ile eşitlik esaslı işbirliği yapma iradesine sahiptir. Zaten bu konularda asıl sorun Türkiye’nin yalnız bırakılmış ve çifte standarta maruz kalmış olmasıdır.
Herkes şunu görmüş ve görmüş olduğunu ispat etmiştir. Bu ülke hepimizindir ve Türkü, Kürdü, Sünnisi, Alevisi, Müslimi, gayrımüslimi ile tek üst kimlikte birleşme, ülkemizin bekası söz konusu olduğunda bağımsızlık ülküsünde ortaklaşma erdemi ortaya konmuştur.
Başka bir ülkemiz yok. Bizi bölerek, birbirimize düşürerek ülkemizi elimizden almalarına müsaade edemeyiz ve etmedik de. Bundan sonra da bu ortak üst kimliğin kökleşmesinde her kesimin katkısı ve siyasi olgunluk zemini oluşmuştur.
Şehitlerimize tekrar Allah’tan rahmet, gazilerimize acil şifa diliyorum.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019