Yıldıray OĞUR
Son İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi, ölümünden iki yıl önce son röportajını Amerikan ABC televizyonuna vermişti.
https://www.youtube.com/watch?v=L6ypxsi8Qlk
1979 İran Devrimi’nden bir yıl, İranlı öğrencilerin ABD elçiliğini basıp, elçilik çalışanlarını rehin almasından 74 gün sonra ortaya çıkan Şah, ünlü İngiliz televizyoncu David Frost’un zor sorularını cevaplandırırken mükemmel İngilizcesiyle sağlıklı ve kendinden emin görünüyordu.
Halbuki 38 yıllık hükümranlığından sonra artık yalnız ve çok hasta bir adamdı o.
Röportaj, Panama Körfezi’ndeki Contadora Adası’nda yapılmıştı. Her ne kadar cennet gibi bir yer olsa da, burası devrik Şah’ın bir yıl içindeki altıncı zorunlu ikametgahıydı.
1941’den beri tahtta oturan, 1953’de CIA’nin organize ettiği bir darbeyle Musaddık’ın devrilmesinden sonra kaybettiği tahtına yeniden oturtulan Şah, 1979 Devrimi’nden sonra artık kimsenin işine yaramayan istenmeyen bir adam haline gelmişti.
Aslında daha devrim öncesinde Batı medyası için artık bölgedeki en güvenilir müttefik olmaktan çıkmıştı. Adı işkence, cinayetler, insan hakları ihlalleri, yolsuzluklarla birlikte anılıyor, uluslararası mahkemelerde yargılanması tartışılıyordu.
Batı medyasının yeni gözdesi ise bu diktatörlük karşısında demokrasi, özgürlük vaat eden Humeyni liderliğindeki muhalefetti. Paris’te sürgünde yaşayan Humeyni, dünya medyasında sık sık ılımlı ve demokrasi yanlısı mesajlarla görünür oluyordu.
Henüz ABD elçilik baskını yaşanmamış, devrimde ittifak içindeki farklı gruplar arasında yollar ayrılmamış, Batı İran Devrimi’nin gerçek yüzünü görmemişti.
Devrimin popüler olduğu günlerde İran’dan ayrılan Şah, ülke ülke dolaşıp ailesine sığınacak bir liman aradı. Mısır, Fas, Bahama ve Meksika’da kısa süreyle yaşadıktan sonra ilerleyen kanseri için ameliyat olmak üzere, uzun pazarlıklar sonucunda Başkan Carter tarafından ABD’ye girmesine izin verildi. Ama “David Newsom” takma adıyla New York’ta ameliyat olan Şah’ın Tahran’daki elçilik baskını sonrası ABD’de daha fazla kalmasına izin verilmedi.
Nekahet dönemini geçirmek için yeniden Meksika’ya dönmek isteyen Şah, bu kez de karşısında BM Güvenlik Konseyi’ne aday olan Meksika’nın Küba Lideri Castro’yla yaptığı “Şah’ı ülkeye sokma, karşılığında BM’de oy verelim” anlaşmasını buldu.
İşte tam bu sırada nekahat dönemini geçirmek üzere Panama’nın turistik Contadora Adası’na gelen Şah, bir süre sonra burada da istenmeyen adam ilan edilecek, sokaklarda aleyhine gösteriler düzenlenecek, ülkenin solcu diktatörü de gitmesini isteyecekti.
Enver Sedat’ın davetiyle gideceği Mısır ise son durağı olmuş, 1981 yılında burada vefat ettiğinde, cenazesi devlet töreniyle kaldırılmış ve Kahire’de ilk eşinin abisi olan Kral Faruk’un yanına defnedilmişti.
Şah, bu zor koşullar altında ve ilerleyen kanserine rağmen Contadora Adası’ndayken kabul ettiği David Frost’a verdiği röportajda 1.30 saat konuşmuş ve epey cesur laflar etmişti.
