Neşe Düzel

“Yeni bir araştırma yapıldı. Türkiye halkının yüzde 30-32’sinin obez olduğu çıktı. 20 milyon obezimiz var. Her üç kişiden biri obez demek bu! Amerika’daki obezite oranı da böyle işte.”
“‘Gürbüz çocuk sağlıklı çocuktur’ demeye artık son verilmeli. Gürbüz çocuklar, aslında geleceğin obezleri olarak yetiştiriliyorlar. Özellikle çocuklarda, gençlerde obezlik artıyor.”
“Dünyada bir numaralı önlenebilir ölüm nedeni sigaraysa, ikincisi de obezite. Kanserden daha tehlikeli bir hastalık bu. Kanser türlerine varıncaya dek yol açtığı hastalıkların listesi öyle korkunç ki.”
***
NEDENYUNUS YAVUZ
Bugüne dek biz aşırı şişmanlığı, Amerikan toplumuna ait bir sorunmuş gibi düşündük hep. Obezitenin Türkiye’nin de çok ciddi ve genel bir sorunu haline geldiğinin farkına varmadık. Ta ki devlet harekete geçinceye dek... Milli Eğitim Bakanlığı, obeziteyle mücadele için okulların kantinlerinde fast-food satılmasını yasaklama kararı aldı bu yıl. Ayrıca Sağlık Bakanlığı da bilim adamlarıyla toplantılar yaptı ve ülke çapında obezite merkezleri açmak için girişimler başlattı. Peki, obezite nedir? Neden olur? Kimlerde olur? Yol açtığı hastalıklar neler? Obezite aileden mi geçiyor? Türkiye toplumunda obezlik yayılıyor mu? Ne tür bir beslenme aşırı kiloya yol açıyor? Tedavisi var mı? Diyet yaparak iyileşebilirler mi? Nasıl bir diyet gerekiyor? Diyet işe yaramazsa cerrahi müdahale yapılıyor mu? Tam olarak ne yapılıyor? Cerrahi müdahale sonuç alıyor mu? Türkiye’de obezite ameliyatları çok yapılıyor mu? Kadınlar mı yoksa erkekler mi daha çok yakalanıyor obezliğe? Çocukları, bu hastalıktan korumak için nasıl beslemek gerekiyor? Bütün bu başlıkları Türkiye Obezite Cerrahisi Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. Yunus Yavuz’la konuştuk. Obezite cerrahisinin önde gelen isimlerinden olan Doç. Dr. Yunus Yavuz, Türkiye toplumuna hızla yayılan obezite salgınıyla ilgili çok uyarıcı ve çarpıcı bilgiler verdi.
***
NEŞE DÜZEL: Obezite nedir?
YUNUS YAVUZ: Obezite, vücuttaki yağın fazla olmasıdır. Bugünün bilimi, insanları vücut kitle endekslerine göre sınıflandırıyor. Vücut kitle endeksi, insanın kilosuyla boyunun oranıdır. Eğer bu oran, 19 ila 25 arasındaysa kilo normaldir. Vücut kitle endeksi 25-30 arasında olan kişi ise fazla kiloludur. Türkiye’de büyük çoğunluk bu kategoride yer alıyor.
Türkiye’de nüfusun yüzde kaçı fazla kilolu?
Türkiye’de nüfusun yüzde 70’i fazla kilolu... Yani bu insanların vücut kitle endeksi 25-30 arasında. Eğer vücut kitle endeksi 30’dan fazlaysa, bunlara da bilim “obez” diyor. Endeks 40’ın üstüne çıktığında ise bu, “morbid obezite”, “ölümcül derecede obezite” olarak tanımlanıyor. Vücut kitle endeksi 19’un altına olan da düşük kilolu oluyor.
Vücut kitle endeksi nasıl hesap ediliyor?
Kişinin kilosu bölü boyunun karesi, vücut kitle endeksidir. İngilizcesi, “body mass index”tir. Diyelim ki bir kadının boyu 1.60, kilosu da 50. Boyunun karesini alıyorsunuz, 1,60’ın karesi 2,56’dır. Kilosunu yani 50 kiloyu bu rakama bölüyorsunuz. 50 kilo bölü 2,56 eşittir 19 çıkıyor. 19-25 arası bir rakam normal bir kilodur.
