Mehmet TIRAŞ
Bu sözün sahibi yıllarca MHP’de siyaset yapmış, Avukat Afşin Hatipoğlu daha neler söylüyor:
“MHP tarafından organize edilen kişilerin saldırısına uğradığını, ölümle tehdit edildiğini ve can güvenliğinin olmadığını… Mesleğim mühendis, tornacı veya marangoz olsaydı yurtdışına çıkar oralarda yaşardım…Bugüne kadar MHP’nin politikalarını eleştirerek ayrılan ülkücülere, MHP merkezli yüzden fazla saldırı düzenlendi, kamuoyu bu olayların sadece yüzde 15’inden haberdar oldu…MHP’de yüz kişilik ölüm listesinin dolaştığını ve kendisinin de adının geçtiğini…Eğer, Sinan Ateş cinayeti aydınlatılmazsa, siyasi cinayetlerin devam edeceğini dile getiriyor; Can güvenliğim yok MHP’liler beni ve çocuklarımı ölümle tehdit ediyorlar, diye feryat ediyordu..”
(Bu sözleri Afşinoğlu 6 Ocak 2023 Tarihinde katıldığı Flaş televizyon kanalında canlı yayında açıklıyordu.)
Avukat Afşinoğlu’nun bu sözlerini, stüdyoda bulunan konukları hayretler içinde dinlerken, ekran başında izleyenlerde kulaklarına inanmamışlardır.
Ama…
Her zaman olduğu gibi yine hiçbir Cumhuriyet Savcısı bu feryadı duymuyordu.
Ülkücü hareketten gelen yıllarca MHP’de siyaset yapmış, partinin merkezinde görevlerde bulunmuş, milletvekilliği yapmış kişilerin anlattıkları da ;Avukat Afşinoğlu’nun anlattıklarını doğruluyordu.
MHP’den ayrılan saldırıya uğrayan ve ölümle tehdit edilenlere ,gelin sırayla kulak verelim:
*Alaattin Aldemir ;eski Ülkü Ocakları Genel Başkanlarından ve CHP’ye geçtiği için tehdit edildiğini,kendim adına korkmuyorum artık…CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu adına korkuyorum ona bir şey yaparlar diye…Kılıçdaroğlu’na Ankara Çubuk’ta yapılan linç saldırısının arkasında kimlerin olduğunu, ben çıkıp açıklamak istedim ama genel başkanım susturdu, bundan sonra susmayacağım.
Aldemir, daha tehlikeli olanı söylüyorum “Devlete Mafya Hakim” diyor…Üç ay önce 26 kişinin saldırısına uğradım. Arabamın bijonlarını gevşetmişler tesadüfen ölümden döndüm. Bana bir şey yaparlarsa MHP’de yaşananların hepsini bir videoya çekip yurt dışında ve ülkede yaşayan arkadaşlarıma teslim ettim,can güvenliğimiz yok. MHP’den ayrılan ülkücü arkadaşlarıma buradan çağrı yapıyorum, susmayın konuşun, Sinan Ateş cinayeti bir fırsattır çağrısında bulunuyordu.”
(7 Ocak 2023 Tarihinde katıldığı bir televizyonda.)
*Avukat Mehmet Saral, MHP’nin 80’li yıllarda avukatlığını yapmış deneyimli bir siyasetçi; Sinan Ateş suikastının adresini ve azmettiricisini açıklıyordu:
”Sinan Ateş cinayetinin azmettiricisi MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’dur.Kılavuz MHP’de vekil olarak kaldığı sürece,MHP’den ayrılmış biz ülkücülerin can güvenliği yoktur. Beni ve çocuklarımı ölümle tehdit ediyorlar.Bildiğiniz gibi Sinan Ateş cinayetine karışanlardan, ülkü ocaklarının merkezinde eskiden görev yapmış Tolga Demirbaş’ı polis, Olcay Kılavuz’un evinden aldı. Hatta Olcay Kılavuz polise Tolga Demirbaş’ı vermek istemedi, polislere ”siz gidin sahibiniz gelsin” diye direndi.Tolga Demirbaş emniyette polise sadece ifade verdi ve serbest bırakıldı,diye açıklamalarda bulunuyordu..”
