Mümtazer TÜRKÖNE
Yük dediğim, Erdoğan'ın ne zaman nerde bir takoza dönüşeceği kestirilemeyen vesayeti.
Bu vesayet Davutoğlu'nun oturduğu genel başkanlık ve başbakanlık koltuklarının her ikisinin de altını oya oya sürüyor, onu itibarsızlaştırmak için en hassas anlarda devreye giriyor. “İlkelerin, düşüncelerin örtüşmesi” lâzımmış, aksi durum “intihar” olurmuş. Vasi olarak Davutoğlu'nun intiharını engellemek demek, reşid olmadığını vurgulama fırsatı yaratmaktan ibaret. İki parti koalisyon yaparken ilkelerinde ve düşüncelerinde örtüşme aramazlar, aynı ülkede yaşadıklarına ve varlık sebeplerini oluşturan bu ilkeler üzerinden birbirleriyle rekabet ederek kimlik ve kişilik oluşturduklarına göre, karşılıklı tavizler vererek bir koalisyon uzlaşmasına varmaya çalışırlar.
Türkiye'nin kaderi Erdoğan'ın iki dudağının arasında. Bu durum en çok Erdoğan'ın kendisine zarar veriyor. Dün muhtarlara söylediklerinden sonra koalisyon hükümeti kurulursa bu sonuç “Erdoğan'a rağmen” Davutoğlu'nun başarısı olacak; kurulmaz seçime gidilirse Saray entrikaları gerekçe gösterilecek. Ekonomi kriz sinyalleri verirken, bölgemiz fokur fokur kaynarken, terör canavarı ocaklara ateş düşürürken Türkiye'yi seçime sürükleyen, sandıkta okkalı bir tokat yer. Verili şartların üzerine çıkıp seçim atmosferini gözünüzde canlandırmayı deneyin: AK Parti de dahil, herkesin tek problemi Erdoğan'ı durdurmak, siyaset üzerindeki vesayetini kaldırmak olacak.
7 Haziran seçimlerine giderken Erdoğan'ın AK Parti oylarını aşağıya doğru çeken ağırlığını hatırlayın. Erdoğan meydanlara çıkınca oylar erimeye başlamış, AK Parti kurmayları durduramadıkları felaket karşısında saçlarını-başlarını yolmuştu. Erdoğan'ın seçim mitingleri olmasaydı, seçim rekabeti hak ve nesafet duygusu içinde geçseydi iktidar partisinin oyu bu kadar düşer miydi? Çıkartacağınız sonuç: Bu sefer doğrudan Erdoğan'ın eseri olarak girilecek ve onun müdahaleleri ile yapılacak seçimden AK Parti'nin tek başına iktidar kotarması mümkün mü?
Ne Erdoğan'ın bizzat kendisinin parçasını oluşturduğu sorunu çözmesi ne de AK Parti kurmaylarının Erdoğan'a rağmen siyasetin reel şartlarının gereklerini yerine getirmeleri mümkün değil. Bu psikoloji düzelmez. Olimpos'ta yaşayan bir siyaset mabudu, kendisini her şeye muktedir zannediyor. Aşağılara bakıp “Biz insanın ameline bakarız, fiiline bakarız, yaptıklarına bakarız” diyor. Ne kadar tanrısal bir üslûp, öyle değil mi? Aynı anda hem “ameline”, hem “fiiline” bakarak, ne kadar çok şeye muktedir olduğunu anlatıyor bize. Bu tanrısal denetimi “eline saz vermekle, köşelerde, şuralarda cici çocuk demekle kişi cici olmuyor” dediği Selahattin Demirtaş'a yapıyor ve ekliyor: “'Seni başkan yaptırmayacağız'ın aslında ‘Türkiye'yi 2023 hedeflerine ulaştırmayacağız'ı ifade ettiğini çok iyi biliyoruz.” Bu tanrısal psikolojiye eğilmeden Erdoğan'ın iki dudağının arasında gezinen bu ülkenin geleceğini kurtaramayız.
HDP'nin aldığı oy, başka herhangi bir şeyin değil, doğrudan Erdoğan'ın eseri. Önceki gün Gezi'den beri hep isim ve adres vermeden sistematik olarak biteviye tekrarladığı “birtakım medya”, “hainler”, “paralel örgütler” gibi totaliter toplumlara özgü ötekileştirme ve kutuplaştırma çabaları kenarda kalan toplum kesimlerinin sırtında HDP'yi “seni başkan yaptırmayacağız” ile yüzde 13'e taşıdı. Erdoğan anayasal yetkilerine geri çekilse, AK Parti üzerindeki vesayetini patronluğunu hatırlatacak şekilde sıklıkla gündeme getirmese, yapılacak seçimde HDP aynı oyu alabilir mi?
Sadece istikrar arıyoruz ve Erdoğan “birtakım” sıfatıyla, müphem hayaletlerle toplumu kutuplaştırırken çok şey kaybediyoruz. Davutoğlu'nu hiç aklından geçirmediği halde intihara teşebbüsten kurtarmaya çalışan Erdoğan vesayeti sürerken hangi işin akıl ve hukuk sınırları içinde sonuçlanması mümkün olabilir ki?
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.08.2025
3.08.2025
31.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025