Türkiye’de insanların yüzde 70’inin fazla kilolu olduğunu söylediniz. Peki, nüfusun yüzde kaçı obez, bunu biliyor muyuz?
Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Müdürlüğü, obeziteyle mücadele için yeni kararlar aldı. Bu kararları alan kurullardan birinde ben de görevliydim. Geçen mayıs ayında, obeziteyle ilgili bize taze veriler geldi. Çeşitli nedenlerle polikliniklere gelen bir milyon 400 bin hastanın boylarını, kilolarını, karın ve göbek çevrelerini ölçmüşler. Türkiye halkının yüzde 30-32’sinin obez olduğunu görmüşler. Anlayacağınız Türkiye’de 20 milyon obezimiz var. Buna bir de vücut kitle endeksi 40’ın üzerinde olanları eklerseniz... Ki Türkiye’de nüfusun yüzde 3’ü de böyle “morbid obez”... Yani bu ülkede iki milyon insan hayati tehlike taşıyan bir biçimde hastalık derecesinde obez.
Çok yüksek değil mi bu oranlar?
Evet. Üç kişiden biri obez demek bu! Amerika’daki obezite oranı da buna yakın işte! Bizim nüfusumuzun yarısından çoğu fazla kilolu, obez ve morbid obez! Zaten fazla kiloluktan obezliğe geçiş bir devamlılıktır.
Anlamadım...
Mesela çocukluk çağında fazla kilolu olmak, ileride obeziteye temel sağlar. Bunun için, “gürbüz çocuk sağlıklı çocuktur” demeye artık bir son vermek lazım. Gürbüz çocuklar, aslında geleceğin obezleri olarak yetiştiriliyorlar. Ciddi bir çalışma yapılsa, Türkiye’de çocuklarda obezitenin Amerika’dakinden hiç farklı olmadığı görülür. Bu ülkede çocuklarda obezite çok arttı ve ciddi bir sorun haline geldi. Bütün bu obez çocuklar ilerinin morbid obezleri olarak yetişiyorlar. Anne babaları eğitmek de şart. “Tabağındaki yemek bitmezse arkandan ağlar, bak Afrika’dakiler aç kalıyor” demeyi bırakmalılar.
Anne ve babalar ne yapmalılar?
Çocuk doyduğu zaman, onun doyma duygusunu dikkate almak lazım. Doyma sinyalini dinleyecek hale getirilmeli çocuk! Çünkü toplumun genelinde yaşananın aynısı çocuklarda da yaşanıyor. Türkiye’de çocuk ve yetişkin, toplumun genelinde, obezite ve fazla kiloluluk artıyor. Çocukların hayat tarzlarını gözleyin...
Ne görüyoruz?
Evlerinden servislerle alınıp okullara götürülüyorlar, apartmanlarda yaşıyorlar. Hepsi evlerde ekran başındalar. Sokakta aktiviteleri kalmadı. Okullarda da spor faaliyetleri çok az. Çocukluk çağı obezitesi de bu ülkede her geçen gün ciddi olarak artıyor. Bugün çocuklarda obez oranı yüzde 6’lara tırmanmış durumda. İstanbul Üniversitesi’nin Sağlık Bakanlığı’yla birlikte yürüttüğü iki çalışma var. İlki sekiz yıl önce yapılmış. Bunu, yeni yapılan çalışmayla karşılaştırdığınızda, insanlarımızın son sekiz yılda ne kadar kilo aldıkları da ortaya çıkıyor. Sekiz yıl önce bu ülkede obezite oranı yüzde 20 iken, şimdi yüzde 30’un üzerine çıkmış bulunuyor.
Kadınlar mı yoksa erkekler mi daha çok yakalanıyor obezliğe?
İstatistiksel olarak obezite kadınlarda daha fazla. Kadınların yüzde 34’ü, erkeklerin ise yaklaşık yüzde 26’sı obez.
