Yüksel TAŞKIN

Yüksel TAŞKIN
Yüksel TAŞKIN
Tüm Yazıları
Tartışamamak
30.08.2015
2032

 Yeni Şafak’tan İbrahim Karagül, “Entelektüel terör, acımasız direniş” başlıklı bir yazı yazdı. Karagül’e göre, “Terör örgütleriyle medya kampanyaları, entelektüel terör ortak hareket etmeye başladı. Öyle ki, entelektüel terör, eskinin iktidar kurucu oligarkları tarafından seferber edildi ve terörden çok daha vahim zararlar vermeye başladı.

Karagül, “terörden çok daha vahim gördüğü entelektüel teröre karşı acımasız bir direnişin başlayacağını” duyuruyor: “Yüz yıldır devam eden büyük hesaplaşmanın karşı cephede yer alan bu iç figüranlarına karşı da bir tür milli mücadele, arınma başlatılmalıdır. Bu yerli işgalcilerin defteri dürülmeden, onların iktidar hevesleri kırılmadan, onların taşeronluklarına son verilmeden bu ülkenin ayakta kalması mümkün olmayacaktır.

Demek ki bu entelektüeller “gayrı-milliler”. “Milli ve hakiki vatan evlatlarının” onların defterini dürme hakları var. Entelektüelleri milli ve gayrı-milli diye bloklara ayırmak, o ülkeye yapılabilecek en büyük kötülüktür. Zamanında İslamcılar da “gayrı-milliler” vagonuna tıkılmışlardı.

Sizin gibi düşünmeyenler, sadece bu yüzden sizden daha mı az haysiyetliler? Hayır, sadece sizden farklılar ve bu sonuna kadar meşrudur.

Karagül’ün bahsettiği “arınma”, “defter dürme” nasıl olacak peki? Fikir mücadelesiyle mi? Buna dair bir işaret yok.

Karagül, karşısında konumlanan entelektüelleri meşru görmüyor. Onların farklılıklarını görmek istemiyor. Ne de olsa AK Parti’ye şu veya bu sebeple karşı olanlar “iç figüran” olmanın ötesine geçemiyorlar. Üstelik onlar “yerli işgalciler”.

Karagül aslında AK Parti etrafında kümelenen entelektüellerin içine düştükleri ruh hâlini çok iyi ele veriyor. Onlar AK Parti’yi vazgeçilmez görüyorlar. Bir siyasi parti ve lideri etrafında oluşturdukları efsanenin hayatın gerçeklerine çarparak gerilemesini kabullenemiyorlar. Yarattıkları mitolojinin altında kalmış durumdalar.

Partilerinin oy kaybetmesine, başka partilerin oy kazanmasına bile tahammül edemiyorlar. İspatlamaları mümkün olmayan “üst akıl” hikâyeleri üzerinden darbecilik eleştirisini ısıtıp ısıtıp karşımıza çıkarıyorlar. Tamamen siyah beyaz bir dünya. “Ya bizdensin ya da düşmandan yana.” Başka seçeneğin yok.

Kimdir darbeci? Yaşam tarzı meselelerine hiç girmeden seçim kazanmaya odaklanmış CHP’mi? Israrla partisini darbe tezgâhçılarından uzak tutan Bahçeli’mi? Darbecilerden en fazla eziyeti çeken HDP’liler mi?

Dünyanın neresinde bir siyasi parti seçimde oylarını artırdı diye “darbecilikle” veya “darbecilerin koçbaşı” olmakla eleştirilebilir? Bunun adı nereden bakarsanız bakın, kendi vazgeçilmezlik algılarının sarsılmasından kaynaklanan tahammülsüzlüktür.

İnanılmaz bir akıl tutulması yaşanıyor bu çevrelerde. Eskiden gülüp geçilen komplocu kalemler ciddiye alınır oldular.

Bu ortamda ülkemizin ve özellikle AK Parti’nin buram buram ihtiyaç duyduğu özgür ve eleştirel tartışma ortamına nasıl kavuşacağız?

Eleştiri yapanların üzerine aktrollerin salınmaları, entelektüel terör sınıfına girmiyor mu? Karagül bu konuda ne düşünüyor?

Aktrollerin giderek AK Parti içerisindeki mücadelelerde de devreye girdiği ve bu cenahtaki entelektüel gerilemeyi daha da derinleştirdiği görülemiyor mu? Dünyayı siyah beyaz görenlerin kaçınılmaz olarak savruldukları nokta, kendi içlerinde de bölünmeye başlamaları; üstelik dünkü dava arkadaşlarını bugünkü hainler olarak yaftalamalarıdır.

Biz bu filimi çok gördük. Kendi zaaflarına bakacak olgunluğu olmayanların “hainleri” bol olur.

Peki, bu çoraklaşmaya dur denilemez mi? 1990’larda ülke ateş içindeyken bile siyaset meydanlarında sabaha kadar ülke meselelerini konuşuyorduk. İnsanlarımız ilk defa ülkelerini ve gerçek meselelerini görmeye başlamışlardı.

Bugün de aynı ortamı yaratmak zorundayız. Sadece kendi mahallemizde, sadece kendi “taraftarlarımıza” hoş gelen monologlardan sıyrılmalıyız. Bu ülkenin entelektüellerinin birbirleriyle konuşmayı yeniden öğrenmeleri gerekiyor.

Bunun için ilk adım eleştirinin kamu yararına ve meşru bir faaliyet olduğunu kabullenmektir. Bu kadar temel ve basit bir ahlaki ilkeyi yeniden anımsamak zorundayız.

[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar