Nabi YAĞCI-Taraf Yazıları
Abdal’a sormuşlar “Ne zamandan beri delisin”, “Bildiğimden beri” demiş. Bilmek iyi değil, daha da kötüsü sezmek, sezgi bütün sinir uçlarınızı harekete geçiren ve sürekli gerilim yaratan kaygıların kaynağı. Her an köşeden hangi tehlikenin çıkacağını düşünerek tetikte olmak, sürekli kaygılı olmak akıl ve ruh sağlığına da zarar. Abdal olmak ise her kula nasip olmayan zor zanaat.
Gelecekle ilgili sorumluluk duymamak mümkün olabilse bu durum belki de katlanılabilir olurdu, yani yalnızca seyreden olabilseniz, yalnız kendi doğrularınızın efendisi kalabilseniz mesele kolaydır. Ne o ne o derseniz, yeri gelince de hem o hem o dersiniz olur biter. Kontrolü sizin elinizde olmayan koşullar içinde karşınızdakilerin ne yapacağı size bağlı olmayan durumlarda doğru tutum alabilmek cesaret isteyen bir mesele.
Tarihi insanların yaptığını ama devraldıkları miras içinde yaptıklarını unutmak gerek. Bütün mesele bu mirasa mahkûm olmayıp onu değiştirebileceğimiz yolları bulabilmekte. Bu mirası yok sayma şansına hiç kimse sahip değil, eğer kendimizi Tanrı gibi görmüyorsak, gerçek tekelimizde demiyorsak. Başka deyişle bütün mesele eski yanılışları görerek, onları tekrar etmeksizin yeni yanlışlar yapmayı göze alabilmekte.
Ne olacak?
Bugünlerde Dünya ve Türkiye’de açık veya örtük, bilinçli veya bilinç dışı sorulan soru “Ne olacak” sorusu. Ne olmakta olduğunu ve ne olacağını kimse tam olarak bilmiyor. Biliyormuşuz gibi yapmamak gerek. Soğuk Savaş’ın bitiminin hemen ertesinde dünyayı iyimser bir hava sarmıştı, oysa bugün Soğuk Savaş’ın bitip bitmediği dahi soruluyor. Kapitalizmin 2008 finansal krizinin dibi gözükmediği gibi asıl dalganın gelmediği yorumlarını yapılıyor. Bu tür büyük ekonomik krizlerin ardından otoriter devletin yeniden döndüğünü, askerî harcamaların, silah üretiminin bunalımı aşmada bir alet olarak kullanıldığını biliyoruz, bunalımdan çıkışın Keynezyen yolları yani. Elbette bugün dün değil ama dünün bugünün koşulları içinde kendini tekrar etmeyeceğinin garantisi de verilemez.
Bugünlerde Türkiye’deki hâkim olan hava da aynı, kaygı verici bir bekleyiş... En kaygı verici durum ise Kürt meselesine ilişkindir. Soru aynı:
Ne olacak?
Net olan tek tutum iktidarın KCK operasyonlarıyla PKK ve BDP’ye yönelik artan baskılarında bir yumuşamaya dönme niyeti taşımadığıdır. Tutuklamalardaki sayısal sonuç bile insan hakları ihlali anlamına gelen niteliksel vahim bir durum yaratıyor. KCK tutuklamaları nedeniyle bir kısım tutukluların Karadeniz illerindeki hapishanelere nakledildiği haberleri geliyor. Demokratik koşullar içinde bu terazi bu sıkleti çekemez.
Abdullah Öcalan üstünde temmuzdan beri süren avukatlarıyla görüşme yasağı sürüyor. Şimdi de Öcalan’ın ailesiyle görüşmeye neden çıkmadığı tartışılıyor. Rivayetler muhtelif ama ortada kaygı verici derin bir belirsizliğin olduğu kuşkusuz.
Belirsiz olan aynı zamanda PKK’nin ne yapacağıdır. Ağır bir operasyon altında, devletin neredeyse bitirdik anlamına gelen açıklamaları karşısında PKK’nin bitmediğini göstermek için kendini bir şeyler yapma zorunda hissediyor olması tahmini zor bir durum değil. Bu nedenle de kötü şeyler olacak kaygısı ciddi bir kaygıdır.
En kötü duygu ise bu belirsiz kör gidiş karşısında bir şey yapamama, çaresizlik duygusudur. Tehlike “geliyorum” diyor ama durumu tariften başka kimse derde deva bir şey söyleyemiyor.Korkulanlar olur da devletin şiddetinin ardından PKK şiddeti gelirse yine tarifler yapılacak ama yalnızca tarif olacak. Yine suçlu aranacak, bir taraf bir yöne başka taraf başka yöne işaret edecek veya ne o ne o denecek. Ama olan da olmuş olacak.
Demokratik kamuoyunun bu KCK operasyonları nedeniyle en hafif deyimiyle nötralize edilmiş olması şiddeti önleyebilecek tek imkânı da yok ediyor. Ağır operasyon yemiş, bir çevirme harekâtıyla kıskaca alınmak istenen bir hareketin soğukkanlı olabilmesi ancak yalnızlık, terk edilmişlik duygusuna kapılmamasıyla mümkün olabilir. Oysa bugün bana kadar ulaşan bilgiler bile AKP’ye oy vermiş olan Kürtler içinde de “yalnızlık” duygusunun giderek koyulaştığıdır. Özellikle Uludere katliamından sonra iktidarın, iktidar basınının gösterdiği duyarsızlık çok ciddi duygusal kırılmalar yaratmış durumda. “Kürtlerin Kürtlerden başka dostu yoktur” duygusu yayılıyor.
Yaklaşan, kokusunu duymaya başladığımız tehlike karşısında elimizde kalan tek yapılabilir şey özellikle bugünlerde, Kürtleri yalnızlık duygusuna iten yorumlardan sakınmak ve sonra da yapabildiğimiz ölçüde yalnız olmadıklarını gösterebilmektir.
Bu tutumu almadığımız durumda bıraktım geçmişin suçlusunu aramayı, ama önümüzde duran muhtemel şiddetin sorumluları arasına gireriz.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları

















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.05.2012
3.05.2012
30.04.2012
28.04.2012
26.04.2012
23.04.2012
21.04.2012
19.04.2012
16.04.2012
14.04.2012