Halil BERKTAY
Bu tartışma, polemik, çatışma, anlaşmazlık, her neyse, öncelikle Torosyan’ın kitabı hakkında. Bu kitap tarihçiler için bir kaynak olabilir mi? Yani ciddî, güvenilir bir kaynak olabilir mi? 1915-1920 dönemi için, bu kitap temelinde anlamlı bir şeyler söylenebilir mi? Buradan başladık ve öncelikle bunu konuşuyoruz. Başka her şey, bir noktada fasa fiso. Lâf-ı güzâf.
Neden bunu konuştuğumuz ise ikincil bir soru. Bir kere, ilk soruyu örtbas edemez. Neden ve nasıl olursa olsun, konuşmaya başlamışız bir kere. Bu temel soru, kendi içinde cevaplandırılmalı. Mezkûr kitap sahih mi, değil mi? İkinci soruya, yani neden ve nasıl sorusuna verilecek hiçbir cevap, bu ilk soruyu ve cevabını gölgeleyemez, ekarte edemez, yerine geçemez.
İkincisi, “neden” (veya “neden şimdi”) gibi bir soruya, illâ isteniyorsa, iki ayrı tür cevap verilebilir. (A) Benim (ve sanırım Hakan Erdem’in) cevabımız şöyle bir şey olur: (A1) Bizatihî bilimsel bakımdan önemli olduğu için. Bilimde kimseye, neden bu konuyla uğraşıyorsun diye sorulmaz. Genellikle de bu tür sorular kötü niyetli olur zaten; bir tabuyu, kabul edilmiş bir ortodoksiyi veya yerleşik değerler manzumesini sarsıcı sorgulamalarda bulunanlara yöneltilir. Oysa bilim insanı için, incelenebilecek herhangi bir olgu veya objenin mevcut, “orada,” ortada olması yeterli sebeptir. Üstelik, bu konuya ilişkin özel incelemeler gösteriyor ki, araştırmanın en hası, en iyisi, herhangi bir “fayda” güdeni değil, “salt merak”tan kaynaklananıdır (curiosity driven research). Kim, hangi nedenle, hangi problemi masaya yatırırsa yatırır ve öncelikle sübjektif amaç veya emelleri açısından değil, sonuçları, bulguları üzerinden yargılanabilir, yargılanmalıdır.
(A2) Kaldı ki, bu tartışma durup dururken de çıkmadı; benim ve Hakan’ın adetâ burnumuza sokuldu, getirilip dayatıldı. Yahu, olay ortada değil mi; kimbilir kaçıncı defa söylüyorum; Torosyan’ın kitabını 22 Mart 2010’da büyük bir tantanayla gündeme getiren, Ayhan Aktar (AA) oldu. Kendi payıma, onun aktardıklarına bakarak, ilk ağızda sadece Çanakkale’ye ilişkin yanlışlara işaret ettim. Kitabın bütününe dair hiçbir şey söylemediğim gibi, özel olarak, bazı “mübalağa”lara ilişkin gözlemimin 1915 faciasına ve Torosyan’ın çektiği söylenen acılara gölge düşürmemesi gerektiğini özellikle vurguladım (10 Nisan 2010) Ama işte buna AA’nın 3 Mayıs 2010 cevabı, beni “tipik Türk inkârcılığı”yla suçlamak ve Enver Paşa’nın denen tasdiknâmeyi havada sallarcasına tarihçiliğimle alay etmeye kalkışmak oldu. Gene şimdi, Hakan Erdem’in kitabından öğreniyoruz ki, aradan geçen iki yıl boyunca Hakan da arkadaşlık hatırına AA’yı sürekli uyarmaya çalışmış; kitabın sakatlıklarını bir bir ortaya koymuş. Ama AA hiçbirini dinlemediği gibi bir de Hakan’ın verdiği bilgileri kötüye kullanıp çeviriyle oynayarak tutarsızlıkları “halletmeye” kalkışmış. Eh, bundan sonra başka hangi “neden” istiyorsunuz, benim ve/ya Hakan’ın bu kitapla uğraşmamız açısından? Ne yapacaktık AA’ya gel bizi paspas yap, üstümüzde istediğin kadar tepin diyecek; meslek onurumuzla oynamak istemesine göz mü yumacaktık?
