Murat AKSOY
Çözüm süreci ile birlikte yabancısı olmadığımız bir tartışma yeniden gün yüzüne çıkmaya başladı: Aleviler. Son dönemde anlaşılması güç biçimde 'Aleviler çözüm sürecine karşı' hissi kamuoyuna yayılmaya çalışılıyor.
Bu Alevilerin yoğun olarak CHP'ye oy vermelerinden mi yoksa etnik olarak çoğunluğunun Türk/men olmasından mı kaynaklanıyor, bilmiyoruz.
Peki bu ne kadar gerçek, Aleviler çözüme karşı mı?
Alevilerin bireysel olarak çözüme karşı olması mümkün değil. Aleviler, her şeyden önce Aleviliğin, insani, vicdanı duruşu gereği bireysel olarak barışı şartsız destekler ve sahip çıkarlar.
Öcalan'ın 21 Mart'taki çağrısında Alevileri anmaması bu gerçeği değiştirmez.
İkinci olarak Alevilerin çoğunluğunun son iki yıl içinde CHP'de yoğunlaşması yani CHP'yi desteklemeleri de bu gerçeği değiştirmez.
Üçüncü olarak PKK'nın yönetimindeki bazı isimlerin Alevi olması da bu gerçeği değiştirmez.
Çünkü o isimlerin PKK içinde yer alması Alevi hakları üzerinden değildir. Ve o isimler 'Kürt sorunu çözüldü, şimdi Alevilerin hakları için dağda kalalım' demeleri mümkün değildir.
Dördüncüsü de; her konudan kendilerine siyasal pozisyon üretme ve karşıtlıklarının meşrulaştırma amacında olanların Aleviler konusunda yazması da bu gerçeği değiştirmez.
Ancak şu vardır. Türkiye'de Aleviler etnik kimlik olarak çoğunlukla Türk/mendirler. Son yıllardaki kişisel deneyimlerimden çok iyi biliyorum ki, Türkiye'nin Batısı'nda yaşayan Aleviler, Kürtlere bakışı ortalama bir Sünni/Türk refleksi gibidir. Kürtlere mesafelidir. Bunun nedeni de kültürel bir kimlik olarak Alevilerin, etnik kimlik düzleminde kendilerini Türk/men tanımlamalarıdır. Bu açıdan Aleviler çözüme karşı değildir. Olsa olsa Kürtlere mesafelidir
Bu durumun istisnası etnik kimlik olarak kendini Türk değil Kürt tanımlayanlardır. Bu durumun yansımasını bazı Doğu Anadolu illerinde izlemek mümkündür. Buralarda CHP'nin çözüme mesafeli durması Kürt Alevilerin CHP'ye mesafe alarak BDP'ye yaklaşmasına yol açabilir.
Daha önemlisi de, kendi kurumsal önceliklerini Alevilerin temel hak ve özgürlüklerinin önüne koydukları için eleştirdiğim Alevi kurumları da sürece açıkça karşı değil.
Bu yüzden Aleviler çözüm sürecine karşı tezi Alevilere haksızlıktır.
Alevilerin tedirginliği çözüm sürecinden sık sık vurgu yapılan 'İslami ortaklık' olabilir. Tarihte yaşananlar bu tedirginliği haklı çıkaracak örneklerle dolu. Fakat diğer taraftan iktidarda ülkeyi demokratikleştirmeyi hedefleyen bir AK Parti hükümeti vardır. Yani hükümet açısından Kürtler 'in', Aleviler 'out' değildir.
AK PARTİ VE ÜÇ AÇILIM
AK Parti'nin 11 yıllık iktidarı zaman zaman zigzaglar çizse de hedefi demokratik bir Türkiye olmuştur. Bunu sadece çözüm süreci ile sınırlı tutmak haksızlık olur.
Bugün Kürt sorunu olarak tanımladığımız durum, Kürtlerin hak ve özgürlüklerinin kamusal alanda tanınmaması ve kimliklerinin yok sayılmasıdır. PKK, Kürtlerin sorunlarını şiddet kullanarak Türk ve dünya kamuoyuna duyurmuştur.
Nitekim Öcalan'ın 21 Mart'ta yapmış olduğu konuşmada da; silahlı mücadeleden demokratik siyasete geçilmesinin temel varsayımı Kürtlerin varlığının tanınması ve haklarının yasal güvenceye siyaset yoluyla gerçekleşebileceğidir.
Bugün Kürtlerin hak ve özgürlükleri konusunda gösterilen hassasiyetin toplumdaki tüm farklılıklar için gösterilmesi zorunluluktur. Ki AK Parti bu gerçeğin farkında. 2009'da başlattığı açılımlarla bunu gösterdi.
Demokratik açılım bunlardan biriydi. Habur ve Silvan'da kesintiye uğrasa da hükümet iradi olarak sahip çıktığı için bugün çözüm sürecinin içindeyiz.
Aynı şekilde başlatılan Roman açılımı, Roman vatandaşların hukuk önünde eşit sayılması ve onların gündelik hayatta karşılaştıkları sorunları çözmeyi hedefledi. Bu konuda bürokrasiden kaynaklanan sorunları geçtiğimiz hafta Taraf'tan Sezin Öney yazdı.
YENİ BİR ALEVİ AÇILIMI ŞART
Hükümetin başlattığı bir diğer açılım ise Alevi açılımı oldu. Toplumun farklı kesimleriyle yapılan çalıştaylar, hazırlanan raporlar ve süreç içinde atılan bazı adımlara Alevilerin ve Aleviliğin devlet katında tanınması açısından olumlu ama sorunları çözme açısından yeterli olmamıştır.
Eksik de olsa Aleviliğin ders kitaplarına girmesi, Alevi klasiklerinin DİB tarafından yayınlanması gibi olumlu adımlar atılmıştır ama bunlar yeterli değildir. Özellikle sembolik açıdan önemli olan Cemevlerinin resmi statüsü, zorunlu din dersinin (Alevilerin algısı bu) varlığı sorun olmaya devam etmektedir.
Bu sembolik sorunlardan daha ağırı vardır; Alevlerin son yıllarda kamusal alanda ve özellikle bürokrasi ve yerel yönetimlerde karşı karşıya oldukları ayrımcılıktır. Bu Alevilerin giderek ikincilleşmesi ve ötekileştirilmesi anlamına geliyor.
Alevileri bu şekilde dışlayanların farkında olmadıkları, bunun Alevileri ideolojik akraba oldukları CHP'ye daha da yaklaştırmasıdır. Bu açıdan da Aleviler çözüm sürecine karşı değil ama AK Parti'ye karşıdırlar.
Aleviler konusunu önümüzdeki dönemde çokça konuşacağız gibi görünüyor.
Bu noktada AK Parti'ye siyaseten önemli bir sorumluluk düşüyor: Aleviler CHP'ye oy verse de; 2009'da başlatılan ama sorunları tam olarak çözmeyen sürecin yeniden başlatılması Türkiye'de farklılıkların kamusal alanda ve hukuk önünde eşitliği açısından önemlidir.
twitter.com/murataksoy
Yazarlar
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.02.2019
23.11.2018
20.11.2018
16.11.2018
13.11.2018
10.11.2018
6.01.2018
3.01.2018
30.10.2018
26.10.2018