Markar ESAYAN
Türkiye’de sınıfların varlığı/yokluğu hep tartışılagelir. Kimilerine göre klasik anlamda ideolojik sınıflar tarihsel şartların yoksunluğu nedeniyle oluşmamıştır. Sanayi devrimi ıskalandığı, modern üretim biçimlerine çok geç ulaşıldığı için işçi sınıfı/bilinci ortaya çıkmamış, sermaye ise devletten bağımsız ekonomik süreçlerin tetikleyicisi olamamıştır. Kimisi de bu tezleri fazla indirgemeci bulur ve sınıfların klasik anlamda varlığını teyit eder. Onlar sadece gömülü şekilde beklemektedirler.
Ama sanki Türkiye’de sınıflaşmalar üretim/sermaye/emek ilişkilerinden çok, kurulum ve paylaşım biçimlerinden tezahür etmiş gibidir. Bu paylaşım, ekonomik üretimden ziyade, devlet ve imkanlarını işaret etmiştir. Bu durumda, devletin, sivil/askeri bürokrasinin kontrolü hayatın merkezi kavgası haline gelmiştir.
Yani bir sınıflaşmadan bahsedilecekse merkez/çeper ayrışmasının işaret ettiği farklılaşma öne çıkan unsurdur. Bu durumda Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş kodları, tarihsel şartlar, bu kodları üreten öncü zihniyet, bürokrasi sınıfı, tüm bunların etrafında kümelenen irili ufaklı yapılar merkezi teşkil ederken, sermaye sınıfının zayıflığı ile devlet bu en sivil noktaya da nüfuz etmek durumunda kalıyordu.
KİT’ler ve dışa/rekabete kapalı ikame sisteminde ekonomik faaliyet demek, merkezde, o kodlara sahip olmak demekti. “Devletten geçinmeli” kavramı buradan gelmekteydi. Ama bu tüm ekonomik faaliyetin kapsadığı kesimler mahdut olmak, geniş halk kesimlerini dışlamak durumundaydı. Böyle bir kurulumda devlet zayıf olurdu. Çünkü devlet yağmalanmak zorundaydı. Bu yağmanın geliri, halka verilecek hizmetlerin asgaride tutulması ve yüksek faizli iç/dış borçla elde edilecekti. Esasen son değişimin 24 Ocak Kararları ile tetiklendiği görülmektedir. Küreselleşme rüzgarlarının sertleşmesi, Soğuk Savaş şartlarının SSCB’nin yıkılmasıyla değişmesi bu kurguyu derinden sarstı. Özal çoktan yapılması gerekenleri yapmaya başladığında müesses nizamı, yani seçkinleri rahatsız etmişti. Ama mesele Özal’ın tercihlerinden çok, kurgunun gerçekliğe terfi edememiş olması ve onu ayakta tutan arızi şartların artık yokluğuydu. AK Parti’nin üzerinde yükseldiği iki kesim, devletle değil (çünkü oraya giremezlerdi) dünyayla iş yapan Anadolu sermayesi ve dışlanan halk kitleleriydi. Her ikisinin özelliği de devletçe dışlanmış kesimler olmalarıydı. 1970/80’li yılların sendika üyesi, grev gözcüsü yoksul işçilerinin çoğu AK Parti seçmeni olmuştu.
Son 16 yılda ise şartlar seçkin azınlık aleyhine, dışlanmış çevre lehine gelişti. Kutuplaşmanın temel dinamiği de bu ekonomik/siyasal eşitlenmedir. İmtiyaz sahipleri eşitlenmeyi bir hak kaybı olarak hissedeceklerdir. (Siyasi anlamda kabul edilemez savruluşları bu hisse dayalıdır.) Bu hissin tezahürleri değişik aktüel çatışmalara bürünebilir. Ama temel mesele ekonomiktir.
New York Times’ta çıkan “Seçkin Türkler sürüler halinde ülkeyi terk ediyor” haberini temelde bu açıdan okumak gerekir.
Önümüzdeki sınav ise geçmişin hatalarına düşmemek, seçkinleşmemektir. Her vatandaş eşit deneme şartlarına sahip olurken, kendisini huzurlu, güvende ve hür hissetmelidir.
Türkiye bu birikim, tecrübe ve demokrasi bilincine sahiptir.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019