Masa başında oturup, haritalarda sınırları yeniden çizmek ve bazı ülkeleri küçültüp bazılarını da yok etmek belirli devletlerin kötü alışkanlıkları arasındadır. Örneğin Osmanlı Ortadoğu'sunu parçalayıp, yeni devletler üreten İngiliz ve Fransız siyasetçileri ile diplomatları, bu kötü alışkanlığı 20'nci yüzyıla taşımışlardı...

PAYLAŞIMLAR
Bu alışkanlık 1930'ların sonunda Hitler Almanya'sına geçti. Münih'te İngilizler'le pazarlığaoturan Hitler'i tatmin etmek için Çekoslovakya'nın yok edilmesi kararlaştırıldı. Daha sonra da Hitler'le Stalin anlaştılar ve Polonya'yı paylaştılar.

HEP GENİŞLEDİ
Hiç olmayan İsrail'in varlığı, Filistin devleti ile birlikte Birleşmiş Milletler tarafından kabul edildi. Ama Arap dünyası İsrail'i kabul etmediği için Filistin devleti de kurulamadı ve yıllar, hem savaşlarla hem de bu savaşların sonucunda İsrail'in genişlemesi ile geçti.

YİNE BU BÖLGE
Bu haritalarda sınırları çizmek alışkanlığı, günümüzde yine Ortadoğu'yu konu almış durumda... Önce Amerika Irak'ı işgal edip, Şii ağırlıklı bir rejim kurdu ve böylece kırgın Sünni'lerin ve Saddam kadrolarının desteklediği DEAŞ ortaya çıkarken, Kuzey Irak'ta da Kürt Özerk Yönetimi oluşturuldu. Üretilmiş Arap Baharı'nın Libya ve Suriye'ye yansıması ise, bu ülkelerin hem bölünmelerine hem de iç savaş yaşamalarına dayandı.

AMERİKA'NIN KAFASI
Şimdi bizi de doğrudan ilgilendiren durum, Suriye kuzeyinde PKK/PYD oluşumunu silahlandıran Amerika'nın, bundan sonrası için neler tasarladığıdır.
Bu konudaki bir ipucu, Washington'da "Jamestown Vakfı"nın terör konferansında konuşan eski ABD Merkezi İstihbarat Dairesi (CIA) Başkanı ve eski Ulusal Güvenlik Dairesi (NSA) Başkanı Michael Hayden'den geldi. Hayden, toplantıdan sonra Amerika'nın Sesi'ne açıklamalarda bulunurken şunları söylemiş:

MİNNETTARMIŞLAR
"Benim fikrimce, Irak ve Suriye olarak bildiğimiz ülkeler artık yok. Tamamen yok olmadılar ama üniter devlet kimlikleri geride kaldı. Farklı oluşumlar çıkacak ortaya; bunlardan biri de özerk Kürdistan olacak. Biz Amerikalılar olarak son savaştaki katkılarından dolayı Kürtler'e minnettarlık duyuyoruz. Bu yüzden özerk bir Kürdistan olacağını Ankara'daki dostlarımızla oturup konuşmamız, anlatmamız lazım."

KONUŞMASI KOLAY DEĞİLMİŞ
"- Türkler'e 'Özerk bir Kürdistan Türkiye'nin güvenliği açısından ne şartlarda sizin için kabul edilebilir olur?' diye sormalıyız. Elbette, konuşması zor bir konu ancak hiç olmazsa dürüst bir diyalog olacaktır. Bu diyalog sürecini bence hemen başlatmalıyız" Evet... Önümüzdeki dönemde neler olacağının ipuçları ortada değil mi?