Nabi YAĞCI-Taraf Yazıları
Bir ülkenin en tepesinde oturan bir yönetici, düşünce tarzını, eğilimlerini, yargılarını, beğenilerini herkesin paylaşmak zorunda olmadığını unuttuğunda demokrasi başladığı gibi bitiyor. Başbakan Erdoğan, demokratik hak ihlalleri nedeniyle eleştirdiği Türkiye’ye gelmeyeceğini söylediği için ABD’li yazar Paul Auster’e fena halde kızarak “Cahil adam, gelsen ne olur, gelmesen ne olur “demiş.
İnsanlar kibirli de olabilir; olmamalı ama oluyor, hiç kimse dümdüz değil, sütten çıkmış ak kaşık misali ak değil. Kibir şu veya bu ölçüde hepimizde vardır, öyle kolay değil kibirli olmamak. Kendinizi bir eleştiri karşısında kırılmış, gururu incinmiş hissediyorsanız hemen orada kibir kendini tersten gösteriyor demektir. Kibrinizi bastırabilir veya bastıramaz dışa vurursunuz.
Ama iktidar sahibi olup, devletin tepesine oturmuşsanız kibirli olup olmamanız yalnız sizin sorununuz olamaz. Çünkü iktidar kibri demokrasiyle bağdaşmaz. Bir başbakan yalnızca kendine oy verenlerin başbakanı değildir, bir ülkenin başbakanıdır. O ülkede kendi gibi düşünmeyenlerin de olduğunu unutmamak zorundadır. Elbette biliyorum, bir siyasi partinin görüşleri, programı, çizgisini savunarak oraya gelmiştir, kendisinden renksiz olmasını beklemek yanlıştır. Muhafazakârsa kuşku yok bunu ifade edecektir ve bu onun meşru bir hakkıdır, icraatları da o yönde olacaktır. Ama burada kırılgan ince bir ayrım da var.
Kendisi gibi düşünmeyen, kendi partisinin görüşlerinden farklı görüşte olan ve hatta kendi partisinden olmadığı halde ona oy veren insanları hesaba katmak zorundadır bir başbakan.
Söylemi bu dikkati yansıtmalıdır.
Başbakan’ın ABD’li yazar Auster’e “cahil adam” deyişi bu ülkenin bir yurttaşı olarak beni ciddi anlamda rahatsız etti. Bu laf en azından beni temsil etmiyor. Başbakan’ın Türkiye hakkında, hepimiz hakkında böyle bir kötü imaj yaratmaya hakkı yok. Başbakan olması her aklına geleni söyleme hakkı vermez. Bizler söyleriz, gerekirse faturasını da öder yargılanırız ama o söyleyemez.
“Cahil adam” sözünün dışarıda çok yankılanacağına hiç kuşku yok. Bu yankının hiç de hayırlı olmayacağını bir başbakan düşünemiyorsa soğukkanlılığını yitiriyor demektir. Acaba soğukkanlılığın yitirilmesinin nedeni, son zamanlarda dışarıdan gelen eleştirilerin yoğunlaşması olmasın? Zira Türkiye’nin demokrasi karnesindeki kırıkları hızla artıyor.
34 vatandaşının kendi emrindeki ordu tarafından nasıl öldürülmüş olduğunu açıklayamamış bir hükümetin başbakanının bir yazara karşı böylesine kaba bir üslup kullanmasına “özrü kabahatinden büyük” derler. Şu anda hepimiz, bütün Türkiye Uludere konusunda cahiliz, ne olduğunu, niye olduğunu bilmiyoruz. Başbakan önce bizleri cehaletten kurtarsın.
Yazar Auster’i başka sözlerle eleştirebilir, cezaevlerinde gazeteci olmadığına bu kadar eminse yazarı görmesi için davet edebilirdi Başbakan. Tersini yapması hırçınlaşması, aksine yazarın iddialarını doğrulayıcıdır. Yarası olmayan gocunmaz demezler mi?
Yine bildik gerekçeler. “Cezaevlerinde fikir suçluları yok onlar komünisttir” gerekçeleriyle hayatımız geçti, şimdi de “gazeteci yok onlar terörist” deniyor. Üstelik mesele yalnızca cezaevlerinde olma meselesi de değil, haklarında dava açılan fikir insanlarının varlığı söz konusu. Daha geçenlerdeBaşbakan, Ahmet Altan’a, Perihan Mağden’e hakaret davası açmadı mı? Fikir, ifade ve basın özgürlüğünün çiğneniyor olmasının göstergesi yalnızca mahkûmiyetler de değildir. Görünür görünmez baskıların insanları rahat düşünemez yazamaz hale getirmesidir asıl sorun. Gerisi sonuçtur. Ayrıca henüz yargılama bitip ceza almamış insanları terörist ilân etmek masumiyet karinesini ihlaldir.
“İnsan aklı nisyanla malul”
Özellikle bizim ülkemiz için ne kadar da doğru. Bizde 12 Eylül sopası yiyenler bile kolayca askeri vesayet yanlısı oluverirler. Bir şiir okudu diye kendi hakkında dava açıldığını ne çabuk da unutuveriyor Başbakan Erdoğan. İslamî duyarlılıklı yazarların bir zamanlar en hafifiyle dini siyasete alet etme, şeriat düzeni getirme gerekçeleriyle suçlanıp yargılandıklarını, ceza yediklerini, hapis yattıklarını Başbakan ne de çabuk unutmuş!
AK Parti için Anayasa Mahkemesi’nde açılan davanın Yargıtay Başsavcısı tarafından hazırlanan iddianamesinin gerekçelerinin basına verilen demeçler, çıkan yazılar, makaleler, tv konuşmaları olduğunu, bunlara dayanarak bu partinin “irtica odağı” olarak gösterildiğini yani ifade ve basın özgürlüğünün çiğnenmesi pahasına suç delili yaratıldığını ne çabuk da unutuvermiş!
İfade ve basın özgürlüğünün çiğnenmesine tepkiler artıyorsa, bunun bir iktidar için alarm zili olduğunu bizim siyasi tarihimiz yeterince kanıtlıyor. Bizden söylemesi.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları

















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.05.2012
3.05.2012
30.04.2012
28.04.2012
26.04.2012
23.04.2012
21.04.2012
19.04.2012
16.04.2012
14.04.2012