Niye kadınlarda obezite daha yaygın?
Genel olarak dünyada da durum böyle. Kadınlardaki obezite oranı erkeklere göre biraz daha fazla. Genetik yatkınlık ve kadın vücudunun yapısıyla da ilgisi olabilir bunun. Bir de tabii bizim kültürümüz, kadının kilolu olmasını benimsiyor. Hamilelik sonrası alınan kilolar önemsenmiyor. Şişmanlık kanıksanıyor. Bizde kadınlar pek sokağa çıkmadıkları için aşırı kilolu, obez kadınlar pek gözükmüyorlar ama evlere gidilip yapılan çalışmalar, İç Anadolu ve Trabzon bölgelerinde vücut kitle endeksi 30’un üzerinde olan insanların oranının yani obezitenin yüzde 60-70’lere çıktığını gösteriyor
Hangi bölgeler zayıf?
Genelde İç Anadolu ve Karadeniz bölgesinde daha fazla obezite var. Batıda biraz daha az. Obezite oranı özellikle kadınlarda taşrada ve kırsalda bayağı yukarılara çıkıyor.
Obezite, neden olur?
Obezitenin üç ana nedeni var. Birincisi genetik neden... Obezitenin bir bölümü genetik. Fareler üzerine yapılan çalışmalarda, obez farelerin bulunduğu görüldü ve vücutta bazı genetik bölgelerin obeziteye neden olduğu keşfedildi. Mesela obezite ve diyabet genlerinin yerleşim bölgeleri birbirleriyle çok alakalı. Anlayacağınız vücuttaki genetik haritamız, ileride başımıza obeziteyle ilgili sorunlar çıkarabiliyor. Obez çiftler görürsünüz. Bunların çocukları da obezdir. Çocuğun obezliği, onun psikolojisiyle ya da yaşam tarzıyla ilgili değildir. Çocuk obez olarak doğmuştur.
Obezitenin ikinci nedeni nedir?
İkinci neden, çevresel faktörler. Genetiğiyle oynanmış yiyeceklerden tutun da McDonald’s’ın porsiyonlarına varıncaya kadar yaşadığımız hayatın koşullarıdır bunlar. 1950’lerde McDonald’s’ın porsiyonları çocuk porsiyonu gibiyken, şimdi boyutları neredeyse bin kaloriye varan porsiyonlara dönüştü. Yiyeceklerde porsiyonlar iyice büyüdü... Ayrıca insanlar işlerinde daha çok makine kullanır oldular. Bütün bu çevresel faktörler obeziteye kaynaklık ediyor işte! Obezitenin üçüncü nedeni de davranışsal faktörler.
Davranışsal faktörler ne demek?
Bu da kişinin hayat tarzı oluyor. Kişinin spor yapıp yapmaması, vaktini televizyonun başında geçirip geçirmemesi, kişinin psikolojisi, ruh hali, onun hayat tarzını belirliyor. Bu arada tabii bazı hastalıklar var ki onlar da obeziteye zemin yaratıyor.
Hangi hastalıklar bunlar?
Bazı hormonal hastalıklar obeziteye neden olabilir. Örneğin polikistik oval hastalığı, yani kadının yumurtalarında kistik değişimlerin olması hastalığı... Kuşing hastalığı denen böbrek üstü hastalığı... Bu hastalıklar tedavi edilince obezite sorunu halledilir. Bizim ilgilendiğimiz obezite ise yüksek kalorili yemek tüketimiyle alakalı olan obezitedir.
Obezitenin nedenini bulmak kolay mıdır?
Nedenini birçok teknikle anlayabiliyoruz. Hasta öncelikle kan tetkiklerinden ve daha sonra da psikolojik incelemelerden geçiyor. Obezitenin nedeni bir psikiyatrik rahatsızlık da olabiliyor. Hastada yeme bozukluğu bulunabiliyor. Böyle bir hasta cerrahi yoldan tedavi edilmez. Çünkü yeme bozukluğu ameliyatla düzeltilemez.
Obezite kimlerde olur?
