Şahin ALPAY

‘Ruh ikizleri’ CHP ve MHP niye farklı?
17.01.2013
2856

 İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’nin, bazen bir adım attıktan sonra iki adım geri gitse de Kürt sorununu çözmek, PKK şiddetine son vermek için bir çaba içinde olduğu yadsınamaz.

 

Bu çabayı Kemalist devletten, “derin devlet”ten, muhaliflerinden, kendi içindeki   Kemalizm’den kaynaklanan engellere rağmen sürdürdüğü de ortada. Kürt kimliğinin inkârı bitti; tanınması yolunda (kuşkusuz yetersiz ama) azımsanmayacak adımlar atıldı. 4. yargı paketinin kabulüyle şiddet içermeyen ifadelere tam özgürlük gelecek olursa, Siyasi Partiler Kanunu ve sair mevzuatta gerekli değişiklikler yapılırsa meşru, demokratik yoldan hak aramanın önündeki engeller de kalkacak. Şiddetin son bulması için girişimlerde önce “Habur süreci”, sonra “Oslo süreci” başarısızlığa uğradı, ama şimdi “İmralı süreci” başladı ve belki (BDP’nin ısrarla gösterdiği) doğru muhatapla görüşerek yürütüldüğü için sonuç verecek.

Başbakan Erdoğan ve hükümetinin motivasyonları çok açık. AKP yönetimi, Kürt sorununu çözmeden, özgürlük ve demokrasiyi yerleştirmeden ne kalkınma hamlesinde istenilen hedefe ulaşabileceğini, ne ülke güvenliğini tesis edebileceğini, ne de uluslararası politikada oynanmak istenen rolün oynanabileceğini biliyor. AKP’nin iktidarı korumasının da, Başbakan Erdoğan’ın tarihe geçmesinin yolu da buradan geçiyor.

CHP’de başkan Kemal Kılıçdaroğlu ve parti içindeki “katışıksız Kemalist” grup dışında kalan çoğunluğun barış sürecine destek vermesi, sürecin başarı şansını artırıyor. CHP’nin bu olumlu tavrı nasıl açıklanabilir? Şöyle: Evet CHP ve MHP, Başbakan Erdoğan’ın isabetle işaret ettiği üzere “ruh ikizleri”, ama “ayrı yumurta”dan ikizler. CHP Kemalizm’in otoriter laiklikten yana (laikçi) yüzüne sahip çıkarken, tekkültürcü (“hepimiz Türk’üz”) yüzü konusunda hayli esnek. Kürt kimliğinin tanınması yönünde ilk öneriler CHP geleneği içinden geldi. (SHP’nin 1990 Güneydoğu Raporu’na gönderme yapıyorum.) Kılıçdaroğlu yönetimi, demokratikleşme taleplerine, bu bağlamda Kürtlerin kimlik taleplerine sırt çevirecek bir CHP’nin iktidara gelmesinin mümkün olmadığının farkında ve (Deniz Baykal yönetimi gibi) ebediyen muhalefette kalmaktan hoşnut değil.

MHP barış sürecine, “ihanet” suçlamasıyla çok sert bir muhalefet yürütüyor. Bunun da iki nedeni var: Birincisi, (CHP’nin tersine)  Kemalizm’in laikçiliği konusunda esnek, ama tekkültürcülüğüne sıkı sıkıya bağlı olması. İkincisi, tabii ki, sürece toplumdan gelen tepkileri oya çevirme arayışı. Demokrasilerde her konuda farklı fikirler olacaktır ve bunların meşru, parlamento zemininde ifadesi, oyunun kurallarındandır. Sayın Devlet Bahçeli, barış sürecine muhalefetin şiddet yoluyla ifadesine göz yummadığı sürece meşru zemindedir. Ama kendisi gibi düşünmeyenleri, barış sürecini destekleyen büyük çoğunluğu “ihanet” ile suçlamakta ısrar edecek olursa, muhalefeti meşru zemin dışına çıkar. Üstelik Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın işaret ettiği gibi, bu tavır oy sandığında “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olma” sonucunu verebilir.

Son söz BDP için. Şiddet yöntemini benimsemediği, Kürtlerin meşru haklarını temsil ettiği iddiasında olan bu partimizin önünde şimdi büyük bir fırsat var. Barış sürecinin başarıya ulaşması için elinden gelen bütün desteği vermek suretiyle, Kürtlerin taleplerinin silahla arandığı için gayrimeşru ilan edilmesinin önünü kesmek. Böylelikle Kürtlerin eşit yurttaşlık taleplerinin güçlü bir şekilde savunulmasına imkan verecek demokratik mücadele zemininin yerleşmesine destek olmak.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar