Bülent KORUCU
Dershaneler konusundaki tartışma kısır bir yere doğru sürükleniyor. Hükümet ve bürokrasiden gelen her açıklama, belirsizliği artırıyor, birbiriyle çelişiyor.
Zaman’ın haberi yaptığı gün apar topar ‘yalan’ denen şeylerin neredeyse tamamı taksit taksit doğrulanıyor. Aynı konuşma içinde bile birbirine zıt sözler yer alabiliyor. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın önceki akşam söyledikleri de bu durumdan kurtulamadı. Bürokratların Başbakan için hazırladığı dokümanların arasında aksi tezi ispatlayan bilgiler vardı. Konulara hakimiyetiyle bilinen Erdoğan’ın bazı soruların tamamlanmasına bile izin vermemesi, soran gazeteciyi azarlar gibi konuşması dikkatten kaçmadı.
Mesela fen ve Anadolu liselilerin dershanelere yoğun ilgisi, o kurumların gereksizliğini değil, tam aksini gösterir. En zeki öğrencilerin eğitim gördüğü gözde okullara gidenler dahi takviyeye ihtiyaç duyuyorsa gerisini siz düşünün. Bazı gazeteciler söz konusu verileri ‘zengin çocukları gidiyormuş’ şeklinde kullanmaya kalkıyor. Halbuki fakir çocukları, yükselme rampası olarak gördüğü için bu okullara akın ediyor. Zengin zaten parasıyla istediği düzeyde eğitimi alabiliyor. Üniversiteye de çoğunlukla yurtdışına gidiyor. Fen ve Anadolu liseliler, hedefleri olan ve kariyer planlarında eğitim ağırlıklı yer tutan insanlar. İyi üniversitelerde okumak, yurtdışında burs kazanmak uğruna daha fazla çalışmayı göze alıyorlar. Lise sınavlarına hazırlayan kurslar da kapandığında bu tez gerçek olabilir; o zaman fen liseleri özel ders alabilen zengin çocuklarına kalabilir.
Meslek liselilerin dershaneye gitme oranı gerçekten yüzde 18’de ise bunun da makul açıklamaları var. 28 Şubat mağduru olarak sadece imam hatipler zikredilse de sayı olarak onların 7-8 katı meslek liseli palet altında ezildi. Ondan önce aileler meslek liselerini iki amaçla tercih ediyordu. ‘Üniversiteyi kazanırsa ne âlâ, olmazsa hiç yoktan bir mesleği olsun’ deniyordu. 28 Şubat’tan sonra üniversite kapısı yüzlerine kapandığı için ‘en azından lise diploması olsun’ denilen çocuklar gitmeye başladı. AK Parti’nin katsayı adaletsizliğini ortadan kaldırması ve Danıştay’ın da yeni dönemde bunu engellememesiyle o imkân yeniden verildi. Meslek liseleri eskiden olduğu gibi üniversite hedefi olan çocuklarca tercih edilmeye başlandı. Onların sınav potasına girmesiyle birlikte dershane talepleri gerçekçi olarak tespit edilebilir. Kaldı ki yüzde 18 de az bir rakam değil. Rekabet şanslarını ‘eşitlik’ adına ellerinden almak ne kadar doğru ve mantıklı?
‘Dershaneler fırsat eşitliği sağlıyor’ tezine karşı çıkmak için kullanılan diğer argüman ise Güneydoğu ve Doğu’da büyük şehirlerden daha az öğrencinin dershaneye gidiyor olması. Dershaneler, adı geçen bölgelerde öğrencisizlikten kapanıyor olsa ‘haklısınız’ denilebilir. Ama hepimiz biliyoruz ki, dershanelerin önünde kuyruklar var ve mevcutlar talebi karşılamaya yetmiyor. Bu veri ancak talebin çok gerisinde kalan arzın delili olabilir.
Yine sık tekrarlanan bir nakarat ‘öğrenciler test manyağı yapılıyor’. İyi de müfredatı bakanlık hazırlıyor, soruları ÖSYM hazırlayıp sınavın bütün aşamalarını yönetiyor. Ortada bir sorun varsa müsebbibi dershaneler değil. Başbakan Erdoğan, gelir gelmez ilk yaptıkları işin müfredata göre soru hazırlanmasını sağlamak olduğunu söyledi. O halde sorun nerede? Test tekniği ile girilen bir imtihan için çocuklara bunun eğitimini vermenin nesi yanlış?
‘Dershanelere ihtiyaç yok’ cümlesini de anlamakta zorlanıyorum. O zaman endişe edilmesine gerek de yok. İnsanlar kendilerine eziyet etmekten zevk alıyor değil. İhtiyaç olmayan hiçbir sektör yaşayamaz. Kimse ben nalbant olacağım, kalaycılık yapacağım diye tutturuyor mu? ‘Boş verin mağazalardakileri, gelin size ayakkabı yapayım?’ diyen var mı? İhtiyacı ortadan kaldırmadan dershaneleri kapatmak, arabayı atın önüne koymaktır. Zaten Mehmetçik dershanesi, Halk Eğitim Merkezleri, okullarda takviye kurs diye sıralamaya başladığınızda, ihtiyacın ortadan kalktığına sizin bile inanmadığınız anlaşılıyor. O halde bu ısrar niye?
Yazarlar
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘AK Parti+MHP+DEM’ yetmedi, muhalefet de cepheye çağrılıyor 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluErdoğan, bir anda neden sürecin önüne geçti? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHükümet harcadıkça ülkenin refahı azalıyor 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENTürk – Kürt – Arap söylemi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBizim Hayırlı Cumamız 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Palalı hukuk… 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Türkiyeli değil, Türk!” 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZPKK’nın silah bırakması ve feshi: Siyasetin gerekleri, toplumsal beklentiler 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuVahim ama ciddi değil… 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERDenizli teleferiğindeki kayıt dışı 25 milyon nerede? 9.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞErdoğan’ın büyük siyasi gafı: “CHP Ankara merkezli siyaset yapmalı” 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2016
4.02.2016
1.02.2016
23.02.2016
5.02.2016
2.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
15.01.2016
1.02.2016