Mehveş EVİN
İçişleri Bakanlığı’nın dünkü açıklamasına göre, Afrin harekatıyla ilgili sosyal medyada ‘terör propagandası’ yaptığı iddiasıyla gözaltına alınanların sayısı 449 kişi. En az 34’ü tutuklanmış. Sokakta protesto ettiği içinse 124 kişi gözaltına alınmış.
İki haftalık ‘Afrin’ gözaltılarının toplamı, etti mi size 573!
Peki yüzlerce insanın ‘terör propagandası’yla suçlanmasına gerekçe gösterilen şey ne? Çoğu serbest bırakıldığına göre, yetkililer nasıl oluyor da ‘terörden’ gözaltı yaptığını iddia edebiliyor? Acaba, birkaç gün, hafta süründürüp susturmak, adli kontrol ve yurtdışı yasağıyla kalan tüm muhalifleri sindirmek mi asıl mevzu?
İçişleri açıklaması, gözaltıların ne kadar keyfi olduğunu doğrular nitelikte:
‘Örgüt propagandası ve övgüsü, terör örgütleri ile iltisaklı olduğunun alenen beyanı, halkı kin, nefret ve düşmanlığa sevk, devlet büyüklerine hakaret, devletin bölünmez bütünlüğüne ve toplumun can güvenliğine kast, nefret söylemi...’
Hakaret ve terör suçlamalarının gık diyene atfedildiğini zaten biliyoruz. Peki böyle bir ortamda hangi insan, kalkıp terör örgütüyle bağlantısını beyan eder? Operasyona karşı çıkmak, eleştirmek, nasıl toplumun can güvenliğine kast eder?
En tuhafı, nefret söylemi suçlaması. Malum, TCK’da nefret söylemini bırakın, nefret suçları dahi tanımlanmış değil. Pek çok barış yanlısı, demokrat isim yıllarca nefret söylemiyle ilgili bir yaptırım olmamasını eleştirdi.
Nefret söylemi ne? Bir insana veya insan topluluğuna, ait olduğu etnik grup, cinsiyet, cinsel yönelim, inanç, sınıfı nedeniyle ayrımcılık yapmak.
Eğer gerçekten emniyet güçleri nefret söylemi tanımına göre gözaltı yaptıysa -ki tekrar ediyoruz, hukuken tanımlanmış değil- o zaman savaşa karşı çıkanları hedef alanlar nezarette olmalı!
Lakin durum, tam tersine işaret ediyor:
Barışa sahip çıkan, iktidarın savaş politikalarına ses çıkaranlar hedefte.
Neyle suçlanacağını bilmeyen ‘faili meçhul’de.
Gözaltına alınanların çoğunun, hangi sosyal medya paylaşımının ‘örgüt propagandası’na girdiği, neyle suçlandıkları muamma. Aslında bu arayış ve anlamlandırma çabası da saçma, çünkü gözaltıların hukuki ve mantıki açıklaması artık yok...
Misal, artıTV Ankara temsilcisi Sibel Hürtaş, yeni gözaltına alınıp bırakılanlar arasında. Birikim dergisine yazdığı yazıda, Ankara’da, KHK ile kapatılan bir üniversiteden devşirilen ‘Terörle Mücadele’ birimine neden getirildiğini bilmeden, ‘faili meçhul’ masasına getirildiğini anlatıyor:
“Bu, benim ve benim gibi herhangi bir örgüte dahil edemedikleri her olağanüstü dönemin sakıncalıları için oluşturulmuş yeni bir masa. Önceden düşman hukuku sistematiğine göre getirdikleri bir zanlının hangi örgütten olduğunu anlamaya çalışan bazı birimler belli ki işin üstesinden gelemeyince, gazeteciler, aydınlar, yazarlar, sanatçılar ve insan hakları savunucuları için bir birim oluşturmayı daha mantıklı görmüşler.”
Hürtaş, ‘aslında olmayan adı üzerinde meçhul bir örgütün, bir türlü önüne konamayan mesajlar üzerinden, nasıl bir amaca hizmet ettiği tanımlanamayan propagandası yapmak suçundan’ hücreye konan yüzlerce insandan biri.
O hücrede bebekleriyle tutulan annelerin nasıl gayrı insani koşullarda tutulduklarını mutlaka okumanızı tavsiye ederim.
Meslektaşıma geçmiş olsun diyeceğim, ama gördüğü insanlık dışı manzaranın ruhunu nasıl kemirdiğini bildiğim için bu sözler de manasını yitiriyor.
Son dönemde neden gözaltına alındığı bilmediğimiz, bugün altıncı gününü dolduran bir başka arkadaşımızdan örnek vereyim: Video aktivist, belgeselci Sibel Tekin’in dosyası da muhtemelen ‘faili meçhul’ masasında.
Tekin’in 10 Ekim davalarını hiç kaçırmadan izlemesi mi suç?
‘Beğenmeyen varsa defolsun’
Kimi hangi tereör örgütüne eklemleyeceğini bilememenin sonucu kurulan masaya ‘faili meçhul’ denmesi, hem aczin ve hukuksuzluğun kanıtı, hem de kara mizah örneği...
Malum, kimin öldürdüğü belli olmayan binlerce cinayet, ‘faili meçhul’ olarak anılır bu topraklarda. Cezasızlığın hükmünde, hiçbirinin failleri ortaya çıkarılmadığı gibi sorumluların taltif edildiğini de iyi biliyoruz. İşte Cumartesi Anneleri, kaç haftadır, aydır, yıldır oturuyor meydanda. Hiçbiri evlatlarının kemiklerine kavuşamadı, adalet talebine cevap veren olmadı.
Faili meçhullerin karanlığında, yeni faili meçhuller yaratılıyor şimdi. Bu defa çoğu ‘canlı’ faili meçhul. Fark bu. İroni bu. Lanet bu.
Devlet öldürmeyip süründürmeyi, işsiz bırakmayı, çoluk çocuk hapse atmayı, hedef göstermeyi, gözaltına alsa bile bir tasmanın ucuna takıp muhalif vatandaşı tüm haklarından mahrum bırakmayı iyi öğrendi. 21. yüzyılda, öldürmek yerine sivil ölümle ‘terbiye’ etme başarısına nail oldu.
Beğenmeyen varsa defolsun. Dayanamayan varsa intihar etsin. Açım diyen varsa kendini yaksın. İşine gelir, daha iyi...
Anlamadıkları, bu yöntemlerle kutuplaştırılan, çölleştirilen, öfkeyle kavrulan toprak parçasının, vatan olmaktan çıktığı.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.04.2025
24.03.2025
28.02.2025
20.02.2024
4.02.2024
6.11.2023
19.09.2023
28.07.2021
21.07.2021
13.07.2021