Mümtazer TÜRKÖNE
Zorluğu en fazla, hukuk fakültesindeki derslerimde öğrencilerin karşısında hissediyorum.
Olmayan bir şey nasıl anlatılır? Hukukun işlemediği bir ülkede, insanlığın ortak çabalarının eseri olan evrensel hukuka nüfuz etmek bile çok zor. Meselâ “hukuk” ile “kanun” arasındaki farkı anlatmak, çok basit ve kolay görünüyor. Hiç öyle değil. Gültekin Avcı 14 Aralık medyaya darbe operasyonunda Hidayet Karaca’nın avukatlarından. Üstelik eski savcı olduğu için yargı sürecinin bütün taraflarını yakından tanıyor. Geçen akşam, hukuk bir yana savcı ve hakimlerin kanunlara bile uymadığını anlatmaya çalışıyordu. Egemen güç, medyayı susturmaya çalışırken kendi çıkardığı hukuka aykırı kanuna bile riayet etmiyor. Gelin bu cümleyi açıklayın?
Uzun çabalar ve mücadeleler sonucu güç-bela tırmandığımız yerden, 17 Aralık’ın üzeri güç sahipleri eliyle kapatılırken yuvarlanıp başladığımız yere, hukuksuzluğa geri döndük. “Gücün hukuku değil, hukukun gücü”’ diye yola çıkanlar suç delillerini imha etmek için yargı düzenini alt-üst ettiler. Hukukun işlemediği yerde başınıza her şey gelebilir, güç sahiplerinin de. Böyle zamanlarda “İstanbul Başsavcılığı, Meclis’ten iade edilen suç delillerini imha eder mi?” sorusuna cevap aramak, olan-biteni anlamak için çok marjinal kalıyor. Paris’teki katliamı, IŞİD terörünü, Avrupa’da yükselen ırkçılığı ve Türkiye’nin bugün itibarıyla sonu hüsranla biten hukuk serüvenini bir araya getirmek aralarında sebep-sonuç ilişkisi kurmak gerekiyor. Gazeteler, yani aktüalite yeterli değil; derinlere inmeli ve kitaplara müracaat etmelisiniz. Tam bu gün derde deva kabilinden okunacak en iyi kitap, Taha Akyol’un Doğan Kitap’tan çıkan son kitabı: “Türkiye’nin Hukuk Serüveni: Fıkıhtan Hukuka Geçiş Serüveni”.
“Dindar siyasetçi, iktidar hırsıyla, “nefs ve şeytan iğvasıyla”, siyasî mücadelelerde kendisine inanan kitlelere de hırs ve öfke aşılarsa o toplumda huzur mu kalır?” Bu sözler bugüne ait bir olaya dair değil, İslâm toplumlarında ilk siyasî ihtilafları üzerine, Akyol’un “Bugünün IŞİD’lerinin ilk örnekleri” dediği Haricîlerden bahsederken söyleniyor.
Bizi kim yönetecek? Yönetenler işbaşına nasıl gelecek, memnun kalmazsak nasıl değiştireceğiz? Yöneten hangi araçlarla denetlenecek, keyfiliği, zorbalığı nasıl engellenecek, yönetenlerin hakları nasıl teminat altında olacak? Bu sorulara verilen cevaplar siyasetin hukukunu oluşturur. İnsanlığın bu sorulara bulabildiği tek doğru çözüm, insan haklarına saygılı, demokratik hukuk devletinin vazgeçilmez şartlarını oluşturan kurallardır.
Bugün yolsuzluğa “hırsızlık değildir” diye fetva verenleri, IŞİD’in cinayetlerine ayetlerden ve hadislerden getirilen delilleri sadece kuralsız bir iktidar mücadelesinin din kılıfına sokulması olarak görsek? Taha Akyol önümüzü aydınlatıyor. Müracaat edeceğimiz kurallar, ortaklaşa belirlediğimiz kurallar olmalı. İnançlar siyasî rekabetin aracına dönüşünce din ve dindarlık düşmanlık maskeleri olarak kullanılıyor. Akyol vukuf ile uzun uzun, Asr-ı Saadet’in siyasî ihtilaflarını ve sahabenin döktüğü sahabe kanını anlatıyor. Cennetle müjdelenen Aşere-i Mübeşşire birbirine kılıç çekip savaşıyor. Daha ötesi var mı?
Din kimsenin iktidar koltuğunun ayaklarından biri değil, cinayet ise sadece cinayet; her ikisi de din maskesi ile saklanan hukuksuzluğun farklı tezahürlerinden ibaret.
Not: Etyen Mahçupyan köşesinde, Zaman’da iken katıldığı Yayın Kurulu toplantılarından, beni referans alarak konuşmalar nakletmiş. “İtirafçı” havasında, yerleştiği yerin hakkını vermek için birilerini kaynak göstererek naklettiği her cümle bahsettiği kişiler tarafından tek tek tekzip edildiğine göre durum artık patolojik bir hal aldı. Anlaşılan bulunduğu yerden pek memnun değil; ama ileri geri, sağa sola savrulmaktan başka elinden bir şey gelmiyor. İyi bir entelektüeldi, yazık oldu; keşke bu hallere düşmeseydi. Düşenle düşülmez, elinden tutup kaldırmak gerekir. İleride nedamet getirir, bir özeleştiri yapar, bizler de belki yeniden muhatap almaya başlarız. Ne diyelim: Allah kimseyi böyle düşürmesin. Etyen Mahçupyan’ı şimdilik, kendisi hakkında derin hayal kırıklığı yaşayanların duygularına en yetkin haliyle tercüman olan Hayko Bağdat’a havale ediyorum. (“Palyaço Ermeniler”, Taraf, 26 Ağustos 2014
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.11.2025
8.11.2025
7.11.2025
3.11.2025
1.11.2025
29.10.2025
26.10.2025
21.10.2025
19.10.2025
16.10.2025