Murat AKSOY
Kobani ile dayanışma için Türkiye genelinde başlayan protestolar, bu protestolara gösterilen tepkiler, yaşanan acılar, ölümler ve iş savaş görüntüleri Türkiye’de siyasetin temel sorunlarını göstermesi açısından önemlidir.
Bu protestoların ortaya çıkardığı en önemli gerçek şudur; farklı toplumsal kesimler ortak sorunlarına rağmen devlet karşısında birlikte yaşama iradesini ortaya koyma konusunda hala acz içindedirler.
Devlet en iyi bildiği şeyi yapıyor: Bölüyor
Bu, farklı toplumsal kesimlerin eski bir hastalığıdır ve hala aşılamamış olmasının açığa çıkması da çok şaşırtıcı değildir.
Şaşırtıcı değildir. Çünkü Türkiye’de “devlet”in, geçmişten bu yana en iyi yaptığı şey; farklı toplumsal kesimleri “hak ve özgürlük talepleri” karşısında manipüle etmesi ve ortaya çıkan gerilim üzerinden kendi konumunu ve gücünü sürekli kılmasıdır.
Bu, Türkiye’nin Osmanlı’dan devraldığı “sıfır toplamlı oyun”un devamıdır.
Sıfır toplamlı oyun
Bir toplumsal kesimin “hak ve özgürlük talebinin” karşılanması ancak farklı bir toplumsal kesimin “hak ve özgürlüğünün kısıtlanması” karşılanması halidir.
Osmanlı’da da, Türkiye’de de bugüne kadar olan budur.
Toplamı Türkiye olan toplum
Osmanlı’da doğal hal olan millet sistemi, Türkiye’de olağan halolmuş, asla toplum olmamıştır. Yani Türkiye, farklı katmanlarda, farklı toplumsal kesimlerin toplamı olmuş ama ortak değerler etrafında buluşmuş bir toplum olamamıştır.
Etnik olarak Türk, Kürt, Ermeni, Çerkez, Rum vs. toplamı Türkiye’dir.
Dinsel olarak Sünni, Alevi, Hristiyan, Yahudi, Ezidi, Süryani vs. toplamı Türkiye.
Yaşam biçimi olarak laik ve muhafazakârların toplamıdır Türkiye.
Bu toplam halini, farklı toplumsal tabakaları çoğaltmak da mümkündür. Yine her toplumsal tabakayı da kendi içlerinde farklılıklara da ayırmak da.
Ki, devletin en iyi yaptığı da budur: Bölerek yönetmek.
Son yıllarda AK Parti ve devleti, neredeyse her katmanda kendine yakın bir yapı kurarak, bu yapıları, kimlikler arasında bir manipülasyon aracı haline getirmiştir.
Ve bu farklılıkları da sonuna kadar kullanmaktadır.
Devlet destekli iç savaş mı?
Bu durumu en net biçimde son günlerde yaşıyoruz.
Kobani’de yaşanan insanlık dramına dikkat çekmek için başlayan protestolar bir anda iç savaş provasına döndü.
Elbette bunu arzu edenler olabilir ama bu tablonun temel nedeni yukarıda üzerinde durduğum sorun yani ortak hak ve özgürlüklerde, ortak değerlerde hala buluşmayı bil/e/memekten kaynaklanmaktadır.
Ve iç savaş provası ve şiddeti en çok devletin istediğine kuşku yok. O şiddet üzerinden iktidarının uzayacağını düşünüyor olabilir. Hatta bunu sağlamak için devlet için provokasyon bile gerçekleştirebilir.
Ötekileştirme değil ortak gelecek kurma
Devletin, temel hak ve özgürlükler, eşit vatandaşlık, demokrasi konusunda “ötekileştirdiği” toplumsal kesimler devlete karşı“ortak hat” kurmak yerine; birbirlerinin değerleri üzerinden diğerini “ötekileştirmektedir”.
Unutmayalım ki, devletin ötekileştirdiklerinin, birbirlerini farklı nedenlerle ötekileştirmesi, en çok devlete yarıyor.
Batı’daki laik kesimlerin PKK üzerinden Kürtlere; Doğu’da Kürtlerin dershaneler, yurtlar üzerinden cemaate; Batı’da cemaate yakın medyanın yine PKK üzerinden Kürtlere yönelik mesafeli duruşu; tüm bu kesimlerin birbirleri hakkında adına ister önyargı, ister mesafe deyin ama temelde devlet söylemiyle bakmalarının sonucudur.
Elbette yaşanan olaylarda, Batı’da Kürtlere yönelik “latent milliyetçiliğin”, Doğu’da devletin uzantısı parti ve grupların ortaya çıkmasının rolü vardır. Ama bu rolü etkisiz kılacak olan devletin mağdurlarının siyasal dayanışmaları olacaktır.
AK Parti devletinin mağdurları birleşin!
Bu yüzden AK Parti devletinin tüm mağdurlarının sivil ve siyasal alanda demokrasi ve özgürlük temelli biz uzlaşma, bir demokrasi koalisyonu kurması çok önemlidir.
Bu toplumun, tüm farklı kesimlerinin kendine daha eleştirel bakması, farklılıklara karşı önyargılarından kurtulması ile başlayabilir.
Eğer bu yapılmazsa yaşanan tüm acılar, tüm ölümler devletin gücünü pekiştirmekten başka bir işe yaramaz.
Türkiye’nin içinde olduğu tüm sorunlardan çıkışının yolu da, hak ve özgülüklerin alanının genişlemesinin yolu da siyasetin alanının genişlemesinden geçiyor.
Bunun yolu ise devletin tüm ötekilerinin, ortak gelecek ve birlikte yaşama iradelerini ortaya koyacakları sivil ve siyasal koalisyondan geçiyor.
Son olarak yaşanan bunca ölümün ve acının sorumlusu bu toplumu önce zihnen şimdi de kimlik üzerinden bölenlerdir.
Sanıyorlar ki bu bölünme üzerinden iktidarlarının sürdürebilecekler.
Ama zor…
Çünkü iç savaş provası ölümcüldür. Çıkaranlar da ölür.
@murataksoy
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- 43 günün kısa hikâyesi
8.02.2019 - Siz bu satırları okurken ben…
23.11.2018 - Hangi devlet sivilleri sever?
20.11.2018 - Yerel seçim sadece yerel seçim değil
16.11.2018 - Sosyal medya politik bir mezarlık mı?
13.11.2018 - Hatırladınız mı geçen ay ne olmuştu?
10.11.2018 - Şimdi değilse ne zaman?
6.01.2018 - Dini dinbazlardan* kim kurtaracak?
3.01.2018 - Kılıçdaroğlu: 'Dünyanın tüm demokratları birleşmeli'
30.10.2018 - Laik Türk’ten Sünni Türk’e üst kimlik
26.10.2018
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Umut Ülke
Doğrudur. Mustafa Kemâli Anadoluya Sultan Vahdeddin göndermiştir. Eğer Filistin Cephesinde iddia ettiğiniz gibi başarısız olsaydı, soylar mıydı? Lütfen biraz insaflı olun ve olayları kronolojik ve asker sayısı açısından değerlendirerek yazın.