Namık ÇINAR
Bence öyle dil sürçmesiydi falan diyerek geçiştirilecek gibi gözükmüyor, Başbakan’ın sözleri.
Tam tersine, ipuçlarını alıştıra alıştıra vermek isteyeceği nihai projesinin, şimdilik bu kadarla yetindiği baklalarıdır, ağzından o dökülenler.
Türkiye’deki yedi coğrafi bölgenin, yedi siyasi bölge olarak da tanımlanabileceğini bilinçle sarf ediyor; hattâ bir taraftan yavaş yavaş hazmedilmeye başlanması için de, bütün kontrolü elinde tutarak oluşturduğu şu ünlü Âkil İnsanlar Heyeti’ni bile, gene o yedi siyasi bölge bazlı anlayışla tertipleyerek görevlendiriyor.
Erdoğan, doksan yıllık I. Cumhuriyet’in katı lâikçi Kemalist işlevini tamamlamış olduğuna kanaat getirmekle beraber, devamında çağa yaraşır bir Demokratik Cumhuriyet safhasına geçmek yerine, belli ki Osmanlı’yla bağın koptuğu yerden başlanacak şekilde, temel belirleyenin yeniden İslâmiyetolacağı, mazideki o bildik düzeni özlüyor ve tasarlıyor.
Bu düzenin eskisi gibi sürmeyeceğinden hiç kuşku yok. Hattâ coğrafi bölgelerin yeni birerademimerkeziyet alanları olarak ele alınmalarında da beis yok.
Ne ki Erdoğan meselelere bu gözlüklerle bakmıyor. O, otoriter ve çok merkeziyetçi bir kişiliğe sahip, her şeyden önce.
Kaldı ki, eyaletlerden dem vurmasının pek öyle kıymeti harbiyesi de yok zaten.
Osmanlı’da idari yapı Eyalet Sistemi olmakla birlikte, siyasal yönetimin belirleyeni gene demerkeziyetçilik idi.
Osmanlı’da hiçbir vakit ademimerkeziyet ilkesi egemen olmamıştır.
Ademimerkeziyetçilik demek, yerel siyasal güçlerin, merkezî siyasetin tekelini kırarak, siyasal karar alma süreçlerine onunla eşit olacak şekilde katılmaları demektir.
Bu hâl, ne Osmanlı’da sözkonusuydu; ne de Erdoğan’ın Gelecek Plânlarında mevcuttur.
Tabii Erdoğan, bir ara heveslenerek içine girmek için bir hayli güç sarfettiği, ancak sonraları içine düştüğü konjonktürel krizleri nedeniyle artık ondan pratik yararlar ummanın yersiz olacağı gerekçesiyle vazgeçip soğuduğu AB projesinden de hırs ve ilham kapıyor.
Hiç kuşku yok ki, aldığı İslamî eğitim ve terbiye onun hayat felsefesinin temelini oluşturduğundan ve politikayı dahi Allah rızası için yaptığından hareketle; insan topluluklarını en iyi derleyip toparlayan faktörün din mefkûresi olduğu, işte bu nedenle İslâm âlemini aynı şemsiye altında yeniden biraraya getirmenin Allah’a kulluk etmede son nokta sayılacağı, denebilir ki onun yaşamsal şiarıdır.
Lâkin gözleri bağlı olduğu için, İslâm ülkelerinin dinden uzaklaştıkları için değil, tersine, bin üç yüz senedir içinde yüzdükleri din ve mezhep ölçekli yapılanmalar yüzünden paramparça olduklarını ve o nedenle çağın dışında kaldıklarını görememektedir.
Göremediği diğer bir şey de, doksan yıllık I. Cumhuriyet’in onca sorunlu, parçalayıcı, ayrıştırıcı ve katı laikçi yapısına rağmen, siyasal hayat tarzının ve demokrasi çıtasının diğer İslâm ülkelerine nazaran bir miktar daha yukarıda seyretmesi, toplumsal ikliminin dinden neşet etmeyen oksijeni sayesindedir.
Demokratik ülkeler nasıl evrildi
AB uygarlığının temel belirleyeni ise, altyapısal bir saik olarak açık pazar ekonomisi ile, onun türevi olan burjuva demokrasisinin kural ve kurumlarıdır. Hattâ, İkinci Harp’te elli milyon insanını kaybetmenin derin şokuyla, bu değerleri bile aşarak kutsadıkları ve amaç hâline getirdikleri insan odaklı o muazzam felsefeleridir.
Tarihsel olarak o birliktelikleri, ne Kutsal Roma Kilisesi’nin yüzyıllarca süren kavgaları, neNapolyon savaşları, ne Hitler-Mussolini faşizmleri, ne de Lenin-Stalin komünizmlerikurabilmiştir.
Sonunda pes ettikleri ve doğruyu buldukları yer, insan hakları rüzgârlarının püfür püfür estiğidemokrasilerdir.
Bizim Şark ise, belli ki kana doyamamış; ya da, acıları dindirmenin doğru yollarını henüz görememiştir.
O yüzden, bugünlerde Öcalan’la yürüttüğü çözüm süreçlerini değerlendirirken, günlük hayatın aldatıcılıklarında yitip giderek, büyük resmin içindeki Erdoğan’ın özlemlerini ve geleceğe matuf hayallerini gözden kaçırmamak gerekir.
Ne Erdoğan, ne de Öcalan için güncelin önemi vardır. Her ikisi de geleceğin plânlarına odaklanmışlardır.
Öcalan, teröristlerin yanlarında götüreceği elli dolarlık Kalaşnikofların değil, artık davasını uluslararası platformlara taşıyabileceği resmî meclis kararlarının meşrulaştırıcılığı peşindedir. Bu uğurda normal koşullarda iken istemeyeceği şeyleri, meselâ devletin kontrolü altında yapılmasını talep ederek, geri çekilecek unsurların deşifre olmalarını dahi göze almaktadır.
Erdoğan bakımından ise, doksan yıldır uykuda olan halifelik, yeniden canlandırılması mümkün bir enstrüman gibi durmaktadır.
Tüm Mezopotamya ve İslâm âlemini içine alan onun muhayyilesindeki büyük resimde muhtemelen Öcalan’ın KCK’sına da yer vardır.
O da zaten bunu hissetmiş olmalı ki, ufak ufak dinsel söylemli ödünlere başlamıştır.
Demek oluyor ki, demokratikleşmenin dışında kalan her yol bin türlü maceraya gebedir.
[email protected]
Yazarlar
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016