Mensur Akgün
Brinkmanship” Amerikalı siyaset insanı Adlai Stevenson’un öğretiye kazandırdığı bir kavram. Uçurumun kenarında diplomasi anlamına geliyor. Krizi tırmandırıp yönetmeyi içeriyor. Sorunlar savaşa dönüşmeden taraflardan en az birinin geri adım atmasını öngörüyor.
Oyun teorisi çalışanlar, Thomas Schelling gibi stratejiler üstüne düşünenler dünya siyasetinde yaşanan gerilimleri bu kavram üstünden açıklamayı seviyor. Soğuk Savaş sırasında yaşanan pek çok olay “brinkmansip” perspektifinden değerlendirilmiş.
***
1962 Küba Füzeleri krizi en çok atıf alan, en çok vaka analizine dönüştürülen sorunların başında geliyor. Ancak kriz yönetimi ile brinkmanship arasında fark var. Birinde iradeniz dışında çıkan bir krizi yönetiyorsunuz, “brinkmanship” yapıyorsanız krizleri kendiniz çıkartıyorsunuz ya da tırmandırıyorsunuz veya tırmanmasına seyirci kalıyorsunuz.
Uçuruma düşmeden, yani savaş çıkıp yıkım gerçekleşmeden geri adım atıyorsunuz veya uzlaşıyorsunuz. Aslında bir tür kumar oynuyorsunuz, sizin için de yıkıcı olabilecek sonuçları sanki önemsemiyormuşsunuz gibi hareket ediyorsunuz.
Böylesi bir “oyunda” kazanmanınsa iki koşulu var. İlki kararlı olmanız, ikincisi de güçlerin eşit olması. Başka bir deyişle sizin de karşınızdaki en az onun size vereceği zarar kadar zarar verebiliyor olmanız. Söz konusu savaşsa elinizde yeterince tankın, topun, tüfeğin ve hatta nükleer silahın olması şart.
Yok değilse, mesela bizim son dönemde ABD ile S-400’ler yüzünden yaşadığımıza benzer bir krizse, uçuruma düşüldüğünde kaybedilecek olan ekonomik çıkarlar ya da Türkiye’nin Batı ittifakı içinde kalmasıysa, o zaman her iki tarafın da eşit, daha doğrusu eşdeğer kaynağa sahip olmalı ki taraflardan birinin değil de ikisinin birden pazarlık şansı olsun ve kararlılık işe yarasın.
Bu iki koşula ek olarak “idrak” konusunun da önemli olduğunun altını çizmek gerek. Eğer ABD Türkiye’nin NATO’yu terk edebileceğinin, bunun çıkarlarına zarar verebileceğinin idraki içinde değilse, pazarlık şansınız zaten pek olmaz. Çünkü muhatabınız tehdidinizi ciddiye almaz.
Hiç şüphe yok ki Türkiye ile yaşanacak gerginlikten ABD de zarar görecektir. NATO’dan ayrılmaya kalkmasak bile İncirlik Üssü’nün kullanıma kapatılması, ticari ilişkilerin askıya alınması Amerika’yı, bazı Amerika kökenli şirketleri de zarar sokacaktır.
Ama bizim de onların da çok iyi bildiği gibi böylesi bir krizden Türkiye orantısal olarak da, mutlak anlamda da daha fazla zarar edecektir. Sadece F-35 tedarikçilerinin uğrayacağı zararın bile milyarlarca doları bulacağı söylenmektedir.
ABD tarafı bu oyunda kararlı olduğunu göstermekte, tereddüt etmeyelim diye Milli Savunma Bakanı Akar’a yazılan ve normal diplomatik pratikte basına sızdırılması doğal olmayan bir mektubun yayınlanmasını sağlamakta, Türkiye kadar kendi ülkesini ve ülkesi adına pazarlık edecekleri de bağlamaktadır.
ABD, “ya S-400’ler ya da F-35’ler ama aslında ya da ben” diyerek üstümüze doğru gelmektedir. ABD’nin haksız olduğuna, bizden talep ettiğinin hakka ve hukuka sığmadığına hiç şüphe yoktur. Muhtemelen iddialarının teknik gerekçeleri de doğru değildir. S-400’lerle F-35’ler istenirse pek ala aynı çatının altında da iş görür.
Dahası S-400 gibi ileri teknoloji ürünü bir silah sistemini NATO üyesi Türkiye’nin elinde olması, ABD ile Rusya’yı karşı karşıya getirebilecek bir kriz halinde Rusya’ya değil Amerika’ya fayda sağlar. Fakat sorun belli ki teknik olmaktan çok siyasidir.
Washington anlaşıldığı kadarıyla Ankara’nın Moskova’ya yakınlaşmasını, kendinden daha fazla uzaklaşmasını, S-400 alarak diğer müttefikleri ve yakınları için emsal yaratmasını istememektedir. Bir başka olasılık da ABD’nin Türkiye’ye ders vermek, iktidarı ekonomik yaptırımlarla zorlamak olabilir.
Bunları sağlamak için de sonuna kadar gitmeye kararlı görünmektedir. Baskıyla caydırabileceğini, Türkiye’nin direncini kırabileceğini öngörmektedir. Burada sorun ABD’nin ne kadar kararlı olduğunu kestirmek, nihai hedefinin ne olduğunu anlamak, tehdidinin gerçekleşmesi halinde doğacak zararın miktarını baştan hesaplayabilmektir.
***
Eğer bu “oyunu” sonuna kadar oynayacaksak, tüm olası sonuçlarını ve tüm olası senaryolarını masaya yatırmamız gerekir. Trump’ın şimdiye kadar ki performansı pazarlığa açık olduğuna, uçurumun kenarından dönmeye özen gösterdiğine işaret etmektedir. Kuzey Kore, İran ve hatta Meksika ile yaptığı pazarlıklar tavrının delili niteliğindedir.
Diğer yandan kararlılığını göstermek için yaptıkları da muhataplarına ciddi anlamda zarar vermektedir. Ve unutmayalım ki karşımızda ne bir tek Trump Amerika’sı, ne de bir tek S-400 sorunu bulunmaktadır. Üstelik de Türkiye Amerika’daki sempati kotasını, yani yumuşak gücünü tüketmiş durumdadır…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.06.2025
11.05.2025
12.02.2025
29.01.2025
8.01.2025
25.12.2024
15.12.2024
27.11.2024
6.11.2024
20.10.2024