Mustafa Karaalioğlu
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Bir gece ansızın gelebiliriz. İdlib harekatı an meselesidir” sözü Suriye konusunda bugüne kadar sarfedilmiş en önemli ve en ileri cümledir. Cumhurbaşkanı, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatları öncesinde de benzer bir alarm vermişti ama oralarda harekatlar sahadaki aktörlerin tamamının açık veya gizli onayıyla gerçekleşmişti. En azından bugüne kadar yaptığımız operasyonlarda karşımızda doğrudan bir süper güç bulunmuyordu. Şimdi ise, zaten büyük bir askeri yığınak yapılan İdlib’e muhtemel bir harekat doğrudan Rusya’yı hedef alacaktır. Nasıl, Suriye ordusunun Türk askerini hedef alan saldırıları Rusya’nın onayı olmaksızın mümkün değil idiyse yeni harekatın siyasi hedefi de aynı adres olacaktır.
Moskova ise bu süreçte iki şey söyledi. Birincisi Dışişleri Bakanı Lavrov’un “Türk heyetiyle yapılan anlaşmaya varılamadı” cümlesidir ki bunu teyid eden sözleri Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın önceki gün dile getirmişti: “Rusya’nın tekliflerini kabul etmedik!” Rusya, Soçi mutabakatında anlaşılan hususlar üzerinden değil, Suriye ordusunun son günlerde ele geçirdiği yerler üzerinden yeni anlaşma yapılmasını istiyor. Yani, “İdlib Esad’ın olsun, siz de ilave 2 milyon göçmenle ne yaparsanız yapın” gibi bir öneri…
Bütün bunlar olurken de zaten Suriye ordusu ilerlemeye ve yeni göçmen dalgası yaratmaya devam ediyor.
İkinci önemli açıklama ise, Erdoğan’ın İdlib’e harekat sinyalinin hemen üzerine geldi ve Kremlin sözcüsü, “Meşru Suriye hükümetine, Suriye ordusuna karşı bir harekattan söz ediliyorsa, bu en kötü senaryo olur” dedi.
Yani bir nevi böyle bir işe kalkışmayın, mesajı…
Müteakiben Erdoğan bir de “ABD ile her an her türlü dayanışmamız olabilir” mesajını verdi. Yani, “yalnız değiliz”, demiş oldu.
Türkiye için Suriye meselesine yakın ilgi önce YPG/PYD tehdidinin ortadan kaldırılması amacını taşıyordu ve bu gerçekleştirilemedi. Neden gerçekleşmediği aşikar; ABD de Rusya da farklı gerekçelerle bunu istemediler. Şimdi Esad da istemiyor.
Geriye Suriyeli göçmenlerin ülkelerine geri gönderilmesi hedefi kalıyor ama son İdlib gerilimi gösterdi ki zaten gerçekleşmesi çok zor olan bu hedef de artık imkansızlaşmıştır. Esad koltuğundayken Suriyeliler ülkelerine geri dönemez. Şimdi hiç olmazsa İdlib kaynaklı yeni göç dalgasının önlemek istiyoruz. Yöntemi harekat veya diplomasi olur, muhakkak surette Türkiye’nin İdlib’te kendini göstermesi şarttır. Aksi, telafisi imkansız bir kayıptan başka bir şey değildir. Esad’ın kontrolü tamamen ele geçirmesi geri dönüşü olmayan bir sonuç doğuracaktır. Hem göçmen hareketi açısından hem de sınırda YPG’den daha riskli bir düşman olan rejimle başbaşa kalınacağından.
Tablo bu hale gelince akla gelen soruları duymamak mümkün değildir. Bu kadar yakınlaştığımız, ileri düzeyde ekonomik imkanlar sunduğumuz, uğruna Avrupa ve ABD’yi dışladığımız Rusya’nın attığı kazık reva mı? Konu Rusya olunca baştan belli olan bu sonucu göremedik mi? Esad’ı ayağa kaldıran Astana sürecinde rol almak hata değil miydi?
Evet can alıcı sorular ama şu saatte üzerinde yoğunlaşmanın faydası yoktur. Zaman akıyor, Suriye ordusu ilerliyor ve geçen her gün Türkiye’nin kaygılarını artırıyor.
Zor bir yolun başındayız ama dramatik şekilde Türkiye’nin Suriye’de küçülen hedeflerini tutturabilmek için son dosya İdlib’tir. Oyun kuramamak tamam ama en azından oyun bozucu bir adım atılamadığı takdirde Suriye savaşından bize düşen YPG/PYD ve sayısı hesaplanamaz hale gelen göçmenler olacaktır.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.10.2025
20.10.2025
6.10.2025
4.10.2025
28.09.2025
22.09.2025
15.09.2025
14.09.2025
1.09.2025
18.08.2025