Fakat tabii (B) “neden” sorusuna başka bir cevap verilmesi de prensip olarak mümkün ki, zaten bunu da AA’nın ve şimdi Taner Akçam’ın (TA) bana ve Hakan’a bilim dışı ideolojik niyetler izafe etmesinde; giderek bizi “soykırımı örtbas etmek”le suçlamasında gözlüyoruz. Üstelik TA, AA’nın da aklına gelmeyen bir şey yapıp, bunu iyice karmaşık bir komplo teorisine dönüştürmüş; 1915 yaklaşırken soykırımın 100. yıldönümünü anmak yerine dikkatleri Çanakkale “kutsallığı”nın 100. yılına çevirmeye çalıştığımıza hükmetmiş. Ne çare; bu da bir cevabı zorunlu kılıyor.
(B1) Maalesef yukarıda hatırlatmak zorunda bırakıldığım olaylar dizisi ortadayken ve kıyametin neden, nereden koptuğu bu kadar aşikârken, her şey bir yana, TA biraz olsun utanmalıdır, AA’nın kuyruğuna takılıp “başka neden”ler aradığı ve bu kadar zorlama bir teori uydurarak çirkin işlere tevessül ettiği için. Burada ciddî bir vicdansızlık ve kötü niyet söz konusudur.
(B2) Bunun hele TA açısından çeşitli nedenleri olabilir; yeri gelince onlara da değinirim. Şimdilik en basitine değineyim: amaç asıl konuyu, yani Torosyan’ı tartışmaktan mümkün olduğu kadar kaçmak, kaçınabilmektir. Dikkat edin, AA ve TA tek bir somut cevap verebilmiş değiller, Hakan’ın ve benim Torosyan hakkındaki sorularımıza. Bu metnin fiktif olduğunu gösteren bir yığın yanlışa, çelişki ve tutarsızlığa işaret ettik. Birine bile hayır, öyle değil böyle diyebildiler mi? Sadece karanlıkta ıslık çalıyor; artık iyice bayatlamış “neden/şimdi” klişesine bir de onlar sarılırken nasıl bir görüntü verdiklerini dahi algılamıyorlar. Ne yapsınlar, pek de çaresizler; “soykırımı örtbas etmek” gibi sis bombalarını rastgele savurup bir bozgun ve ricati maskelemeye çalışıyorlar.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURPKK neden Schrödinger'in kedisine benzedi? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞALTINA, DÖVİZE BAK GÖR HALİNİ… 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNPKK’nin çekilme hamlesi ne anlama geliyor? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRBatı’nın krizi, küresel düzenin çözülüşü: Türkiye için dönüm noktası üzerine senaryolar ne? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBöyle giderse bu tren bu tünelden çıkmaz 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolSarkozy hapiste 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’de milliyetçiliğin reformu meselesi 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkumuş hainler ülkeden kaçıyor! 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENVe casusluk hikâyesi 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANNereye doğru gidiyoruz? 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçYoğurtsuz, tereyağsız ve tavuk etiyle iskender kebap olur mu? Olur ama… 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçayİstikrarsızlık üreten istikrar programı 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarışın Halklaşması ve Demokratik Toplum Sürecine Çağrı... 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇete savaşı mı? 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünAsker göndermek ya da göndermemek… 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMuhalefetin gerçeklikle bağı koparsa… 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (2) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKronik siyaset bunalımı… 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkan‘Büyük iddialar, büyük kanıtlar gerektirir’ 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Türk soylu yabancı” mı, “herkes Türktür mü (vatandaş?) daha doğru? 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTGöbeklitepe… Urfa İzlenimleri – 2 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yerli ve demokratik çözümün yol haritasını hazırlamalı 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir toplum geleceğe nasıl hazırlanır? 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDem Parti’ye çullanmanın hafifliği 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNMadencilik yasasının gölgesinde hasat: Çatalağaç zeytin taşınamaz 21.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTürkiye’nin dilleri, İslam’ın lehçeleri, Allah’ın ayetleri 20.10.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024