(7-8 Ocak 2023 Tarihlerinde Katıldığı iki televizyon kanalında.)
*Selçuk Özdağ,MHP’liler tarafından Saldırıya uğrayan kafasına yirmi beş dikiş atılan,kolu kırılan ve ölümden dönen birisi.. Özdağ AKP’de üç dönem milletvekilliği yapmış, 12 Eylül’de MHP davasından 7 yıl cezaevinde kalan, şuan Gelecek partisi Genel Başkan yardımcısı olarak görev yapıyor.
Özdağ:”Bana saldıranlardan birisini Bursa Ülkü Ocakları başkanı yaptılar.Son 4 yılda 50-60 kişi, MHP’liler tarafından saldırıya uğradı.Bugüne kadar saldıranlardan bir tanesi bile tutuklanmadı.” (Bu açıklamaları 7 Ocak 2023 Tele1 kanalında dile getiriyordu.)
*Yavuz Selim Demirağ,Yeni Çağ gazetesinin yazarlarından eski MHP’li… MHP’yi eleştirdiği için MHP’liler tarafından saldırıya uğramış,iki gün hastanede müşahede altında tutulmuş birisi.Damirağ’da çıktığı her kanalda, MHP’den ayrılanlara yapılan ölümcül saldırıları ve tehditler, MHP merkezli organize edildiğine dikkat çekiyordu.
*Cemal Enginyurt, MHP’nin, AKP ile iktidar ortaklığına karşı çıktığı için MHP’den ihraç edilmiş bir milletvekili…
Enginyurt, Sinan Ateş cinayetinden sonra çıktığı televizyon kanallarında Sinan Ateş cinayeti, MHP’nin bilgisi dahilinde olduğunu… MHP bu suikast üzerine konuşmadığı gibi, bir “baş sağlı” bile dilemezken…Bahçeli’nin yakın adamı olan Mafya ile adı anılan Kürşat Yılmaz’ın, bu saldırının üzerine gidenleri, eleştiren bizleri, MHP adına ölümle tehdit ettiğini. Buradan Mafya bozuntusu Kürşat Yılmaz’a çağrıda bulunuyorum, ”gel vur beni”, senden korkan senden kötü olsun diye, avazı çıktığı kadar bağırıp meydan okuyordu.
*Şevket Bülent Yahnici, MHP eski milletvekili uzun süre MHP merkez yöneticiliği yapmış birisi:
Yahnici:”Milletvekilliği yaptığı süreçte Türkiye’de 100 milyar dolarlık bir uyuşturucu ticaretinin olduğunu.. Uyuşturucunun polis eskortu ile adrese teslim edildiğini, açıkça basın yoluyla teşhir eden kişi. Sinan Ateş suikast için ise şöyle açıklamalar yapıyordu; Cinayetin MHP merkez yöneticilerinin bilgisi dâhilinde olduğu görünüyor. Merkezden bu cinayeti gizlemeye çalışanlar olduğu gibi, aydınlatılmasını isteyenlerden bizlere bilgi geliyor” diyordu.
Saldırıya uğrayan ve konuşan eski MHP’lilerin ortak görüşü: ”Sinan Ateş suikastı ve MHP’ye muhalif olanlara yapılan saldırıların hepsinin, MHP merkezli olduğu konusunda birleşirken.”
Sinan Ateş suikastındaki gelişmelerden sonra bütün oklar da MHP Genle Merkezini gösteriyor.
MHP,cinayeti kınamadığı gibi eski ülküdaşlarının iddialarını da yalanlayamıyor.
Gelin,Sinan Ateş cinayetinin başlangıç ve yol haritasının kronolojisini yapalım.
