Pelin CENGİZ
Kanal İstanbul projesiyle ilgili tartışmalar her geçen gün daha fazla gündemde kalmayı sürdürüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, cuma günü Hereke’de dinleyicilerin kafasına çay poşetleri fırlatmadan önce, şu veciz cümleyi sarf etti:
"İsteseniz de istemeseniz de Kanal İstanbul yapılacaktır.”
Filmi biraz geriye sardığımızda bu veciz cümlenin bir benzerinin “şahsı” tarafından Gezi direnişinden sonraki dönemlerde söylendiğini hatırlıyoruz:
"İnşallah Taksim Kışlası da isteseler de istemeseler de tarihine uygun olarak yapılacak.”
Giderek köhneleşen ve sadece nepotizmden beslenerek zombileşen bir siyasi hareketin liderinin kendi kitlesine dahi söyleyecek sözünün kalmamış olmasının bir göstergesi bu kanal dayatması…
Asgari ücret yerlerde sürünürken, çakma yerli otomobil komedisi, Boğaz’da kaza yapan gemi tiyatrosu bu tükenmişliğin yapboz parçaları.
Kamuyu tamamen yok sayarak devreden çıkarırcasına yürütülen bu ısrardan, bu tepeden inmeci dayatmadan anladığımız üzere bugün artık Türkiye’de karar verici, inisiyatif alıcı devlet mekanizmaları AKP tarafından partileştirilmiş olmasının ötesinde işgal edilmiş vaziyette.
Kanal projesinin, gelişmeler zaman zaman değişiklik gösterse de, uzun süre kabus gibi üzerimize çökeceğini görmek güç değil.
Projenin nihai ÇED’inin 10 günlük askı süresinde de doğal olarak yurttaş muhalefeti itiraz için harekete geçti. Hatta bu itirazlar sadece İstanbul’da yaşayanlardan değil, Türkiye’nin farklı kentlerindeki yurttaşlardan da geldi.
Kendiliğinde doğan, örgütsüz, hiyerarşisiz, tabandan gelen, bir arada durabilen itiraz hareketleri, otoriterizm ile yönetilen ülkeler için çok kıymetlidir. Yurttaşın en temel hakkı olan itiraz hakkını bu şekilde devreye sokması değerlidir, bunu önce bir kenara koyalım.
Diğer yandan, bu mücadele pratiği doğru bir stratejiyle, doğru araçlarla, doğru ve yalın bir itiraz diliyle kurgulanmazsa, başarılı olması giderek zorlaşır.
Çünkü, mücadele edilen “şey” bir projeye itirazın ötesinde, devletleşmiş bir iktidarın güdümündeki siyasal güce, medyaya, yargıya, akademiye, polise de itirazı beraberinde getiriyor.
Bu “topluma rağmen” yapılan işlerin, israfın, yolsuzlukların, yandaş kayırmacılığının, inşaat ağalarını beslemenin yöntem ve taktiklerinin bu dayatmalardan geçtiğini herkes biliyor. Toplumsal muhalefet bunu çözeli çok oldu. Ancak, yargısıyla, medyasıyla, polis gücüyle donanmış iktidarın taktiklerini boşa düşürebilmek için toplumsal muhalefetin yeni şeyler söyleyebilmesi gerekiyor.
Burada küçük bir parantez açmak gerek. Üçüncü havalimanı, üçüncü köprü ve Kanal İstanbul başta olmak üzere mega projelere yönelik itirazlar, Gezi direnişinden önce başlamıştır, bunun içinde odaların, sivil toplum kuruluşlarının yer aldığı kent hareketleri vardı, daha sonrasında Gezi ile birlikte genç aktivistlerin katılımlarıyla ivmelendi.
Geçmişteki bazı yazılarda da bahsetmiştim, yeri geldiği için tekrar hatırlatmakta fayda görüyorum.
Dünyada mega projeler hakkında yazılmış rehber niteliğindeki en önemli kitaplardan biri Oxford Üniversitesi’nden ekonomi profesörü Bent Flyvbjerg’e ait “Mega Projects and Risk: An Anatomy of Ambition” (Mega Projeler ve Risk: Hırsın Anatomisi) adlı kitaptır.
Flyvbjerg ve arkadaşları, bu kitapta gösterilmeyen riskleri ve abartılan getirileri nedeniyle mega projeleri “genetik olarak felaket eğilimli” olarak nitelendirir. Bu felaketler, doğayı tahrip ederken, iklim krizinin etkilerini artıran, pek çok canlının yaşam alanlarını yok eden, insanların ve diğer canlıların yerinden edilmelerini tetikleyen, devletleri ve şirketleri finansal krize sokan ya da bütçelerini sarsan felaketler olarak sıralanabilir.
Flyvbjerg’e göre, mega projeler öylesine büyük bir “sorgulanamama” kisvesi altına sokulur ki, projelerin görkeminden, büyüklüğünden, sağlayacağı iş imkanlarından, finansal kazançlar başta olmak üzere getireceği faydalardan bahsedilerek, sorgulanması neredeyse imkansız hale getirilir.
Nasıl bir hesaplamaya dayandığı bile belli olmayan bir argümanla, kanaldan gerçekleşecek gemi geçişlerinden yılda 8 milyar dolar kazanç elde edileceği gibi…
Bu projelerin gündemde olduğu sırada devreye giren lobicilik ve siyasi nüfuz ile muhalifler suçlu yerine konulurken, nepotizmle güçlü çıkar gruplarına imtiyazlar tanınır. Bu projelerin neden olduğu ciddi toplumsal muhalefetle ya da çatışmalarla karşı karşıya kalan iktidar, kapalı kapılar ardında kendi bildiği gibi iş görür, yurttaşların öneri ve itirazlarına kulaklarını tıkar.
