Sezin ÖNEY
Avrupa Birliği-Türkiye Mülteci Zirvesi-2. Raund
Malum, Türkiye ve Avrupa Birliği’ni bağlayan başlıca konu, artık mülteciler. 1999-2004’te Türkiye’nin “tam üyelik” hedefine yönelik zirveler heyecanla takip edilirken, şimdi Mülteci Zirvesi’nde ne olacak derdindeyiz.
Bu konudaki ilk zirvede ne olduğunu, geçen haftaki “Türkiye-AB Zirvesinde gerçekten ne oldu?” başlıklı yazıda dile getirmiştim. 7 Mart’taki ilk zirvede, “yerli ve milli” kamuoyuna, “Türkiye ile AB anlaşmaya vardı” izlenimi verildiği halde, aslında böyle bir şey söz konusu değildi.
Önceki yazıda da dile getirdiğimiz üzere, ilk zirveden önceki haftalarda, Türkiye ile AB arasında Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Donald Tusk’ın ‘bağladığı’ bir anlaşmaya varılmıştı. En azından, AB temsilcileri böyle sanıyordu. Ancak, zirveden bir gece önce, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Almanya Şansölyesi Angela Merkel’in önüne yeni bir anlaşma koyması ile kriz yaşanmıştı.
Bu seferki zirvede, AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, AB Dönem Başkanı Hollanda’nın Başbakanı Mark Rutte, Davutoğlu’na şöyle bir taslak önerdi:
-Yunanistan’dan Türkiye’ye yollanacak mültecilerin “uluslararası hukuka aykırılık” suçlaması yapılmayacak biçimde geri yollanması ve AB’nin Türkiye’den kadın, çocuk ve yaşlıların öncelikli olduğu bir grup mülteciyi yasal yollarla alması,
-Türkiye’de mültecilere yönelik projelerde kullanılması için bir 3 milyar Euro daha verilebilecek projelerin belirlenmesi,
-Türkiye ile tam üyelik müzakerelerinde adım atılması için, (Fransa tarafından “tam üyeliğe atıfta bulunduğu için” 2007’de bloke edilen, “Mali ve Bütçesel Hükümler Üzerine olan 33. Fasıl”ın açılması. Bu fasıl, Güney Kıbrıs’ın bloke etmediği tek fasıl.
Türkiye’ye teklif edilen başlıklar arasında neler olduğu kadar neyin olmadığı önemliydi: Schengen bölgesinde vize serbestisi konusunu, AB’nin kilit isimleri, bu zirvede gündem maddesi olarak bile tartışmayı arzulamaz gözüktü. Oysa, Davutoğlu’nun gündemindeki ana madde vize serbestisiydi: Türkiye tarafı, Haziran’da vize serbestisinin olacağını anlaşmaya kesinlikle yazdırmak istiyordu.
Buraya kadar can alıcı nokta şu: geçen zirvede, nasıl Davutoğlu, AB’nin önüne bir taslak getirip, “işte anlaşma” dediyse, bu sefer aynısını AB, Türkiye’ye yaptı. “Güç bela, 28 üye aramızda anlaştık; bunu Türkiye olarak sen de kabul et” demeye getirdi. Vize serbestisi de, son dakikaya kadar “AB’nin olmazları” arasında gösterilerek, Ankara’nın diğer şartlarında esnemesi beklendi.
Peki, ortaya gerçekten nasıl bir anlaşma çıktı?
Bir kere, çok muğlak ve uygulamada eğip bükme sağlayacak, kelime oyunları ile dolu bir anlaşma söz konusu.
İkincisi, bu anlaşmanın ‘yanardöner’ profili, AB kurumları, üye ülkeleri ve Türkiye’de siyasetin, hitap etmek istediği kamuoyuna, anlaşmayı istediği biçimde sunabilmesi için gibi gözüküyor.
Üçüncü olarak da, anlaşmayı pratikte uygulama yükümlülüğü öncelikle Yunanistan ve Türkiye’nin omuzlarına bindiriliyor. Yani, anlaşmayı perde arkasında asıl şekillendiren olan AB liderleri, Juncker, Tusk, Merkel ve Rutte, bir altı ay sonra, Yunanistan ve Türkiye’yi işaret ederek, “onlar beceremedi” diyecek siyasi manevra alanını kendilerine açtılar.