30 Aralık 2022 Tarihinde Ankara’nın en işlek semtlerinden olan Çukurambar’da, gündüz gözü kameralarla donatılmış,bürokratların, milletvekili ve bakanların oturduğu, güvenlik görevlilerinin cırıt attığı bir yerdir Çukurambar. Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanlarından Sinan Ateş motosikletli iki kişi tarafından öldürüldü ve katiller, hiçbir güvenliğe yakalanmadan olay yerinden uzaklaşıp gittiler. Bu cinayetten sonra 17 kişiden 13’ü tutuklanırken 14’nün uyuşturucudan suçu olduğu, katillerden biri olan Eray Özyağcı ise hala yakalanamadı.
Sinan Ateş suikastı ülkenin siyasi gündemine bomba gibi düşerken, üzerinden14 gün geçmesine rağmen gündemde yerini koruyor.
Bütün muhalefet partileri ve sivil toplum örgütleri, medya bu cinayeti kınayıp faillerinin biran önce bulunup yargı önüne çıkartılmasını isterken…
MHP ise,” duyup ta konuşamayan bir hasta rolünü” oynamaya devam ediyor.
MHP’nin,Sinan Ateş suikastı karşısında susması ve konuşan eski MHP’lilerin söylediklerini ve korkularını, haklı çıkartmış olmuyor mu?
Sinan Ateş’i suikasta götüren sürecin arka planı…
İddia o ki:
“MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli rahatsızlanıp hastaneye yatınca…
Siyasi cinayete giden ve o dönem Ülkü Ocakları Genel başkanı olan Sinan Ateş, Bahçeli’nin artık MHP Genel Başkanlığı yapmasına sağlığının el vermediğini dile getirerek, partinin genel başkanlığını tartışmaya açar...
Bu tartışma ortamında Sinan Ateş suikastının azmettiricisi olarak gösterilen Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’da bulunmaktadır.
Olcay Kılavuz, bu konuyu yiyip içmez ve Devlet Bahçeli’ye yetiştirir...
Devlet Bahçeli Sinan Ateş’i çağırır hiçbir şey söylemeden, Ülkü Ocakları Genel Başkanlığından istifasını ister.
Sinan Ateş’te itiraz etmez ve istifa eder, hatta Bahçeli’ye bağlığını da ifade ederek ayrılır.”
Olaylar bundan sonra hainlik ve kan davasına dönüşür..
Sinan Ateş’in ekibinden olan bütün ülkü ocakları başkanları görevden alınır.
Sinan Ateş’in ekibinden olan Mersin Ülkü ocakları başkanı Çağrı Ünel,Sinan Ateş’in görevden alınmasına karşı çıkar…Devlet Bahçeli’yi ve Mersin milletvekili Olcay Kılavuz’u eleştirir ve bu kararın doğru olmadığını söyler. Çağrı Ünel’e destek amaçlı Anamur ve Silifke ilçelerinin ülkü ocakları başkanları da istifa ederler.
Olcay Kılavuz Osmaniye ve Adana’dan kendi adamlarından oluşan on kişilik ülkücü bir ekip organize eder..Bu ekip Mersin’de Çağrı Ünel’e gözdağı vermek için saldırı düzenlemenin planını yaparlar.
Adana’dan üç araba ile yola çıkarlar Mersin’e gelip ve bir otele yerleşirler.
İki gün otelde kalarak Çağrı Ünel’i takip etmeye başlarlar.
Çağrı Ünel, bankamatikten para çekerken 6/7 kişiden oluşan grup Ünel’e yumruklu ve bıçaklı saldırıya geçer…
Çağrı Ünel taşıdığı ruhsatsız silahını çekerek, kendine saldıranlardan Adana Kadirli ilçesi ülkü ocakları başkanı olan Emrullah Kaplan’ı olay yerinde öldürürken, üç kişiyi de yaralar. Bu olaydan sonra Çağrı Ünel tutuklanarak hapse atılır.
Mersin’de ki kanlı ölümcül olayların ardından Ülkü Ocakları Genel Merkezi bir bildiri yayınlar:
”Fetöcü bir hainin tetikçiliğini yapan kişiden kamuoyu önünde hesap sorulacak” der.