47 yıl boyunca ABD’nin ve Britanya’nın bölgedeki en güvenilir müttefiki olmuş, CIA darbesiyle tahtını korumuş Şah, İran Devrimi için “Humeyni gibi eğitimsiz biri, tek başına bunu yapmış olamaz, organize bir komplo bu” demiş, komplonun arkasında olduğundan şüphelendiği ülkeyi de açıklamıştı: Amerika!
BBC ve New York Times’ı Humeyni’ye destek vermekle suçlayan Şah, devrimden iki yıl önce, iki farklı Amerikan petrol şirketinin yöneticisinin kendisine gelip, İran’da iktidarın değiştirileceğini söylediğini, bunun sebebinin de İran’ın petrol arzını düşürmemesi ve bu yüzden petrol fiyatlarının yükselmemesi olduğunu anlattı.
Şah, Amerikan televizyonuna, Amerikan komplosu tezine delil olarak bir de isim vermişti: İbrahim Yezdi.
Yezdi, Humeyni’nin basın sözcüsü ve danışmanıydı. Paris’te dünya basınına verdiği bütün röportajlarda Humeyni’nin yanında duran, çevirmenliğini yapan, aralarında ABD’lilerin de olduğu Batılı diplomatlarla onun adına görüşmeleri yürütmüş, Tahran’a giden uçakta da Humeyni’nin hemen yanı başında yer almış, devrimin liderinin en yakınındaki isimlerden biriydi.
Şah, röportajda, uzun yıllar Amerikan üniversitelerinde kanser araştırmaları alanında çalışmış Yezdi’nin ABD vatandaşlığını hatırlatmış, sol örgütlerle ilişkisi nedeniyle önce KGB sonra CIA adına çalıştığını ima etmişti.
Halbuki CIA ajanlığıyla suçladığı Yezdi, onun tekrar tahta oturtan 53’deki CIA darbesine karşı kitaplar yazmış, BM ziyaretleri sırasında New York’ta ABD ve darbe karşıtı gösteriler düzenlemiş, yakın arkadaşları arasında Castro’nun olduğu sol-liberal bir siyasetçiydi. Devrim sonrası İran’da Dışişleri Bakanlığı’na getirilmiş, Tahran’daki Filistin elçiliğini Arafat ile birlikte açmış, hala kutlanan Kudüs Günü kutlamalarını da o başlatmıştı.
Ama bütün bu anti-emperyalist kariyerine rağmen onu ABD ajanlığıyla suçlayan sadece Şah olmayacaktı.
İranlı öğrencilerin ABD elçiliğini basmasına karşı çıkmasını beklediği Humeyni’nin ağzından tam tersi sözler duyunca Dışişleri Bakanlığı’ndan istifa etmiş, ardından bir süre daha milletvekili ve Keyhan gazetesinde yöneticisi olarak çalıştıktan sonra, artan baskıcı politikalara karşı eleştirilerinin tonu artınca, üzeri çizilmiş ve bir zamanlar yöneticilik yaptığı gazeteler aleyhine yayınlara başlamıştı: “ABD’nin adamı, CIA ajanı.”
Bu suçlamayı bir kere daha 2009 seçimlerinden sonra duydu. Seçimlere hile karıştırıldığı iddiasıyla başlayan Yeşil Hareket içinde yer alan 78 yaşındaki Yezdi, kanser tedavisi için yattığı hastanede tutuklandı, partisi İran Özgürlük Hareketi kapatıldı.
Rejim karşıtı değil, reform yanlısı olan Yeşil Hareket için de aynı suçlama devredeydi: “ABD, Soros ve Siyonistlerin komplosu!”