Herkeste olabilir. Anne ve babasında baskın obez genleri olanlarda obeziteyi çoğunlukla görüyoruz. Bu durumda çocuğa obezite, ailesinden geçiyor. Ama ailesinde hiç kimsede obezite yoksa, o zaman kişi çevresel ve davranışsal olarak obezdir. Aslında her gün obeziteyle ilgili yeni bulgular yapılıyor ve vücudun salgıladığı yeni hormonlar keşfediliyor. Mesela vücuttaki yağ dokusu hiçbir aktivitesi olmayan boş bir doku gibi gelirdi önceleri bize... Ama şimdi yağ dokusu aslında onlarca hormon salgıladığı anlaşıldı. Yani yağ dokusu da aslında aktif hormonal bir doku. Ensülin direnci yağ dokusundan kaynaklanıyor. Metabolizma yağ dokusundan ötürü yavaşlıyor. Biz bunları anladıkça şu ortaya çıkıyor. Belki ileride tıp, obeziteyi, cerrahi olmayan yollardan ilaçla tedavi edecek bir noktaya gelecek.
Yağ dokusu nelere yol açıyor?
Yüksek kolesterol, yüksek tansiyon, karaciğerin yağlanması, diyabet gibi yandaş hastalıkların çoğuna yağ dokusundan salgılanan maddeler neden oluyor.
Obezitenin beslenme biçimiyle nasıl bir ilgisi var?
Doğaya bakın. Doğada obez canlı yok. Vahşi köpekler, kediler obez değil. Neden? Çünkü doğa ortamında katkı maddeleri, modifiye gıdalar yok. Buğdayın hikâyesine bakın... Otuz yıl önce buğday kepekle karışık olarak yenirdi. Kara kara ekmekler pişirilirdi. Şimdi buğday, içinde ne kadar gerekli ve yararlı lifler varsa ayrıştırılıyor ve nişasta halinde tüketiliyor. Aslında beyaz ekmek, bir şeker küpüdür. Bir modifiye gıda bu. Buğdayı sadece beyaz ekmek halinde tüketmek, kişinin kan şekerini ciddi yükseltiyor. Vücutta şeker yükselince, ensülin salgılanıyor. Bu sefer şekeriniz düşüyor ve acıkıyorsunuz. Acıktığınız için tekrar yiyorsunuz. Tekrar şeker yükseliyor ve bu böyle sürüyor. Yani doymalarınız ve acıkmalarınız artmaya başlıyor...
Sadece beyaz ekmek yemekle mi oluyor bu?
Bütün rafine gıdalar böyle. Mesela içine şeker katılmış gıdalar, meyve suları, nektarlar, hepsi vücuttaki ensülin dengesini bozuyor. Ensülin dengesi bozulunca da obezitenin temelleri oluşuyor. McDonald’s’da yemek yiyen çocuklara bakın... Soslar, ekmekler derken şekerli gıdalar çok olduğu için çocuklar kısa bir süre sonra tekrar acıkıyorlar. Çünkü şeker yükseliyor, bunun üzerine vücut ensülin salgılıyor, ensülin şekeri düşürüyor, şeker düşünce çocuk tekrar açlık hissediyor. Bu rafine gıdalarla insanlar bir kısırdöngüye giriyorlar ve normalden fazla yiyecek tüketiyorlar. Bu gıdalar açlık duygusunu kamçılıyor. Eğer biz gıdalarımızı yüz yıl önceki gibi tüketseydik ve yüzyıl önceki insanlar gibi bedenimizle çalışsaydık, obezite sadece genetik bir hastalık olurdu. Ama bugün Anadolu’da ekmek tüketiminin çok olduğu yerlerde obezite çok fazla görülüyor. Ayrıca bugün her evde de kola içiliyor.
Kolanın obeziteyle nasıl bir ilişkisi var?