Böylece Sinan Ateş’i Fetöcü, Çağrı Ünel’i de Sinan Ateş’in tetikçisi olarak ilan ederler.
Ülkü ocaklarının açıklamasından sonra…
Sinan Ateş suikasta uğramadan önce çevresine” benim kalemimi kırmışlar” der.
Sinan Ateş bir ara can güvenliği olmadığı için yurt dışına çıkar, kısa süre sonra ülkeye geri döner..
Yurt dışı dönüşünü şuan da görevde olan,Ankara Emniyet müdürü Saffet Yılmaz,aynı zamanda Sinan Ateş’in çok samimi arkadaşıdır… Sabahları Yılmaz ile Ateş birlikte sabahları yürüyüşü yaparlar… Emniyet müdürü olan arkadaşı Saffet Yılmaz’ın Sinan Ateş’e can güvenli konusunda güvence verdiği için ülkeye döndüğü söylenmekte.
Sinan Ateş cinayeti MHP’nin bilgisi dahilinde, Ülkü Ocakları tarafından İstanbul üzerinden planlanır, iddia hedef şaşırtmak.
Suikast timi:
”MHP kanadı,MHP’nin kontrolünde olan Özel hareketçi polisler ve uyuşturucunun içinde olan ülkücü mafyadan” seçilir...
Cinayet ekibini, MHP İstanbul il yönetim kurulu üyesi Ufuk Köktürk’ün organize ettiği ve MHP genel merkezinin bilgisi dahilinde yapıldığı, tartışılmaz bir vaka..
Ufuk Köktürk’e bir parantez açalım;Köktür Sinan Ateş suikastında görev alan ve hala yakalanamayan Eray Özyağcı ile özel hukuk olan birisi…Kendinden para isteyen Özyagcılar’a eşinin hesabı üzerinden aralıklarla, 97 bin lira para gönderen kişi…
Suikast timi hazır olduktan sonra İstanbul’dan yola koyulur..
Aralarında ikisi özel hareket polisi Murat Can Çolakçı, Aşkın Mert Gelenboy.. Eray Özyağcı ve Doğukan Çep’ten oluşan dört kişilik ekip,güvenliğe takılmamak içinde, Çakarlı bir minibüsle İstanbul’dan Ankara’ya hareket ederler.
Doğukan Çep’in,Maltepe uyuşturucu çetesinin içinde yer alan ve ülkücü mafyadan olan biri. Doğukan Çep,uyuşturucu çetesine karşı mücadele veren, mahallesinde protestolara öncülük eden; Hasan Ferit Geyik’i öldürmekten ceza evine düşer ve iki yıl sonra tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilir. Mahkeme Doğukan Çep’e 35 yıl ceza verir ama Doğukan Çep, sırra kalem basar ve altı yıldır yakalanamaz. Sinan Ateş cinayetinde yakalanan Doğukan ÇEP’in emniyetin bilgisinin, dahilinde yakalanmadığını gösteriyor.
Sinan Ateş cinayetini yapacak olan ekip,Ankara’da bir eve yerleşirler…
Ve iki gün Sinan Ateş’in evinin etrafında keşif yapıp, etrafı kolaçan ederek Ateş’in giriş çıkış saatlerini öğrendikten sonra…Motosikletle gelen İki kişiden biri olan ve hala yakalanmayan Eray Özyağcı Sinan Ateş’e, ve arkadaşına evinden çıkınca ateş ederler… Sinan Ateş olay yerinde ölürken, yanında olan arkadaşı aynı zamanda Sinan Ateş’in bacanağı olan kişi yaralanır. Katiller de hiçbir güvenliğe takılmadan motosikletle olay yerinden uzaklaşırlar.
Burada üzerinde durulması gereken iki nokta var.
Biri,Sinan Ateş’in azmettiricisi olarak bilinen MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz’un, cinayetten dört gün önce,İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu makamında ziyaret etmesi ve Soylu ile çektirdiği fotoğrafını, sosyal medya hesabından paylaşması.. Olcay Kılavuz’un Mersin kanlı olaylarından önce de Süleyman Soylu’yu ziyaret etmesi hayra alamet olmasa gerek.