Ayrıca, toplumun tüm kesimlerinin bu projelerden yararlanacağı en büyük yalanının üstüne diğer yalanlar özenle inşa edilir.
Projeden elde edilecek faydalar saymakla bitmezken, projelerin maliyetleri hep azımsanır, bu projeler, çok büyük oranda öngörülen maliyette ve zamanda bitirilemediği gibi, bitirildiğinde de öngörülen maliyetin çok üzerinde tamamlanmış olur.
İktidarın son yıllarda etkin biçimde kullandığı kamu-özel işbirliği ortaklığı ile yapılan yatırımlara Temmuz 2018’de Kanal İstanbul da eklenmişti. 75 milyar liraya mal olacağı söylenen ancak proje başladıktan sonra bunun iki üç katına çıkabileceği belirtilen Kanal İstanbul için finansman nasıl bulunacak, akıllardaki soru bu.
Nitekim, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'nda 2018 yılında hazırlanan resmi bir sunumda Kanal İstanbul'un toplam maliyetinin 20 milyar dolar olarak göründüğü ortaya çıktı.
Elbette ekonomik olduğu kadar çevresel ve toplumsal maliyetler de hep azımsanır. Hatta öngörülen riskler azımsandığı ve olduğundan daha küçük gösterildiği gibi maalesef öngörülemeyen riskler de, hiç ama hiç hesaba katılmaz. Bu ötelenen, önemsenmeyen, hiç hesaba katılmayan riskler genellikle hem ekolojik hem de ekonomiktir.
Mesela, AFAD’ın geçen hafta bir anda Kanal İstanbul güzergahından geçen deprem fay hattı olmadığını açıklaması gibi… Oysa Marmara’nın deniz tabanındaki fay hattına dair daha geçtiğimiz yaz onlarca açıklama yapıldı.
Ekonomik birtakım düzmece hesaplamalarla kağıt üzerinde yaratılan mega projeler, gelecek nesillerin omuzlarına yük olarak bırakılıverir. Hazine garantileri verilen, kamu kaynakları devreye sokulan bu israf projeleri, vergi ödeyen yurttaşların parasını, yurttaşa hesap vermeden hortumlar.
21’nci yüzyılda mega projeler adı altındaki aşırılıklar, ilerlemenin, teknolojik gelişmenin, modernliğin, kalkınmanın aracı gibi sunulan istismar projeleridir.
Kanal İstanbul projesi, kanal güzergahındaki arazi ve konutların ağırlıklı olarak Arap sermayesine peşkeş çekilmesinin ötesinde, iki denizi birleştiren kadim bir kentin kırsalındaki yurttaşların yerlerinden sürülerek nüfus yapısının değiştirilmesinin, simgesel yapılarla, konut projeleriyle islamileştirilmesinin, ülkeye pazarlanacak arsa muamelesi yaparak tarihsel geçmişinin yok sayılmasının pratiğe geçirilme çabasıdır.
Geleceği tasarlayamama, geçmişle bağı koparma, akademik, bilimsel bilgiyi yok sayma, kenti tehlikeli bir yere doğru sürükleme hamlesidir.
Nitekim, geçen hafta Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un Kanal İstanbul bölgesinde ranta izin vermediklerini ve bundan sonra da vermeyecekleri yönündeki açıklamasına kargalar bile güldü. Oysa, Istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, kanalın güzergahında bulunan 30 milyon metrekarelik arazinin el değiştirdiğini, en çok arsa satın alan ilk üç şirketin de Arap sermayeli olduğunu açıkladı.
Kanal tartışmasının yerel seçimlerde İstanbul’u kaybederek büyük hezimete uğrayan Erdoğan ile İmamoğlu arasında ilerliyor olması ise işin önemli bir boyutu. Bu siyaseten İmamoğlu’na artı puan getirir mi onu zaman gösterecek.
Ancak, Erdoğan’a “isteseniz de istemeseniz de” diye bastırdığı kanal projesi, yapsa kaybettirecek, yapamasa da. Bir tarafta İstanbul mağlubiyetinin getirdiği hırs, diğer tarafta toplumsal kutuplaşmayı ve ayrıştırmayı derinleştiren Gezi dönemindekine benzer bir ısrar.
Partisinin aldığı yaralara ve ayrışmalara ilaveten toplumsal muhalefetin Topçu Kışlası’nda olduğu gibi kanalı yaptırmaması, Erdoğan için İstanbul’da ikinci yenilgi olarak kabul edilebilir. Toplumsal muhalefete rağmen zayıflamış, taraftar kaybetmiş, meşruluğu zedelenmiş bir zeminle kanalı yapması iktidarının geleceği açısından yine yenilgi olarak düşünülebilir.
Dolayısıyla bu proje bir şekilde gerekli şartlar oluşturulsa, yatırımcı ve finansman bulunsa da, bulunmasa da bir “win-win” (kazan-kazan) değil, Erdoğan iktidarı ve çevresindeki inşaatçı rant ağaları için “lost-lost” (kayıp-kayıp) projesidir.
Bugüne kadar gözlemlediğim çevre ve yaşam alanları mücadelelerinden öğrendiğim bir şey var, bir kişinin bile direndiği yerde her zaman umut vardır.
O umudu kaybetmeyelim, elimizde o umut kırıntısından başka tutunacağımız bir şey kalmadı çünkü…
2020’de umudu çoğaltmak dileğiyle…
Yazarlar
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.03.2025
29.12.2024
14.10.2024
27.09.2024
23.08.2024
26.07.2024
21.05.2024
13.02.2023
10.02.2023
15.11.2022