Namık ÇINAR
Her şey o denli kör gözüm parmağına ki, “n’olacak bu memleketin hâli” diye düşünmek için artık rakı bile gerekmiyor.
Bugünün soğuk savaş sonrası dünyasında, bir tarafta, NATO vesilesiyle elli yıldır bizim de deneyimlediğimiz, uygarlık ve istikrar alanı olmayı sürdüren ABD-AB ekseninin temsil ettiği“demokrasi cephesi”; diğer tarafta, henüz buyurgan yönetim tarzlarından başka türlüsünü tatmamış toplumları simgeleyen ve ideolojileri ya da küresel/bölgesel hegemonya hevesleri uğruna her türlü maceraya teşne duran Rusya, Çin ve İran gibi “despotik devletler cephesi”; bir başka tarafta da, bin dört yüz yıldır din ve mezhep üzerinden yaptıkları kabile ve klân savaşlarıyla kendilerini tüketen, o yüzden de yukarıdaki gruplar tarafından sömürülmekten kurtulamayan Ortadoğu halklarının oluşturduğu “ikinci lig devletler cephesi”...
Manzara aşağı yukarı bu. Hâl böyleyken, hangi tarafta yer alacağı konusunda yakasını zor kurtardığı 28 Şubat’ın vesayetçi generalleriyle Batı’ya burun kıvırarak âdetâ ilkin despotiklerden yana olmaya kalkan, ama onları atlattığına daha sevinemeden bu kez de Erdoğan’la İslâm dünyasına dalarak o coğrafyanın sorunlarına bulanan, bir öyle bir böyle savrulmaktan gözleri şaşı, kafası da bir hayli karışmış görünen Türkiye’yi ne yana koymak gerekecek şimdi?
Zira siyasal karar alıcılar, bu ülkenin uluslararası güvenliğindeki istikrarın elli yıldır içinde konumlandıkları demokrasi grubundan kaynaklandığını unutmaya başlamış gibidirler.
Meselâ Malatya Kürecik’te NATO ittifakı çerçevesinde Hava Savunma Sistemi kurarken, ayrıca bir de dört milyar dolar verip, sanki yalnızlığı seçecekmiş gibi niyetlerle füze satın almaya kalkmak, hem kafaların gerçekten karışık olduğuna delâlet eden bir çelişki, hem de halkın parasıyla yapılan bir hovardalıktır.
Oysa NATO şu sıralar, AB’deki gelişmelere de paralel olarak, ihtiyaç hasıl olduğu andaki yerlere derhâl sevk edilebilen dinamizm ve tekniklerle donanımlı, “Ulus Üstü Karma Görev Kuvvetleri” ihdas etmek suretiyle, “Savunma Konsepti”ni yeni baştan yaratma sürecine girmiş bulunmaktadır.
Nitekim bu maksatla, artık bundan böyle Trakya’nın savunması bile, “Yüksek Hazırlık Dereceli Prosedürler”den geçerek düzenlenmiş bir İngiliz tümeni, bir İspanyol tümeni, bir Yunan tümeni ve bir Türk tümeninden müteşekkil “NATO Mukabele Kuvveti” kolordusuyla yapılacak şekilde plânlanmıştır.
Ne ki, öteye beriye yalpalayarak ikilemle davranmak, sizi şimdi barışın kıyafetlerini naftalinleyip, kamuflaj giysileri, teçhizatlar ve çelik başlık çeşitleriyle donanmış bir gardırop düzmeye itecektir sadece.
Artık kendinizi, mal ve hizmetleri izleyeceğiniz dünya ticaret fuarlarında boy gösterirken değil, ellerini ovuşturan silah tüccarlarının kucağında otururken bulacaksınızdır.
Üstelik, dünyanın demokratik kanadındaki yerinizi en küçük bir tereddüde mahal dahi bırakmadan belirlemedikçe, reform adına hiç ama hiçbir şey de yapamayacaksınız.
Size ordu üzerinden bir örnek vereyim:
Sizin bugünün şartlarındaki gereksiniminiz, ihtiyaç duyulan mevkie birkaç saat içerisinde erişerek mevzilenebilecek ve uçarbirlik, yüzerbirlik, dağ ve komando harekâtları yapabilecek yeteneklerde olan; son sistem helikopterler, zırhlı personel taşıyıcıları, tanklar, tırtıllı araçlara monte edilmiş kundağı motorlu topçu bataryaları ile mücehhez, ateş gücü ve hareket kabiliyeti yüksek hava ve deniz kuvvetiyle de desteklenen; her biri üçer bin kişilik tam kapasiteli ve profesyonel kadrolu, çakı gibi otuz tane tugaydan ibarettir.
NATO’daki gelişmeleri ve uyumu da gözeterek, yeniden teşkil edilecek olan bu birliklerin, her biri kendi kendine tam yeterli bir “Görev Kuvveti” olarak tertiplendiklerinde, toplamda 1500 kadar yirmi beş yaşında takım komutanı teğmene, 500 kadar otuz yaşında bölük komutanı yüzbaşıya, 100 kadar otuz beş yaşında tabur komutanı binbaşıya, 30 kadar da kırk yaşında tugay komutanı tuğgenerale ihtiyaç vardır.
Hadi karargâhların, diğer muharip ve yardımcı sınıfların destek ve hizmet unsurlarını ve ayrıca diğer kuvvetlerin mevcutlarını da hesaba katarak, bu sayıları ikiye değil, üçe değil, dörde değil, beşe değil, altıya değil... kaça katlarsanız katlayın, hâlihazırdaki 40 bin subayı, 95 bin astsubayı, 65 bin uzman personeli açıklamaya ve bir yerlere yamamaya hiç kimsenin yalanı yetmeyecektir.
Bu unsurların kahir ekseriyeti, artık kadroları kalmayan, rütbe çeşitlilikleri ve makamları itibariyle âdetâ Tolstoy’un Harp ve Sulh’ündeki General Kutuzov’un ordusunu çağrıştıran, yaşlı, hantal ve gereksiz safralardır.
Toplamda 150 bini dahi bulmayacak çevik bir gücün, giysilerini atlastan sırmalarını ibrişimden diksek bile, inanın şimdikinden daha ekonomik kalacaktır.
Bu ordu mevcut yapısıyla millete her anlamda bir yüktür.
O yüzden, ne zaman NATO ve AB ile ilişkiler tavsayıp savsaklandı ise, millet de o oranda merkep gibi görülmeye başlamıştır.
“Kazanım... kazanım...” dedikleri de, saraçlığı öyle dönemlere rastlayan, halkın kafasına geçirdikleri koşum takımları ve yularlar, sırtına vurdukları semerlerdir.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Kendi ayak izlerini görmek, boşuna heveslenmektir
11.05.2022 - Emperyalizm
24.03.2022 - Hoparlörden ezan ve linç
6.02.2016 - Bugün için artık yapacak tek şey var
30.05.2016 - Darbe plânları yasal mevzuata uygundur!
24.05.2016 - Liberalizm, demokrasinin öteki adıdır!
13.05.2016 - Ne durumdayız?
10.05.2016 - Kut’ül Amare kahramanı (!) aslanlar aslanı Engin Ardıç
8.02.2016 - Kut’ül Amare yahut en son yoksul kandırma numarası
3.02.2016 - Demokrasi mi, askerî veya dinî faşizm mi?
29.04.2016
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
faruk tuncay
Bu kadar Ezop lisanına ne gerek var. Gezi olayını dinamitleyen Cemaat polisidir densin de anlaşılsın anlamayanlarca.
AKİL
ÇOK MU ZORUNA GİDİYOR ERKONOKONCULARIN CEZA ALMASI