Markar ESAYAN
Ne tesadüftür ki, şu “kutuplaşma” denen fenomen, tıpkı dünkü yazıda da bahsettiğim emperyal/sömürgeci zihniyetin amaçları doğrultusunda kullanılıyor bugün ülkemizde. Bunun bir tesadüf olması söz konusu değil. 27 Mayıs darbesi öncesinde de böyleydi, 28 Şubat’ta da böyle oldu. Son 15 yıldır da AK Parti’ye karşı kutuplaşma bir silah olarak vahşice kullanıldı. Yerleşik düzenin tüm aktörleri, başta CHP ve medyası olmak üzere kutuplaşmayı bir iktidar kaldıracı olarak gördüler ve ona abandılar.
Öyle ki, hem toplumsal kesimler arasındaki gerginliği arttırmak için ellerinden geleni yaptılar, hem de bunun suçunu Erdoğan ve AK Parti’ye attılar. Beklediler ki, burada sayamayacağımız, 15 Temmuz’da zirve yapan tüm antidemokratik saldırılara boyun eğilsin. Kutuplaşmayı giderecek tek şey, Erdoğan’ın sorgusuz sualsiz teslim olması ve kaderine boyun eğmesiydi. Meşru müdafa ve söz hakkını kullandığı anda onu diktatör olarak yaftaladılar. Seçmenleri de göbeğini kaşıyan cahil sürüler olarak aşağıladılar.
Bu zelil alışkanlığın nereden kaynaklandığını, ülkeye nelere malolduğunu ve olacağını sormadılar kendilerine.
Halbuki, mesele ne Erdoğan’ın şahsı ne de AK Parti’ydi. Dün Özal ve Menderes’in, Atatürk ve Sultan Abdülhamid’in olmadığı gibi… Ne oluyorsa ülkenin bekasına, milletin tamamına oluyordu. Bu ülkenin çocuklarını, bu ülkenin başka çocuklarına yem ediyorlardı. Oysa herkes yemdi, bunu sorgulamıyorlardı.
Çünkü “kutuplaşma” denen şey, temelinde 200 yıldır üzerimizde uyguladıkları “böl/yönet” taktiğinin ektiği zehirli tohumların yeşermesinden başka bir şey değildi. Zaten tepeden inme şekilde, acilci, çöküş travması eşliğinde uygulanan yüzyesel Batılılaşma, ülkeyi Batıcı/Ötekiler olarak ikiye bölmek amacıyla rayından çıkartılmıştı. Batılılaşma’nın bilgisi, araçları, uzmanları bizim olmadığı için, ülkeye dış müdahaleler organik/doğal süreçlere dönüştü. Eğitimden tutun da askeriyeye, bürokrasiden tutun da ilk modern partilere kadar, milletten kopuk, belli bir yönetsel elit yaratmaya dönük olarak temeller atıldı.
Bu hikayede hiçbir şey siyah ve beyaz değil. İşte sözde “dindar” denen bir “cemaat”in ülkeye verdiği zarar ortada. “Laik, demokratik, çağdaş” Türkiye’yi sözüm ona muhafaza etmek amacıyla yapılan darbeler ise ülkenin canına okudu.
Ammavelakin, üzerinden 200 yıl geçtikten sonra, hâlâ bu oyunu doğru okuyamayacak mıyız? Ülkeyi sekülerler/muhafazakârlar, Türkler/Kürtler, Sünniler/Aleviler vd. diye bölmek isteyen, toplumsal kesimleri karşı karşıya getirerek Türkiye’yi Suriyeleştirip paylaşmayı arzu edenlerin bu kokuşmuş oyunlarını tarihe havale edemeyecek miyiz?
Sözüm milletin kendisine değil. Bir millet vatanını korumak için daha ne yapsın? Her kritik anda, millet Beyaz/Siyah Türk, Türk/Kürt, Sünni/Alevi kim varsa cepheye koşuyor, şehit/gazi oluyorsa, temsil alanlarını işgal edenlerin daha sorumlu olması gerekmez mi?
Sözüm tabii ki öncellikle CHP’ye… CHP’nin, CHP’ye oy veren vatandaşları mutsuz etmeye, onları sürekli depresyonda tutmaya, ülkelerinden ümitlerini tüketmeye kimin hakkı var? Siyaset mi bu?
15 Temmuz’da bir bütün olarak işgale direnen bu milleti, hızla o mutabakattan uzaklaştırmak için elinden geleni yapıyor CHP. Hatta Kılıçdaroğlu insanları sokağa dökemediği için başarısız bulunuyor. 15 Temmuz’a “Kontrollü veya karşı darbe” diyerek, kendi kitlesinin normalleşmesini önlemeye çalışıyor. Herkesin, tüm farklarından bağımsız olarak üzerinde anlaşacakları, bir üst kimlik olarak kabullenecekleri daha değerli bir fırsat olabilir miydi? Osmanlı içbirliği bozularak çökertilebildi. Türkiye kardeş kavgalarıyla, darbelerle geçen onlarca yılda layık olduğu seviyeye gelemeyip içine kapatıldı. Bunlar böl/yönet tuzaklarına düşmüş olduğumuzun kanıtları değil mi?
Hâlâ bu oyunu göremeyip, bu kirli ipe sarılmak siyaset yapmak olabilir mi?
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları


































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019