Ahmet TAŞGETİREN
Bir ara Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşuyor, döviz yükseliyordu. O zamanki konuşmalar “faiz sebep enflasyon neticedir. Faiz daha da düşecek” çerçevesindeydi.
20 Aralık gecesi konuştu ama bu defa dolar yükselmedi, aksine her saniye eriyerek 18’lerden 12 Tl’lik rakamlara kadar geriledi, dün ise 10’lu rakamlara indi.
Ne oldu acaba? İkisi de Erdoğan’ın konuşmasıydı, birisi Dolar’ı yukarı doğru zıplatıyordu, diğeri aşağı çekti, gerçekten ne oldu?
Ekonomi çevreleri bunu anlamaya çalışıyor. İki şeye dikkat çekiliyor: Birisi, iddiaya göre Merkez Bankası’nın kamu bankalarını devreye sokarak arka kapıdan piyasaya dolar satması, diğeri de bu operasyona eşlik eden “Doları satan satana” şeklindeki iletişim stratejisi.
İletişim stratejisinin iyi işlediğini teslim etmek gerekiyor. Çünkü bir gecede daha önce aynı kadro tarafından yüceltilen bir modelin yerine yeni bir şey ikame ediliyor ve bu yeni model de eskisi kadar yüceltilebiliyor, üstelik bu, kamuoyu tarafından satın alınıyor.
Rivayet o ki, bu operasyonda “faiz sebep enflasyon sonuç” yaklaşımının getirdiği sonuçlardan korunmak için bazı özel bankalar da rol almış bulunuyor.
Her ne ise, vatandaşlar olarak bizler, mesela 18 liraya kadar çıkmış olan ve daha da tırmanmasından herkesin endişe ettiği Dolar’ın 12’lere, sonra sonra 10’lara inmiş, TL’nin yeniden değer kazanmış olmasından memnun muyuz, evet memnunuz. Hele bir de Dolar’ın tırmanması sırasında ona eşlik eden fiyatlar da düşürülebilirse – ne dersiniz düşebilecek mi, ne kadar düşebilecek?- çok daha mutlu olacağız.
Ancak son ekonomik hamleyi gerçekleştirenlerin Dolar’ın kaça inmesini öngördüklerini henüz tahmin edemiyoruz.
Çünkü bir ikilem söz konusu: Bir yandan dolar olabildiği kadar düşük olmalı, diye düşünülebilir, çünkü mevduatlar faiz artı dolar kuruna bağlandı, yani parasının değerini korumak gibi bir kaygı içinde bulunanlara “Bakın işte, düşük faizden dolayı kaybedeceğinizi düşünüyorsanız, mevduatınızı dolar kuruna endeksleyerek ortaya çıkan kaybı Hazine ya da MB kaynaklarından ödeyip telafi edeceğiz” gibi bir motivasyon unsuru sunuldu. oysa dolar ne kadar yüksek olursa, Hazine ya da MB’ye gelecek yük de o kadar fazla olur, bu da başka sorunlara yol açar. Öyleyse döviz fazla yükselmemeli. Ancak döviz fazla yükselmediği zaman mudiyi “kur farkı ödenecek” motivasyonuyla yönlendirmek mümkün olmayacak, öyleyse kurda belli bir yükseklik olmalı… İkilem bu.
Ama bir şey daha var. Kısa süre önce iktidar, toplumun önüne “Türkiye Ekonomi Modeli – TEM” diye bir hamleyle çıkmıştı. Ekonomik Kurtuluş Savaşı o model ile verilecekti. Ve o modelin fârik – ayırt edici vasfı “Düşük faiz, yüksek kur” şeklinde ifade ediliyordu. O dönemde “kurun yüksekliği” yeni modelin faziletleri arasında sayılıyordu. Ekonomi, Yatırım, Büyüme, İstihdam, İhracat gibi dört ayak üstünde ilerleyecek, dövizin yüksekliği ihracatı artıracak, o döviz girdisini çoğaltacak, cari fazla oluşacak, dolar bollaşacak, dolayısıyla yolun sonunda dövizin düşeceği zamanlara ulaşılacaktı. Ekonomi dünyası o zaman “Ne kadar düşük faiz?” ve “Ne kadar yüksek kur?” sorularını soruyordu. Optimum rakamlar neydi? Mesela 18 liralık dolar ya da daha yükseği bu “yüksek kur” planının içinde miydi?
Dediğim gibi iktidarın bir iletişim gücü var. O seferber oluyor ve iktidarın her adımını “Büyük hamle” olarak sunmakta tereddüt etmiyor. Şu soru sorulabilir: Acaba Dolar’ın geldiği önce 12 Tl’ler, sonra 10’lar, 9’lar seviyesi TEM’in “Yüksek kur” formülü ile uyumlu mu değil mi? Yoksa şu anda oluşan iklimin keyfini sürüp, artık o konuları hiç mi düşünmemek gerekiyor?
Bu arada, daha iki ay önce Dolar’ın 8’ler civarında olmasına bakarak “12 TL’lik kur ekonominin normali” midir sorusu sorulabilir mi, sorulmalı mı, aynı şekilde birçok alanda faizin MB’nin belirlediği rakamın çok üzerinde seyrediyor olmasını dert edinmeli miyiz, yoksa şu ânın keyfiyle her soruyu görmezden mi gelmeliyiz?
Ben burada süreç içinde işin İslam’la ilgili boyutlarına dair değerlendirmeler yapıyorum. Çünkü zaman zaman en yukardan İslam’a siyasi niteliği açık atıflarda bulunuluyor. Bakıyorum da bunlar, iktidarın iktidarını sürdürmesi adına bizatihi islâmi muhitler nezdinde bile “fazla hassasiyet” olarak görülüyor. “Maslahat, zaruret vs.” deyip geçmek var iken, neden kafa karıştırıcı sorular sormalı ki… “Nass” mı, dendi geçti işte. Niye ısrarla üstünde duruyorsunuz ki?” deniyor…
Anladım, kudret sahipleri hakkında yazarken – konuşurken dikkat etmeli. Tarihten ibret: Kudret sahiplerinden önce etrafında kümelenenler sizi boğar çünkü.
Yazarlar
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025