Suçlamanın muhataplarından biri olan Mir Hüseyin Musavi, İran Devrimi’ne giden olaylarda adı Che Guevera’ya çıkmış militan bir Şah karşıtıydı. Önce Ali Şeriati’ye daha sonra Humeyni’ye çok yakın bir isim olmuş, Yezdi gibi devrimden sonra Dışişleri Bakanlığı yapmış, 1981’de Humeyni tarafından Başbakanlığa getirilmişti. İran-Irak savaşı sırasında 8 yıl başbakanlık koltuğunda oturan Musavi, Humeyni’nin vefatıyla, yıllardır siyasi hasmı olan Hamaney’in onun koltuğuna oturması üzerine çekildiği siyasete 2009’da reformistlerin Cumhurbaşkanı adayı olarak dönmüştü.
2009 seçimindeki diğer bir aday olan Ayetullah Mehdi Kerubi ise müçtehid mertebesinde bir din alimiydi. Humeyni döneminde iki dönem Meclis başkanlığı yapmış, Başbakanlığın kaldırıldığı referandum onun başkanlığındaki Meclis’te kabul edilmişti. O ve varlıklı bir aileden gelen eşi devrimin önde gelen isimleri arasında yer almışlardı.
Ama hileli seçimlere karşı “Oyum nerede” sloganıyla başlattıkları ve ülke içinde reform isteyen kitlesel protesto gösterilerine dönen Yeşil Hareketi rejim sert biçimde bastırmayı tercih etti.
Dönemin emniyet müdürü “isyancılarla- yabancı medya arasında ilişkiler” tespit edildiğini açıkladı, rejim yanlısı ajanslar “gösterilerin arkasında ABD, Soros ve İsrail” olduğunu yazdı. İstihbarat Bakanı, “gösterilerde tutuklananlar arasında teröristler olduğunu, patlayıcılar yakalandığını” söyledi.
Musavi ve Kerubi iki yıl sonra 2011’de başlayan Arap Baharı’na destek için gösteri çağrısı yaptıklarında gözaltına alındılar.
Yıllarca başbakan, Meclis başkanı olarak bulundukları İran Meclisi’nde aleyhlerinde 290 milletvekilin 223’ünün imzaladığı bir bildiri okundu. Bildiride devrimin iki öncü ismi “ABD ve siyonizmin oyununa gelmekle” suçlanıyor ve en ağır şekilde cezalandırılmaları isteniyordu. Bu sırada bazı vekiller "Amerika'ya ölüm", "İsrail'e ölüm", "Musavi, Kerrubi ve Hatemi'ye ölüm", "Musavi ve Kerrubi asılmalı" diye bağırdılar.
75 yaşındaki Musavi ve 80 yaşında ağır hasta olan Kerrubi, 6 yıldır, kendileri gibi muhalif olan eşleriyle birlikte ev hapsinde tutuluyorlar.
Ve 2017’den 2018’e taşan, şimdiye kadar 20’den fazla kişinin hayatını kaybettiği son protesto dalgası.
Ayetullah Ali Hamaney'e göre olaylar “İran'ın düşmanları, İslam Cumhuriyeti'nde sorunlar çıkartmak için aralarında para, silahlar, siyaset ve istihbarat organlarının” işi. Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şamhani ise açıkça isim vermiş: "İran'daki olaylarla ilgili hashtagler ve sloganlar ABD, İngiltere ve Suudi Arabistan'dan geliyor.” Rejime ait IRNA haber ajansına göre olayların arkasında İsrail var, meydana gelen öldürme olayları ise “yurtdışından ülkeye giren tekfirci örgütlerin” işi.
Rejimin muhafazakar kanadı eline geçen bütün komplo teorilerini göstericilerin üzerine fırlatırken, Cumhurbaşkanı Ruhani “herkes yurtdışından emir almıyor, bir grup insan da fikirlerini ve sorunlarını aktarmak için sokağa çıktı, onların sorunlarını çözmek gerek” gibi ılımlı mesajlar vermeyi tercih etti ama örneğin aynı reformist kanadın önemli isimlerinden eski Cumhurbaşkanı Hatemi’nin başkanlık yaptığı Dini Savaşçılar Birliği “fırsatçıların ve başbelalarının sorun yaratmak için gösterilerden faydalandıklarını” açıkladı.