İkincisi,Sinan Ateş’e, ateş eden kişinin veya kişilerin keskin nişancı olduğu…Çünkü, kurşunların 5’nin de Sinan Ateş’in ölümcül yerlerine isabet etmesi,katilin profesyonel birisi olduğunu gösteriyor.
Sinan Ateş cinayetinin üzerinden iki hafta geçmesine rağmen,MHP’deki sessizliğinin yanında…
Toplumun can ve mal güvenliğinden sorumlu İçişleri Bakanlığı ve topluma adalet dağıtan, Adalet Bakanlığının suskunluğu, MHP’nin sessizliği ve Sinan Ateş cinayetinden daha vahim bir olay,hukuk devleti açısından.
Ne yazık ki iki bakanlıkta olaydan tam 12 gün sonra açıklama yaptılar.
Meğer MİT’in Erdoğan’a Sinan Ateş cinayeti konusunda kapsamlı bir rapor sunduğu basın haber yapınca, iki bakanlık ta suskunluğunu bozuyor.MİT Raporunu T24 yazarı Tolga Şardan köşesinde yazmıştı.
Kamuoyunun merak ettiği, Sinan Ateş cinayetine iktidarın neden haber yasağı getirmediğini de böylece öğrenmiş olduk.
MİT’in Erdoğan’a sunduğu Sinan Ateş raporu,MHP’nin bütün planlarını bozduğu anlaşılıyor.
MİT’in raporuna Erdoğan inanmış olmalı ki…
Erdoğan’ın talimatıyla AKP’nin bir Bursa milletvekili, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı ve il örgütü,Sinan Ateş’in Bursa’da düzenlenen cenaze törenine katılır.
Yine Erdoğan’ın yönlendirmesiyle, Bursa AKP il başkanı ve heyeti Sinan Ateş’in ailesine başsağlığına gider ve Erdoğan’ın sesli taziye mesajını dinletirler... Erdoğan ayrıca Sinan Ateş’in ailesini telefonla arayarak, cinayeti aydınlatacağı konusunda söz verir. MİT’in raporu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elini güçlendirirken,MHP’yi daha çok zora sıkıştırmış görünüyor.
Böylece cinayetle ilgili haberlere de yayın yasağı getirilmez.
Sinan Ateş cinayetine muhalefetin ve muhalif medyanın gündemde tutmak için büyük çaba sarf ederken;Sözcü Gazetesinin Sinan Ateş suikastı üzerine, yazarlarından bir yorum yapmamaları dikkatimi çekti.MHP’nin bu suikasta ve iddialara sessiz kalması, MHP tabanında deprem etkisi yaratmış durumda…MHP’den 150 bin üye, e-devlet üstünden partiden istifa ederken, parti önlem olarak internet sitesini kapatır.
Türkiye 2018 yılında, adına Cumhurbaşkanlığı hükümet modeli denilen ucube sisteme geçtikten sonra;iktidarın değişmez ortağı mafya olunca, ülkenin uluslararası itibarı da Birleşmiş Milletler raporuna olumsuz olarak yansıyordu…
Birleşmiş Milletlerin Raporundan: “Türkiye Küresel Suç Endeks”de 193 ülke arasında,12.sırada yer alırken…
Türkiye’de devletin suç örgütleriyle arasına yeterli mesafeyi koymadığını, raporunda detaylı bir şekilde anlatılmakta.”
Sinan Ateş suikastı, elinde silah olanınaynı davayı savunsa da, bir gün görüş ayrılığına düşünce, en yakınını da öldüreceğini göstermiyor mu?
Gelin Ülkücü hareketin Tarihine bir göz atalım:
” Ülkü Ocakları 1968 Yılında,MHP ise 1969 yılında kurulur.
MHP ve ülkücü hareket anti komünizm üzerine siyasi varlıklarını konumlandıran,sırtını da devlete yaslayan,aynı yolda yürüyen iki hareket olarak yola çıkar.
