Ümit KIVANÇ
Bendeniz bu yazıyı yazmakla meşgulken, Diyarbakır’ın Sur ilçesi Saraykapı semtinde toprak altından çıkarılan kafatası sayısı dokuzu bulmuştu; siz okurken kaç oldu, bilemem haliyle.
Uludere’de gerçekte ne olduğunu gerçekten merak eden var mı? Yani ne olduğuna dair gerçek bir şüphe besleyen var mı?
Saraykapı semtinde restorasyon çalışmaları yapılıyor. SİT alanında. Bu yüzden kazı arkeolojik kazı standartlarına göre yürütülüyor, kazma-kürekle, dikkatlice yapılıyor.
Uludere’de Hava Kuvvetleri jetleri tarafından bombalananların kim olduğu, orada ne aradığı elbette biliniyordu.
Kazılar sırasında önce altı kafatası bulundu. Hepsi bir anda bulunduğuna göre, aynı yere gömülmüşler; ya da yanyana, üstüste...
Bombalanarak öldürülen çocuk, genç ve yetişkinlerin, geçiş yollarının asker tarafından kapatıldığı, toplanmalarının beklendiği, şu ana kadar öğrenebildiklerimizden anlaşılıyor. Belki bomba ziyan edilmek istenmedi, bilemeyiz biz bunları.
Saraykapı’da kafataslarının bulunduğu bölgede 1990’larda JİTEM faaliyet gösteriyordu. Sorgular, işkenceler, infazlar ve ardından oracığa gömme şeklindeymiş bu faaliyet anlaşılan. Önce altı kişiye ait kafatası ve kemikler bulundu, sonra dokuza çıktı. Kazıda iş makineleri kullanılamıyor, çünkü orası SİT alanı.
Uludere’de, bombalamak için, insanlar biraraya toplansın diye beklendi. Kim oldukları, orada ne aradıkları biliniyordu. En azından, kim olduklarının, orada ne aradıklarının anlaşılabilmesi için gerekli zaman bol bol vardı.
Kazılar sürüyor. Belki başka kurbanların kemikleri de çıkar. Saraykapı’dan da çıkar, başka yerden de çıkar. Devlet öldürmüş öldürmüş gömmüş. Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı kazı çalışmalarına elkoydu. Kazıcılar artık bir savcının gözetiminde.
Bombardıman öyle beş dakika, on dakika değil, bir saate yakın sürmüş. Öyle anlıyoruz. Yani aşağıda gördükleri insanları son bireye kadar öldürmeye çalışmış jet pilotları. Cesetler ve can çekişenler orada öylece kalmış.
Saraykapı’da bugün kemikleri bulunan insanlar işkenceyle öldürülürken Türk basını bunlardan hiç sözetmemişti.
Uludere katliamından da devlet ağzını açana kadar sözetmediler. Yılbaşında Nişantaşı’na, Taksim’e bağlanıp “Türkiye 2012’yi coşkuyla karşılıyor” haberleri yaptılar. Yılbaşına yapısal alerji duyan Müslümanlar da Uludere katliamını tepki göstermeye değer bir olay olarak kabul etmediler. Maksat hükümete bir şey olmasın.
Saraykapı’ya polis güvenlik şeridi çekmiş, gazeteciler kazı alanına giremiyor, orada çalışan işçilerin cep telefonlarını da toplamışlar, kimse fotoğraf çekmesin diye. Acaba neden? Kafatası fotoğrafı görünce milletin vicdanı mı ayağa kalkacak? Niye? 34 insanı bombalayarak öldürdüler, kimsenin gıkı mı çıktı? Tuhaf...
“Uludere’deki olayın nasıl olduğunu bir anlasak!” cinsinden beyanlara mâkûl bir şekilde son vermek maksadıyla, muhterem okurlar, huzurlarınızda alenen söylüyorum ki, Saraykapı’da ne olmuşsa Uludere’de de o olmuştur. Devlet bazı Kürtleri öldürmüştür. Saraykapı’da işkence ederek, Uludere’de savaş uçaklarından bombalayarak. İkisinde de hata, yanlışlık, şu bu yoktur. Saraykapı’da işkencenin dozunu fazla kaçırıp belki de o esnada öldürülmeyecek birilerini öldürmüş olma, böylece hata yapmış olma ihtimalleri, Uludere’dekinden çok daha yüksektir. Uludere’deki 34 kurbanın bile bile öldürülmüş olması dışında herhangi bir ihtimal, şu ana kadar edinebildiğimiz bilgiler ışığında, maalesef ortalıkta gözükmüyor. Herhangi bir kazıyla ortaya çıkarılması da mümkün değil. İster iş makinesi ister kazma-kürek kullanın, mümkün değil.
Fark sadece şu: 1990’larda, resmî katiller, herkesi sindirerek, medyanın kâh gönüllü kâh zoraki işbirliğinin sağladığı karanlıktan yararlanarak işliyorlardı cinayetlerini; şimdi, arkasında yüzde 50’lik oy desteğiyle gayet meşru görüntü veren bir hükümetin koruyuculuğu kollayıcılığı altında eyliyorlar ne eyliyorlarsa.
Köşeyazarınız, nâçizâne, hükümetin devletin çekirdeğiyle müstakbel ilişkisi konusunda nereye bakılması gerektiğini sık sık hatırlatmıştır; inkâr edemezsiniz. Bu turnusol kâğıdı, Hrant Dink davasıdır. Bırakın cinayeti planlayan ve gerçekleştiren devlet içi organizasyonu, katille birlikte kahramanlık fotoğrafları çektiren polis ve jandarmalara dokunulmayacağı belli olduğunda, Uludere’leri şunları bunları beklemeliydik. Unutmayalım ki, hükümetin elinde, devletin alışılagelmiş cinayet organizasyonlarının hiçbir zaman zerresini bulamayacakları müthiş bir güç var: halkın yarısının desteği, istediklerinde vicdanlarını iptal edebilme alışkanlıkları, günah değilmiş gibi üstlerine örtüverdikleri umursamazlıkları. (Ki, bu son ikisi onları toplumsal-siyasî hasımları “çağdaş” Kemalist orta sınıfla biraraya getiriyor, birlikte, Türk nüfusun büyük çoğunluğunu oluşturuyorlar.)
12 Eylül darbecilerinin acemice ve kırıp dökerek oluşturmaya çalıştığı, ama kavrayışları yetmediği, alışkanlıkları kösteklediği için tam beceremediği Türk-İslâm sentezi cumhuriyeti, işte şimdi gerçekleştirilebilir bir hedef haline geldi.
Kafatasları en son dokuz taneydi, kaç oldu acaba?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024