Doğrudan ilişkisi var çünkü kolalı içecekler şeker yüklü. 330 cc’lik kutuların içinde 20 kadar kesmeşeker var. Kolanın yapay şekerli olanı obeziteye daha az yol açıyor ama o da masum değil. Onun da içinde şeker tadını veren madde var. Anlayacağınız yeme alışkanlıklarımızla oynandı, beslenme tarzımız ve sofralarımız değişti. Fast-food’lar hayatımıza girdi. İnsanlar dışarıda çalıştıkları için çabuk çözümler ürettiler. Ayrıca çalışırken vücudunu kullanan insan sayısı da azaldı. Makineleşmeyle masa başı işler çok yaygınlaştı. Bütün bunlar birleşince, obezite salgın haline geldi. Nasıl grip virüsünden söz ediliyorsa, bugün obezite de pandemi adını aldı artık. Obezite pandemisi deniyor ve dünyanın her yerine obezite bir salgın gibi yayılıyor. Özellikle çocuklarda, genç kuşaklarda obezlik artıyor. Ve, çocukluktaki obezlik, ileride oluşacak bütün hastalıkların temelini oluşturuyor.
Amerika’da obezite çok uzun zamandan beri ciddi bir sorun olarak kabul ediliyor. Obezite Türkiye için de genel bir sorun haline mi geldi bu durumda?
Bu sayılarla evet... Artık obezitede Amerika ile aynı seviyedeyiz. Aynı şiddette bir obezite sorununa sahibiz. Yapılan bütün ölçümler Türkiye’de obezitenin ciddi oranda arttığını gösteriyor. Sağlık Bakanlığı zaten bu yüzden bu sene alarm düğmesine bastı. Obezite, neden olduğu hastalıklarla büyük sağlık harcamalarına yol açıyor. Bir kere bir obez, yüzde 25 ihtimalle diyabetik olur. Şeker ilaçları kullanmaya ve ensülin iğnesi yapmaya başlar. Ayrıca bir obez yüzde 65 ihtimalle tansiyon hastası olur. Büyük bir ihtimalle de dizlerinde, belinde, kadınsa rahminde sorun çıkar. Ameliyat olduğunda da yoğunbakımda daha çok kalır, işi uzar. Safrakesesi ameliyatında bile hastanede kalış süresi artar. Obezite, toplumun ekonomisini sabote eden bir şeydir. Sağlık Bakanlığı, bu konuyu bu sene çok ciddiye alıyor.
Ne yapıyor?
Obeziteyle ilgili onlarca kurul oluşturdular Ben, teşhis ve tedavi aşamasındaki kurullardan birindeyim. Devlet, yeni obezite merkezleri açma hazırlığında. Çünkü obezite, devlete çok büyük sağlık harcamaları yaptıran bir hastalık. Obezitenin neden olduğu hastalıkların listesi öyle uzun ki. Kanser türlerine varıncaya dek korkunç bir liste bu.
Obezitenin tedavisi var mı?
Elbette var. En iyi tedavi, hayat tarzı değişikliği yaratmak... Diyet, egzersiz ve hayat tarzı değişikliği, sadece morbid obezlerde pek başarılı olmuyor. Başarı oranı yüzde 5’te kalıyor. Bu yüzden morbid obezlerde cerrahi çözüm bir adım önde gidiyor. Ama diğer obezlerde öyle değil. Onlar için ideal tedavi, hem hayat tarzını hem de yeme biçimini değiştirmektir. Daha aktif insan olmalarıdır, spor yapmalarıdır ve diyet yaparak zayıflamalarıdır. Obezler ve aşırı kilolular, bu yolla kesinlikle iyileşirler.
Egzersiz yapmadan, sadece az yiyerek zayıflanmaz mı?
Az yiyerek zayıflanmaz. Düzenli ve sık sık az yiyerek ve yanında da mutlaka egzersiz yaparak zayıflanır. Egzersiz şart. Ensülin direncini kırmanız için kaslarınızı çalıştırmanız lazım. Vücut bir dengedir! Vücutta, giren ve çıkan dengesi vardır. Çıkan miktarı arttırabilmenin tek yolu hareket etmektir. Vücuda giren kalori, çıkandan daha fazlaysa, vücut bunu yağa dönüştürüyor. Ayrıca sadece vücuda giren miktarı azalttığınız zaman da, vücut depolama moduna geçiyor. Vücudu aç bıraktığınızda, vücut bunu “kıtlık var, tehlike var” diye algılıyor ve kendi mekanizmalarını soğutup depolama eğilimine geçiyor. Yani az yenildiğinde, vücut zayıflamıyor, aksine metabolik olarak yavaşlıyor ve tükettiğiniz çok az gıda bile size yağ olarak geri dönebiliyor.