Çünkü 2009’dan farklı olarak bu kez gösterilerde sadece rejimin muhafazakarları değil, reformistleri de hedef. Sadece “Hamaney’e ölüm” diye bağırılmıyor, “Ruhani’ye ölüm” diye de bağırılıyor. Muhafazakar-Reformist ayrımının artık hiçbir şey ifade etmediği bir noktada İran.
Çünkü bu kez sokaklarda devrimin öncü kadroları önderliğindeki entelektüeller, üniversite öğrencileri, orta sınıftan insanlar yok, “90 kuşağı” adı verilen, rejimle hiçbir bağı kalmamış, devrimin ilk kuşağındaki heyecanı hiç yaşamamış, kurulan rejimin baskılarıyla büyümüş gençler, ekonomik sorunlar yüzünden kaybedecek bir şeyi kalmamış Fransız Devrimi’ndeki “sans-culottes” a benzeyen yoksullar, kaynakların Şiilik için Suriye’de Lübnan’da harcanmasından rahatsız milliyetçiler, kadınların başını çektiği laikler var.
Ülkeyle ve rejimle her türlü duygusal bağları kopmuş bu kesimlerin her türlü dış etkiye açık olduğuna şüphe yok.
O yüzden rejimin yalancı çoban hikayesine dönen komplo iddialarına hemen asla demek mümkün değil. Trump’ın ilk dakikalardan itibaren hevesini gizleyememesi dışında, Haziran 2017’de CIA’nin İran operasyonlarının başına getirilen, Karanlıklar Prensi ya da Ayetullah Mike takma adlı, eşi dolayısıyla Müslüman olmuş, Michael D’Andrea’nın uzun ellerinin de bir noktada devrede olduğu düşünülebilir.
https://www.nytimes.com/2017/06/02/world/middleeast/cia-iran-dark-prince-michael-dandrea.html
(CIA’in 1980’lerde bile İran devlet televizyonunun yayının arasına girip, son Şah Muhammed Rıza Pehlevi’nin oğlu Rıza Pehlevi’nin 11 dakikalık “Bir gün geri döneceğim” konuşmasını korsan olarak yayınlattığını hatırlamak yeterli. http://articles.latimes.com/1986-11-19/news/mn-4323_1_iranian-exile )
Ama muhalefeti bu dış müdahaleye açık hale getiren rejimin kendisi. İran rejimi, kendi içinden çıkmış, devrimin öncü kadroları arasında yer almış makul isimlerin dahi reform çağrılarını tasfiye, gözaltı, yıldırma ile bastırınca, geriye her türlü dış müdahaleye açık, ülkedeki rejimle duygusal bağını koparmış konuşacak bir ortak zemin bile bulamayacağı radikal bir muhalefet kaldı.
Ruhani’nin cumhurbaşkanlığıyla yatıştırılmaya çalışılan reformcu talepler bir türlü karşılanmayınca zamanla artık reformunda da kesmediği bir noktaya savruldu.
Göstericiler artık reform değil, devrim istiyor, İslam Cumhuriyeti karşıtı ve hatta Şah taraftarı sloganlar atıyorlar. Bu sloganlar ve gösterilerden bir sonuç çıkması epey şüpheli.
Ama 1979’da büyük bir ittifakla gönderilen Şah için meydanlardan yükselen “Rıza Şah, ruhun şad” sloganı bile İran’daki katı mollaların nasıl bir iflasla karşı karşıya kaldıklarını gösteriyor.
Bazen muhalefetler iktidarların cinsini belirler ama genelde bu lüks iktidarlara aittir. İktidarlar kendi muhalefetlerini kendileri seçerler.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları






























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.12.2025
23.12.2025
17.12.2025
15.12.2025
10.12.2025
9.12.2025
6.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
24.11.2025