Dördüncü olarak da AB’nin anlaşmayı kotaran dörtlüsü (Juncker, Tusk, Rutte ve Merkel), anlaşmanın kendisi ve anlaşmayla ilgili açıklamalarını bol bol “insan hakları jargonu” ile dekore etti. Böylece, uluslararası insan hakları örgütleri ve kurumlarından, Birleşmiş Milletler gibi mültecilerle ilgili doğrudan çalışan güçlü yapılardan gelen eleştirileri bertaraf etmeye çalışıyorlar.
İnsan hakları yerine “insani destek”
Türkiye için de can alıcı bir nokta şu: Türkiye’nin insan hakları meseleleri, ülkedeki Suriyeli mültecilerin durumuna indirgenme riski taşıyor. Nasıl mı? Süreçte kilit rol oynayan AB Dönem Başkanı ve Hollanda Başbakanı Rutte, “Türkiye konusunda, AB insan hakları hassasiyetlerini bir kenara atmış olmuyor mu” sorusu, zirve sonrası kendine yöneltildiğinde, şöyle bir cevap verdi: “Olur mu, Türkiye’deki insani destek durumunda mükemmel bir tablo söz konusu. Türkiye, 2,7 milyon Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapmakla müthiş bir iş başarıyor”. Buradaki kelime oyunu, AB tarafından, “Türkiye’nin insan hakları sicilinin”, “Türkiye’nin insani yardım-destek sicili” gibi algılanır olması gibi bir siyasi yaklaşımın sinyalini veriyor.
Anlaşmanın maddelerine bakalım şimdi:
1- 20 Mart 2016’dan itibaren, Türkiye’den Yunanistan’a gelen tüm mülteciler geri yollanacak. Uluslararası hukuka saygı gösterilecek, fakat bu “geri yollama sürecine”, bir tür “olağanüstü” durum, “OHAL” muamelesi yapılacak. Süreç, temel olarak Yunanistan ve Türkiye’nin arasında bürokratik ortaklık kurulması ile işleyecek: BM Mülteciler Yüksek Komiserliği ve AB kurumları da, sürece ‘destek’ olacak. Şimdiye kadar, “Yunan ve Türk bürokratların başarılı bir işbirliği” gibi örnek pek söz konusu olmadı. Kaldı ki, kurulacak bürokratlar işbirliği yapısı, ‘kim kalıyor, kim gidiyor’ kararını alacak: rüşvet-yolsuzluk hiç mi yaşanmaz, bu netameli kararları alacak büroratik kapasite var mı-hep soru işareti. Uluslararası hukuk perspektifinden bakınca, bu madde çelişkiler, tutarsızlık ve aykırılıklarla dolu. Az biraz hukuk bilen herkesin okurken saçın başını yolacağı bir madde bu.
2-Yunan Adaları’ndan Türkiye’ye yollanan her Suriyeli karşılığında, AB ülkeleri, Türkiye’den bir Suriyeli mülteci alacak. AB tarafından kurulacak mekanizma çerçevesinde, Türkiye’den alınacak Suriyeli mülteciler belirlenen kriterlere göre seçilecek. Mesela, kadın ve çocuklar önceliğe sahip olacak. AB tarafından alınacak mülteci sayısı da sonsuz değil: yaklaşık 18 bin kişilik bir kota öngörülüyor. Eğer daha fazla Suriyeli mülteci alınması gerekirse, AB en fazla 54 bin kişilik daha kota açacak.
3-Türkiye, (her nasıl yapacaksa yapacak) mültecilerin yeni yasadışı yollarlaAvrupa’ya gitmelerini tamamen engelleyecek. Yani bir “Kapıkule” veya “Karadeniz rotası” açılmasının önüne geçilecek.
4-Türkiye’den yasadışı geçişler sonlandırılmaya başlayınca, AB ülkeleri, gönüllü olarak Suriyeli mültecileri seçip aldıkları bir süreci başlatacak. Ama alırlar mı, kimi alırlar “gönüllerine” kalmış.