Peki, zayıflamak için nasıl bir diyet gerekiyor?
Belirgin aralıklarla ve sık sık öğünlerle az miktarda yenildiği zaman vücut daha etkili zayıflıyor. Çünkü ateş sönmeyecek. Ateşin içine sürekli bir şey atmalısınız ki ateş sürsün. Metabolizmayı hızlandırmanın yolu üç ana, üç ara öğün olmak üzere toplam altı öğünü yakalamaktır. Sabah mutlaka kahvaltı yapılmalı ve öğünlerde rafine gıdalardan uzak durulmalı. Mümkün olduğunca doğala en yakın olan gıdalar tercih edilmeli. Midede uzun süre kalan lifli yiyecekler yenmeli, yağ mümkün olduğu kadar azaltılmalı ve kepekli tam buğday ekmeği tüketilmeli. Günlük beslenme, yüzde 70 protein, yüzde 20 karbonhidrat ve yüzde 10 yağ olarak dağılmalı.
Bazı insanlar sadece salata yiyerek zayıflamaya çalışıyorlar. Bu doğru değil mi?
Değil, çünkü mide çok hızlı boşalır. Salatanın midede kalış süresi kısa olduğu için kişi tekrar acıkır. İçine bir miktar tavuk konsa, bu, daha iyi bir beslenme olur.
Light ürünler sağlıklı mı peki?
Yağı azaltılan ürünlerin kalorisi az olmayabilir. Üründeki şeker miktarına da bakmak lazım... Bir ürünün ambalajının arkasındaki bilgileri iyi okumak lazım... Çünkü karbonhidratı fazla olup da sadece yağı azaltılmış bir ürün light sayılmaz. Bu ürün, vücuttaki ensülini aynı şekilde tetikleyebilir. Sömürüye çok açık bir alan bu... Çoğu düşük kalorili değil bu light ürünlerin. Aksine yüksek kalorililer.
Peki, günde ne kadar egzersiz yapmak gerekiyor?
İdeal bir insan günde ortalama beş bin adım atmalı. Günde yarım saatle bir saat arası bir yürümeye denk gelir bu.
Çocukları bu hastalıktan korumak için nasıl beslemek gerekiyor?
Başta da dediğim gibi önce, “gürbüz çocuk sağlıklıdır” klişesi kırılmalı. Okulların kantinlerdeki o abuk subuk yiyeceklerin satışları engellenmeli. Çocuklara okullarda her sabah zorunlu olarak beden eğitimi yaptırılmalı. Anne ve babalara, sağlıklı beslenme nedir, sağlıklı kilo ne demektir mutlaka öğretilmeli.
Yeniden eski bildiğimiz yemeklere mi dönmeliyiz? Şu tencere yemeği denen yemeklere?
Çok güzel olurdu. Keşke mağara devrine dönebilsek... Doğal gıdalar yiyorlardı ve vücutlarını çalıştırıyorlardı onlar. Bakın... Şu anda dünyada bir numaralı önlenebilir ölüm nedeni sigaraysa, ikinci sıradaki ölüm nedeni de obezite. Yirmi yıl sonra, önlenebilir bir numaralı ölüm nedeni olacak dünyada obezite. Kanserden daha tehlikeli bir hastalık bu... Çünkü kalp krizi gibi sonuçlarından ötürü daha çabuk ölüyorsunuz. Bu yüzden obezite konusunda bilinçlenmek ve çocukları bu hastalıktan korumak şart!
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.12.2013
15.09.2013
23.04.2013
22.04.2013
15.04.2013
25.03.2013
18.03.2013
11.03.2013
10.12.2012
4.12.2012