Ülkü Ocakları MHP’nin bir gençlik örgütüdür. Bugüne kadar ülkücü hareket silahlı veya silahsız ne kadar eylem yaptıysa,partisinin bilgisi dahilinde yapmıştır. Ülkücü hareketin konsepti “Türk Milliyetçiliği” olsa da, “zor oyunu bozar” ilkesiyle hareket eder...Bu aynı zamanda MHP’nin de konseptidir. Ülkücülerin yol haritasını ve sosyal yaşantılarına kadar MHP yön verir.MHP Genel başkanı Devlet Bahçeli bir ara ülkücülerin bıyık bırakmamalarını ve beyaz çorap giymemelerini açıklamıştı.
Ülkücülerin ideolojisi aynı zaman bir ordu ideolojisidir.
Ülkücüler çağdaş, çoğulcu demokrasiyi değil, temsili demokrasiyi savunurlar.
Çoğulculuk kavramına yabancıdırlar.
Farklı kültürlerden olan ve kendilerine biat etmeyenlere, kendileri gibi düşünmeyenlere şüpheyle bakarlar.
12 Eylül öncesinde başta Maraş’ta olmak üzere Alevilere yapılan toplu katliamlar, unutulur gibi değil.
Ülkücü hareketin Kürtlere yaptıkları saldırıların sayısı hatırlanmayacak kadar fazladır.
Hiçbir ülkücü yaptığı eylem ölümcül olmadığı sürece tutuklanmaz, tutuklansa da üç beş ay sonra serbest bırakılır.Bunu MHP’den ayrılanlara ve MHP’yi eleştiren gazetecilere, Kürtlere yapılan saldırılar teyit etmektedir.
Ülkücüler Bireyin özgürlüğünü, azınlık haklarını tanımazlar.
Evrensel olan temel hak ve özgürlükleri kabul etmezler.
Eşit vatandaşlık hukukunu yok sayarlar.
Türkiye’de yaşayan toplumun her kesimini “TÜRK,Müslüman ve Sünni” olduğunu savunurlar.
Devleti, toplumda en çok kutsayanların başında ülkücü hareket ve partileri MHP gelir.
Aslında bu düşünceleri mevcut devlet yapısının kuruluş felsefesiyle de örtüşen bir düşüncedir.
Ülkücülerin siyasal anlayışlarında, “Konsensüs mutabakat, hoş görü ve uzlaşma” yok denilecek kadar azdır.
Ülkücü hareketin içinde yer alan gençliği sosyolojik olarak incelediğinizde, genel de ırk olarak “Türk kökenli”, mezhep olarak ta “Sünni mezhebinden” ve taşra kökenli, eğitim düzeyi düşük, mesleksiz gençlerden oluştuğunu görürsünüz.
Ülkücü gençliğin “sanat ve edebiyata ilgi duymayan ve uğraşmayan” gençlerden oluşmakta.
Çevre sorunlarına, hayvan haklarına, kadın ve iş cinayetlerine karşı duyarlı değillerdir.
Küçümsenmeyecek bir genç kesimin, Ülkücü hareketin içinde yer almaları da düşündürücü bir durumdur.
Gençlerin Ülkücü hareketin içinde yer alması ile kendine bir statü kazandırdığını düşünenlerdenim. Devlet nezdinde büyük itibar görmeleri ve imtiyazlı kişi olduklarını, devletin özellikle de güvenlik kadrolarında istihdam edilmeleri, küçümsenecek bir konu olmasa gerek.
Dikkat ederseniz başta, özel hareket ve polis teşkilatında ağırlıklı olarak Ülkücü hareketten seçilmesi tesadüf olamaz.Bu kişiler taşıdıkları silahlarının kabzasına MHP’nin üç hilalini kazımaları ve imajlarını da,sarkık bıyıklarıyla, kurt başı hareketleriyle, mesaj vermekten çekinmezler.
Ordu içerisinde kadrolaşmayı hedefleyen, orduyu kutsayan bir siyaset anlayışları vardır ve özellikle de Türk Silahlı Kuvvetlerini, Emniyet teşkilatlarını, kolay kolay eleştirmedikleri gibi, eleştirtmezler de.
Her yaptıkları yasa dışı eylemi ve olayı kutsal davaları ve devletin ali menfaatleri için yaptıklarını savunurlar.”
Hatırlatayım, 12 Eylül Askeri darbeden sonra tutuklanan MHP Genel Başkanı Alpaslan Türkeş savunmasında; ”düşüncemiz iktidarda kendimiz zindandayız” demişti.
Ülkücü hareket, gençleri askerliğe özendirmeyi kendilerine şiar edinmişlerdir.Asker uğurlamaları bunların başında gelir. Asker uğurlamalarında Şehrin en işlek caddelerinde ve yollarında araba konvoyu oluşturup, havaya silah sıkarlar yasak olmasına rağmen , eğlence yaparlar,saatlerce trafiği kilitlerler ama polis müdahale etmez.
Ülkücü gençliğin silaha özendirildiğini görüyoruz, isteyen her ülkücü rahat ruhsatlı silah alabilir ve güvenlik soruşturmasına da takılmaz.
Ülkücü gençliğe seksenli yılların,beynelminel tröstlerinden olan üç teröristi, idol olarak gösterirler.
Bunlardan biri:Derin devletin emrinde yer almış, aranan birisi iken, kanunen yakalaması gereken polis müdürü ve bir milletvekili ile aynı arabada seyahat ederken; sevgilisi Gonca Uslu’nunda içinde olduğu arabanın bir kamyonla çarpışması sonucu,Susurluk’ta trafik kazasında ölen, Abdullah Çatlı’dır…
İkincisi,7 TİP’li öğrenciyi Ankara Bahçelievlerde vahşice öldüren katillerden biri olan,Erzurum Valisi iken nikah şahtitliğini yapan Mehmet Ağar’ın yakın arkadaşı, Haluk Kırcı’dır…
Üçüncüsü,Gazeteci Abdi İpekçi’yi katleden, Papa’ya suikast düzenleyen Mehmet Ali Ağca’dır.
Ağca için ,Memleketi Malatya’da bir futbol maçında türbinler koro halinde ,”Malatya da doğdu Papayı da vurdu” diye tempo tutarak kahraman gibi alkışlandı.
Bu üç katil de Ülkücü hareketten gelen,devlet içinde hukukun denetimine girmeyen, devlet görevliler tarafından yıllarca kollanmış ve kullanılmışlardır.
Sinan Ateş suikastı şunu gösteriyorki;bir hareket mücadelesini düşüncesiyle değil de, silahla veriyorsa ki,Ülkücü hareket böyle bir örgüttür. Sonunda birlikte silahlı mücadele verdiği aynı dava arkadaşını, görüş ayrılığına düştüğünde,örgütün tepe noktasında görev almış olsa bile,onu rahatlıkla öldürmekten çekinmiyor.
Silahlı mücadele veren örgütler aynı hedefe yürüseler de, görüş ayrılığına düşenleri, örgüt ilk önce hain ilan edilir, sonra da davaya ihanet ettiği içinde öldürülür.
Sinan Ateş bunun en son örneği.
Bunun tarihte ” Sağ -Sol ve İslami terör örgütlerinde” sayısız toplu katliam yapan vahşi örnekleri var.
Sinan Ateş, “uğruna ölümüne gittiği ve kutsadığı, tepe noktasında görev yaptığı Ülkü Ocakları tarafından ilk önce hain ilan edildi, sonra da öldürüldü.”
Ortaya çıkan tabloyu şu tezimizle özetleyelim:
“Siyaset yapanların elinde silah olmamalı, elinde silah olanlar da siyasete müdahale “etmemeli.
Ancak, böyle bir hukuk toplumu ve AB standartlarında bir demokrasimize kavuşuruz.
Yoksa bu tablo değişmeyecek.
Yazarlar
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
6.10.2025
29.09.2025
22.09.2025
15.09.2025
1.09.2025