5- Haziran 2016 sonuna kadar şu yapılacak: “Türkiye vatandaşlarına, vize gerekliliklerinin kaldırılması yönünde bir görüşle, vize serbestisinin sağlanmasına ilişkin yol haritası hızlandırılacak”. Bunu diplomatik jargondan ‘insanca bir dile’ çevirirsek, “AB olarak, Haziran 2016 sonuna kadar, vize serbestisi konusundaki teknik ve siyasi sorunları aşabilir miyiz bakacağız” demek oluyor. Ayrıca, vize serbestisi için AB, şu kıstasları öne sürüyor: Nisan sonuna kadar, Türkiye hükümeti, teknik ve hukuki sorunları nasıl aşabileceğini detaylandıran bir öneri sunacak. Bu arada, AB’nin ileri sürdüğü 72 kriteri samimiyetle yerine getirmeye çalıştığı konusunda AB Komisyonu’nu ikna da edecek. AB Komisyonu da, Nisan sonunda vize ile ilgili “nihai kararını” verecek. Tüm bu badirelerden sonra, Haziran sonuna kadar 72 kriter yerine gelirse, vize serbestisi sağlanacak.
6-Mart sonuna kadar AB, Türkiye’ye mültecilere destek için Türkiye’ye taahüt ettiği 3 milyar Euro’nun kalan kısmının ‘teslimini’ hızlandıracak. Bu AB mali kaynağını Türkiye’de kurulan “Mülteciler Aracı” kullanacak. Yani, 1 Ocak 2016 itibariyle zaten kurulmuş olan, AB ve Türkiye’den bürokratların ortak çalışacağı bir yapı, AB Komisyonu’ndan iki temsilci ve her üye ülkeden biri temsilcinin kuracağı bir yürütme komitesinin gözetiminde, söz konusu 3 milyar Euro’nun hangi projelerde kullanılacağına karar verecek. Ankara’nın bu yürütme komitesine “danışmanlık” yapması söz konusu ama doğrudan söz hakkı yok. İlk 3 milyar Euro’luk dilim sonuna kadar kullanıldıktan ve “başarılı sonuçlar” alındıktan sonra, duruma göre, 2018’e kadar bir 3 milyar Euro’ya kadar çıkabilecek maddi desteğin daha sağlanması mümkün.
7-14 Aralık 2015’te karar verildiği gibi 17. Fasıl ve buna ek olarak 33. Fasıl açılacak. 17. Fasıl, “Ekonomik ve Parasal Politika Faslı” ve merkez bankalarının bağımsızlığı, kamu sektörünün merkez bankaları tarafından finansmanının yasaklanması ve kamu sektörünün finansal kurumlara imtiyazlı erişiminin önlenmesi konularına odaklı. Bu faslın kolayca tamamlanmasında “normalde” sorun olmaması lazım. Ama, bu faslın şu anki siyasi konjoktürde akıbeti, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Yiğit Bulut gibi üst düzey ekonomi kurmaylarına bağlı gözüküyor. 33. Fasıl ise, Türkiye, eğer AB üyesi olursa, AB bütçesine nasıl katkı yapacağını ele alıyor. Buna da, “torunlarımızın torunlarının faslı”, “kim öle kim kala faslı” diyebiliriz.
8-AB, Suriye’nin içindeki insani koşulları iyileştirmek için her türlü ortak girişimde beraber çalışacaklarını taahüt ediyorlar. “Özellikle Türk sınırı yakınlarındaki, daha güvenli olacak bazı bölgelere, yerel nüfusun ve mültecilerin transferi” gibi de bir girişim çerçevesi çiziliyor. Bu “girişimden”, Türkiye’nin anladığı, Ankara’nın aylardır hayalini kurup durduğu “güvenli bölge” belli ki. AB’nin ne anladığı ise meçhul. Bu maddede, “mülteci” kavramı yanısıra, “yerel nüfusun” transferi gibi bir kavramsallaştırma yapılması çok düşündürücü. Bu son madde, bugünlerde, Türkiye’nin Güneydoğusu’nda yaşananlar düşünülünce, “mübadele” gibi rahatsız edici çağrışımlar yapıyor. Herhalde AB, insan hakları kriterlerinden “bu kadar da” ödün vermez...Türkiye devletinin de aklından, bölgesel demografinin genetiğiyle oynama gibi “çılgın projeler” geçmez...diye ümit edelim.
Son olarak, anlaşmanın her yerinde, “mülteciler” kavramının geçtiğini ve Türkiye’nin “mülteci” olarak tanımladığı hiçbir Suriyeli (veya hemen hemen hiç kimse) olmadığını anımsatalım. Türkiye, bu anlaşma sonrası, “misafirler” olarak tanımladığı, Suriyelilere (ve diğerlerine), yasal olarak “mülteci” statüsü verecek mi? Anlaşmanın birçok yanı gibi bu da meçhul.
SEZİN ÖNEY / HABERDAR
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024