Namık ÇINAR
Altında kurtların böceklerin solucanların yuvalandığı miskin ve kokuşmuş bir kayayı andıran bu çirkef düzeni kanırtıp da yerinden oynatan kavi bir levyeydi Ahmet Altan.
Tıpkı askerlikteki gibi, muharebe meydanının kalbine doğru yapılan bir “cebri yürüyüşün adım ayarlayıcısı”ydı.
Savaş, korkakların da yapabilecekleri toplu bir kavga olduğu için, esasen askerlik özel bir cesaret gerektirmez. Orada aslolan iyi organize olmaktır. O yüzden askerlerde aranacak öncelikli hususiyet cesur olmaları değildir.
Ama yazı yazmak, hele de Ahmet Altan gibi yazı yazmak yürek ister. Öyle önüne gelenin kotardığı somun pehlivanlıklarına hiç mi hiç benzemez.
Yazı yazarken nasıl altı okka olunacağını, bir nebzecik olsun bende de varsa eğer, ondan öğrendim.
Siyaset çıfıtının en ağır halterlerini, çocuk oyuncağı gibi, parmaklarımın ucuyla nasıl kaldıracağımı ondan öğrendim.
Kendi bireysel sorunlarım ortalıkta lime lime dururken, onları bir kenara koymasını ve bu koşullarda bile halka ve yurda hizmet etmesini ondan öğrendim.
O şimdi bagetini elinden bırakmak zorunda kalmış bir maestroysa, susar elbette ki orkestra da o lâhza.
İlkin duraksayan, sonra da tornistan yapıp geriye dönerek, yaptıklarını kendi kuyruğundan başlayarak yiyen bir yılana dönüşen Türkiye’deki değişimin de, bilinsin ki artık tamamen noktalandığına dair bir işarettir bu aynı zamanda.
O sustu ya; derin bir oh çekmişlerdir nihayet, işlerine gelmeyeni duymak istemeyenler.
Keyiflerine diyecek yoktur şimdi onların.
Yatırlara dikmişlerdir mumlarını, koşa koşa.
Türbe sunaklarına dizmişlerdir adaklarını sıra sıra.
Ki o kurbanların gözlerine örttükleri her bir bant, halkın bilincini karartmak için çekilmiş bir mil yerinedir oysaki.
Ama ne gam, yüzlerini güldürdü ya kötülükler tanrısı; bundan sonra onlar da giderek tamamen körleşecek, tamamen sağırlaşacak, tamamen dilsizleşeceklerdir.
Pisliklerini ve kirli çamaşır sepetlerini yok bundan böyle devirip serecek, onunki kadar iri bir çatal yürek.
Bir tek alkışlayanlara, bir tek önlerinde secde edenlere ve kendilerinden korkup da köklü meseleleri üstünkörü geçiştirenlere mahkûmdurlar artık.
Hadi edin rahat, edebilecek misiniz bakalım.
Mutluluk muymuş, olmayınca önünüzden aykırı geçen, size taş koyan; görün bakalım.
Fındıkkabuğu çelimsizliğinizle o okyanusları pusulasız bir tekneyle geçin bakalım.
Yol boş, meydan boş...
Kökleyin gazı!
Savurun mavrayı!
Ha gayret, az kaldı cehenneme...
....
Lâkin durun bakalım!
Belki de yağma yok!..
Hevesiniz kursağınızdadır belki de...
Çünkü nefes alıp verdikçe...
Mangal gibi yüreği sol böğründe attıkça...
Bu savaşın herhangi bir safhasında onun yeniden kılıç kuşanacağından adım gibi eminim ben.
O yüzden diyorum ki;
“çan çalmıyoruz
çan çalmıyoruz
yok salâ veren!
Bu giden
biten bir şarkı değildir...”
gene de.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016